Ülkedeki yanlış eğitim sisteminden herkesin şikayet ettiğini belirten Tahir Gökçebel, bunun bazı çeteler tarafından bilinçli yapıldığını söyledi. Bu çetelerin sermaye gruplarından oluştuğunu kaydeden Gökçebel, kasıtlı olarak eğitimin devletin sırtında yükmüş gibi gösterilmeye çalışıldığını ifade etti

Savunulanın aksine  okullarda öğretmen fazlalığı bulunmadığına değinen Gökçebel, tam aksine son dört yılda 235 kadronun açılmadığını kaydetti. Siyasetin eğitime müdahalede etmesinden dolayı kadroların partizanca istihdamlardan doldurulduğunu dile getiren Gökçebel, denetmen sayısının da az olduğunu vurguladı

Eğitimin mala dönüştürüldüğü, öğrencinin müşteri haline getirildiği, öğretmenin de satıcı- tüccar sıfatına sokulduğu bir sistemin yaratıldığını vurgulayan Gökçebel, bazı medya kuruluşlarının da öğretmenlerin itibarsızlaştırılması için çetenin içinde yer aldığını söyledi

Özlem ÇİMENDAL

Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Başkanı Tahir Gökçebel, ülkedeki yanlış eğitim sisteminden herkesin şikayet ettiğini ancak bazı sermaye çetelerinin devlet okullarını ve öğretmenleri itibarsızlaştırmaya çalıştığını, bir takım medya gruplarının da buna alet olduğunu söyledi. KTOEÖS Başkanı Gökçebel, hükümeti esir almaya çalışan sermaye çetelerinin devlet okullarını halka karşı kötü göstermeye çalıştığını ve öğretmenleri de itibarsızlaştırmaya çabaladıklarını ifade etti. Medyanın bu konuda şu anda algı profesörü haline getirildiğine değinen Gökçebel, “Öğretmenin itibarsızlaştırılması için bu çete çalışıyor” dedi. KKTC’de eğitim sisteminin geldiği noktada genel fotoğrafa iyi bakmak gerektiğini ifade eden Gökçebel, kapitalist yeni dünya düzeninin değerlere bir saldırısının söz konusu olduğunu, değersizleştirme üzerine kurulan bir sistemin işlediğini belirtti. Bu düzen ve sistem içerisinde yetişen gelecek kuşakların bulunduğunu kaydeden Gökçebel, olaya bu anlayışla bakıldığı zaman tablonun çok net anlaşılacağını vurguladı. Bu değersizleştirme politikasında saldırı odağının kamusal alan olduğunun altını çizen Gökçebel, bunun bilinçli olarak yapıldığını ve kamusal alanı istenilen kalıba sokma adına çalışmalar olduğunu savundu.

“Devletin sırtında kambur izlenimi veriliyor”

Kamusal alandaki eğitim ve sağlık alanlarının çok para eden sistemler olduğuna değinen Gökçebel,  genel amacın bu sektörleri kamusallıktan çıkarmak ve bazı büyük şirketlerin ekmeğine bal sürmek olarak nitelendirdi. Halkın gözünde kamuya ait sektörlerin itibarının düşürülmeye çalışıldığına değinen Gökçebel, “Durum böyle olunca da ‘Kamu işe yaramaz’, ‘Verimsiz’, ‘Devletin sırtında kambur’ söylemleri ve yanlı medyanın da desteğiyle bir dönüşüm yaratılma kolaylaşıyor” diye konuştu. Kamusal hizmetin verimli olması halinde devlet okullarının nitelikli eğitim sunacağını ve öğretmenlerin daha itibarlı olacağını belirten Gökçebel, sermaye çetelerinin de böyle bir kaynağı kendi çıkarları için kullanma şansını kaybedeceğini dile getirdi. Kamusal hizmetlerin en başında gelen eğitimin hızla özelleştirilmeye çalışıldığına vurgu yapan Tahir Gökçebel, bunun kolaylaştırılmasına yardımcı olmak için de kamuoyunda öğretmen ve doktorların dövülüp hırpalandığı bir ortamın açık şekilde yansıtıldığını ve bu mesleklerin itibarsızlaştırıldığını işaret etti. 

“Öğretmen fazlalığı söz konusu değil”

İş bulamayan birçok öğretmen olduğunu hatırlatan KTOEÖS Başkanı Gökçebel, bunun yanı sıra okullarda da öğretmen eksikliği olmasına rağmen kadroların doldurulduğunu söyledi. Devletin “Okullarda öğretmen fazlalığı var” söyleminin doğru olmadığına vurgu yapan Gökçebel, son dört yılda orta eğitimde yaklaşık 235 kadronun verilmediğini, bunun da sebebinin siyasi istihdamların olduğunu ifade etti. Siyasetin eğitime bulaşması sonucunda bu kadroların doldurulduğunu kaydeden Gökçebel, bu fazlalıkların okullara gönderilen talimatlar sonucunda standarda kavuşturulduğunu da sözlerine ekledi.

“Bakanlar Kurulu kararları eğimi bozuyor”

Bakanlar Kurulu’nun eğitimle ilgili aldığı kararların yanlış olduğunu savunan Gökçebel, bu sayede eğitim sisteminde bozukluk ve deforme oluştuğunu ifade etti. Öğrencilerin sınıfta kaldıkları zaman öğretmenlerin hemen suçlu ilan edildiğini belirten Gökçebel, Bakanlar Kurulu’nun da bunu teyit edercesine sınıfta kalan öğrencileri geçirdiğini ileri sürdü. Yurt dışından ülkeye birçok yabancı öğrencinin geldiğini ancak bu öğrencilere yönelik oryantasyon eğitimi verilmediğini vurgulayan Gökçebel, hakkıyla sınıfı geçen öğrencinin Bakanlar Kurulu kararıyla geçirilen öğrenciyle aynı sınıfa koyulduğu ve yaş farkıyla öğrenci eksikliğinin de bulunduğu bir ortamda öğretmenlerin hangi kıstasa göre eğitim vereceklerini sorguladı.

“Eğitimde amaç itaatkar, karşı gelmeyen insan modeli”

Derslerde belirli bir hiyerarşi oluşturulduğunu anlatan Tahir Gökçebel, matematiğin en önemli ders, resim, müzik ve beden gibi derslerin de en önemsiz dersmiş gibi gösterilmeye çalışıldığını ifade etti. Kapitalist sistemlerde hizmet sektörüne eleman yetiştirme amacı bulunduğuna dikkat çeken Gökçebel, yetiştirilmek istenen insan modelinin kültürlü, eğitimli, sisteme karşı gelecek bir modele girmemesi olduğu için bu uygulamaların yapıldığını savundu. Öğrencilerin tek bir dersten geçmemesi halinde diğer derslerinden de başarısız sayıldıklarının altını çizen Tahir Gökçebel, “Bakanlar Kurulu toplanıyor bir günde binlerce öğrenciyi dersten geçiriyor. Hükümet, bu davranışıyla, yalancılık, popülizm ve rüşveti empoze etmesinin yanı sıra çocukların da kaybedilmesine zemin hazırlıyor” şeklinde konuştu.

“Eğitim Bakanlığı sorun çözmede yetersiz”

Eğitim Bakanlığı’nın sorumluluğunu yerine getiremeyecek seviyede olduğunu ve sorun çözmede yetersiz kaldığını savunan Gökçebel, devlet okullarında müdürden odacıya kadar kadroların eksik olduğunu ifade etti. Bu okullarda 18-19 saatlik müfredatlar oluşturulduğunu aktaran Gökçebel, Eğitim Bakanlığı’nın var olan sorunları çözmekte yetersiz kaldığı gibi bunların katlanarak artmasına da neden olduğunu dile getirdi.

“Disipline giden çocuk suçlu değil, suçlu sistem”

Öğrencilere sınıf geçmede uygulanan sistemden dolayı Anafartalar Lisesi, Namık Kemal Lisesi ve Lefkoşa Türk Lisesi’nde disiplin komitelerinin yoğun olarak çalışmak zorunda bırakıldığına değinen KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel, suçun öğrencilerde değil sistemde olduğunu vurguladı. İlgi alanı ve yaş ortalaması farklı olan çocukların aynı sınıfta eğitim görmesi halinde kargaşaların önüne geçilemeyeceğinin altını çizen Gökçebel, uyumun yapı taşı olan oryantasyon derslerinin yabancı öğrencilere uygulanması gerektiğini söyledi.

“Devlet okullarının denetimi yapılmıyor, özellere hiç girilmiyor”

Tahir Gökçebel, eğitimin mala dönüştürüldüğü, öğrencinin müşteri haline getirildiği, öğretmenin de satıcı- tüccar sıfatına sokulduğu bir sistemin yaratıldığını savundu. Çocukları sınıfta bırakmak yerine başarısız olan çocuğu yeteneklerine göre yönlendirecek bir sistemin hiç de zor olmayacağını dile getiren Gökçebel, “Çocuklar gelecektir, öğretmenler de bunun mimarıdır” dedi. Halkın gittiği okullarda kalite standartlarının yükseltilip bakım ve kontrollerin eksiksiz yapılasın gerektiğini işaret eden Gökçebel, “Devlet okullarının denetimi yapılmıyor, özellere hiç girilmiyor. Devlette şu an denetleme eksikliği var. 60 denetmen olması gerekirken 6 denetmen var. Hangi birini denetleyecek bu denetmenler?” dedi.

“Eğitim Bakanı okullardan elini eteğini çekmiş durumda”

Orta öğretimde özel eğitim öğretmeni olmamasından dolayı özel eğitim gerektiren çocukların tespitinin bile yapılmadığından bahseden Gökçebel, bu çocukların da normal sınıflarda eğitilmeye devam ettiğinin altını çizdi. Ülkedeki mevcut eğitim sisteminde çocukların da harcandığını vurgulayan Gökçebel, öğretmen ve öğrenci arasında bir eşitsizlik olmadığını da ifade etti. Hatalı tarafı cezalandıran yasa ve prosedürlerin belli olduğuna değinen Gökçebel, öğretmenliğin meslek onuru yüksek bir meslek olduğunu ve buna dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. Gökçebel, “Veli öğretmene ne yapması gerektiğini söylüyorsa, Eğitim Bakanı elini eteğini okullardan çekmiş ve sadece popülizm yapıyorsa, sorun çözülmüyorsa eğitim sisteminden bu ülkede bahsedilemez” dedi.

LTL’de işler çığırından çıktı

Lefkoşa Türk Lisesi’nde sınıflardaki öğrenci sayılarının 40’a dayandığını söyleyen Gökçebel sorunun bununla da kalmadığını ifade etti. 19 yaşındaki yetişkinle 14 yaşındaki çocuğun aynı sınıfta eğitim aldığını kaydeden Gökçebel, bu öğrencilerin beklentilerinin aynı olmadığını ve bu çocukların eğitilmelerinin yanlışlarındaki sonuçlardan yine kendilerinin sorumlu olacaklarını vurguladı. Öğrenci velilerinin artık eğitim sistemi anlamakta zorluk çektiğini belirten Tahir Gökçebel, öğretmenlerin bir dersten çıkıp diğer derse koşturduğunu ve kendilerinin de şu an sistemi algılayamayacak seviyede olduklarını ifade etti.

“Bilim dışı, layık-demokratik olmayan eğitim sistemi yaratıldı”
Türkiye’deki eğitimde bilim dışı, layık ve demokratik olmayan bir eğitim sistemi yaratıldığını işaret eden Gökçebel, öğrenci velilerinin bunu anlamakta zorluk yaşayabileceklerini, bu sistemi ancak öğretmenlerin anlayabileceğini vurguladı. Öğretmenlere mesleklerinin rahat bir meslek olduğu algısı yapılmaya çalışıldığını belirten Gökçebel, Bu noktada asıl suçlu hükümet ve Eğitim Bakanlığı’nın politikasıdır. Eğitime önem verilseydi, bu yaşanan olaylar münferit kalır ve bu seviyelere ulaşmazdı. Eğitimin, bürokrasinin üst tabakanın hizmetkarı haline getirilme politikası var” şeklinde konuştu.

Kaynak: Yeni Bakış