Duygu Alan

Dipkarpaz’da bulunan bungalovların yıkımı için işletme sahiplerine açılan davalardan ikisi geçtiğimiz gün neticelendi.

Mahkeme, Altın Kumsal’da bungalov işletmecisi Burhan Kalın ile Tekin Erdoğan hakkında “Kaçak yapılaşma” ve “Doğaya zarar verdikleri” gerekçesi ile üç yıl hapislik cezası verirken söz konusu işletmecilere ait tesislerin yıkımına emir verdi. Restoran ve bungalovların yıkım işlemi 1 ay içerisinde gerçekleştirilecek.

Bölgede benzer faaliyette bulunan diğer işletmeciler hakkında açılan dava süreci ise devam ediyor.

Belediye tepkili

Konu ile ilgili Havadis’e konuşan Dipkarpaz Belediye Başkanı Suphi Coşkun, hukukun adaletli işlemediğini öne sürerek iki işletmeci hakkında alınan karara tepki gösterdi.

İşletmeciler hakkında verilen hapislik cezasını ve işletmelerinin yıkım kararını eleştiren Suphi Coşkun, mahkemeden adaletli bir karar çıkmadığını iddia etti.

Coşkun, bu duruma sessiz kalmayarak yasal çerçevede ne gerekiyorsa yapacaklarını sözlerine ekledi.

İşletmeciler istinafa gidecekler

Mahkemenin üç yıl hapislik cezası ile cezalandırdığı Tekin Erdoğan’ın oğlu Uğur Erdoğan ve Burhan Kalın’ın babası Mehmet Kalın, istinafa gideceklerini açıkladı.

Bölgede deniz sahiline daha uzakta kendi arazisi içerisinde iki adet bungalovu bulunan Durmuş Durmuş isimli işletmeci ise hakkında izinsiz inşaat yapmaktan dava açıldığını ve davanın duruşmasının Cuma günü yapılacağını açıkladı.

Durmuş, “Bugün birçok şehide birçok kaçak yapılaşma var. Eğer bu gerekçeden hakkımda hapislik verilirse dışarıda hiçbir insan kalmaması lazım” dedi.

***
Coşkun: “Hukuk adaletli işlemiyor”

Dipkarpaz Belediye Başkanı Suphi Coşkun, Altın Kumsal bölgesinde bulunan iki işletme için, 15 Şubat tarihinde verilen üçer yıllık hapislik ve yıkım kararı eleştirerek hukukun adaletli işlemediğini öne sürdü.

Hukukun sadece Dipkarpaz’a işlediğini iddia eden Coşkun,  “Ülkenin her yerinde, denizlerin içine kadar inşaat yapılarak parsel parsel peşkeş çektiriliyor ancak nedense yıllardır sadece burada bulunan tesisler hedef tahtası yapılarak, geçimlerini bu tesislerden sağlayan insanlar kullanılıyor. Hukuk sadece Dipkarpaz’a işliyor. Eğer bir yaptırım uygulanacaksa bu tüm ülke genlinde uygulanmalıdır. Hukuk herkese, her yerde ve eşit uygulanmalıdır” dedi.

“Halk tek ses, tek yürek hakkını arayacak”

Dipkarpaz’da haksızlık yapıldığını ileri süren Suphi Coşkun, yapıldığını öne sürdüğü bu haksızlığa sessiz kalmayacaklarını dile getirdi.

Coşkun, “Bölgedeki bungalovlar için alternatif arayışı içerisindeydik ve geçtiğimiz hafta Sayın Başbakan ile ilgili dört bakanlık yetkilileri ile bir toplantı gerçekleştirdik. Bu toplantıda bölgedeki 120 bungalovun bulunduğu yerden kaldırılmasına, devletin göstereceği uygun yere 70-80 kadar bungalov yapılmasına karar verdik. Bu toplantıdan sonra Orman Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Başbakanlıktan yetkili müdürler bölgeye gelerek yer tespitinde bulundular. Hemen akabinde de bu bungalovlar için yıkım kararı çıktı. Biz hukukun adaletli bir şekilde işlemesi gerektiğini düşünüyoruz ve burada bir adaletsizlik olduğu düşüncesindeyiz. Gelinen noktada yasal çerçevede ne gerekiyorsa yapacağız.  Dipkarpaz halkı tek ses, tek yürek olarak hakkını arayacak” diye konuştu.

***
Çebi: İnsanlarla dalga geçiyorlar

Karpaz Koruma Derneği Başkanı Dursun Çebi ise bölgede faaliyet gösteren işletmecilerin devletten izinli olarak uzun yıllardır hizmet verdiğini, başta Ulusal Birlik Partisi milletvekilleri olmak üzere çok sayıda siyasinin ise buralardaki tesislerin faaliyetinin devamı konusunda işletmecilere destek belirttiğini ifade etti.  Çebi, siyasilerin bir yandan bu tesislerin faaliyetlerini sürdürmeleri için destek belirtirken diğer taraftan bu tesislerin mahkemeye verilmelerine anlam veremediğini dile getirdi.

Dursun Çebi, “Hükümet söz konusu bölgenin Özel Koruma Alanı olduğunu söylüyor bölgeyi ava açıyor. Bu yıkım kararı olan yerleri vatandaşa devlet kiralıyor, protokol imzalıyor, sonra da dönüp mahkemeye veriyor. Devletten izinli olarak çok uzun yıllardır bu insanlar orada hizmet veriyor. Siyasiler de gidiyor insanlara ‘biz sizin yanınızdayız’ diyor. Faaliyetlerin devam etmesi konusunda destek veriyor. buraların yıkılmaması gerektiğini kaydediyor. Sonra da yıkıma göz yumuyor. İnsanlarla dalga geçiyorlar” dedi.

Çebi, “biz Karpaz’ın doğasının bozulmasını istemiyoruz ama turistlerin de konaklayabileceği küçük çapta, doğayı da bozmayacak tesislerin yapılması taraftarıyız.Bu tesisler de izinli, doğayı bozmayan tesislerdir” dedi.

***
Kalın: Devlette sözleşme yaptık hizmet verdik

“Kaçak yapılaşma” ve “Doğaya zarar verme” suçundan hakkında üç yıl hapislik cezası verilen Burhan Kalın’ın babası Mehmet kalın, oğlunun siyasilerin kurbanı olduğunu öne sürdü, istinafa gideceklerini açıkladı.
Mehmet Kalın, yaşanan süreci şöyle anlattı: Bölgede 1990 yılından bu yana turizm faaliyeti göstermekteyiz. 2005 yılına kadar Orman Dairesi ile yapılan sözleşme çerçevesinde faaliyetlerimizi sürdürdük. Bu sözleşmeler her yıl yenilendi. 2004 yılında yaptığımız sözleşme çerçevesinde işçilerin barınması için 7 tane bungalov yaptık. Toplamda 16 bungalov ve bir restoranımız oldu. 2007 yılında sözleşmemiz yenilenecekti ancak Çevre Dairesi ve Taşınmaz Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu ve bazı çevrecilerin bu yapılara karşı çıkmaları ve bundan dolayı bazı girişimleri ile engellendi. O dönem bizden tesisler için bir proje istendi. Toplamda 6 bin TL ödeyerek istedikleri projeyi çizdirdik. Bu proje Orman Dairesi tarafından imzalanacak bizim sözleşme de bu çerçevede yeniden yapılacaktı. Fakat dönemin daire müdürüne nereden olduğunu bilmediğim bir telefon açıldı ve bu imza atılamadı. Sonraki sözleşme 2012 yılında yapıldı. O dönem UBP iktidardaydı. Dönemin Tarım Bakanı Ali Çetin Amcaoğlu,  İçişleri Bakanı Nazım Çavuşoğlu ve Turizm Bakanı Ünal Üstel, tesislerimizin deniz sahilinden birkaç metre daha geriye çekileceğini söylediler. Yazılı belge verdiler. 3 ay içerisinde bu tesisler geri çekilecek diye. Daha sonra UBP’nin kurultay süreci başladı. Akabinde hükümet düştü. Bizim iş askıda kaldı. Yeni iktidara gelen hükümet yetkilileri de doğayı bozduğumuz ve kaçak inşaat yaptığımız gerekçesi ile bizi dava etti. Geçtiğimiz Pazartesi günü de bu dava sonuçlandı. Mahkeme oğlum ve bölgede bungalov işletmecisi Tekin Erdoğan hakkında üçer yıl hapislik cezası verdi. Bungalovlarımız da 1 ay içerisinde mahkeme emri gereği yıkılacak.

“Siyasilerin kurbanı olduk”

Ben oğlumun ve bunca yıllık emeğinin siyasilerin kurbanı olduğuna inanıyorum. Çünkü biz devletin ilgili kurumları ile yapılan sözleşmeler çerçevesinde hizmet verdik, faaliyetlerimizi siyasilerin kararları doğrultusunda geliştirdik. Hatta 2002 yılında devletin üst düzey memurları ile bölgede birlikte yaşadık. Çevre Dairesi orada kaplumbağalar ile ilgili çalışma yaptı. Çevre Dairesi yetkilileri, Turizm Bakanlığından bazı yetkililer, Orman Dairesi yetkilileri ve AB’den biri o dönem bize 25 metrekareye kadar odalar yapabileceğimizi bize bu hususta kolaylık da yapacaklarını söylediler. Çevre Dairesi ve Turizm Bakanlığı tarafından işletmemizde olan restorandan denize kadar yerden 1 metre yükseklikte ahşap yol yapıldı. Biz orada tesisler kurarken doğaya asla zarar vermediğimiz gibi 400’ü aşkın da fidan diktik. Ama günün sonunda doğayı bozduğumuz ve izinsiz yapılaşma yaptığımız için suçlu olduk. Oysa biz sadece siyasilerin kurbanı olduk.”

“Mahkeme siyasi kararları tanımadı”

Burhan kalın’ın babası Mehmet Kalın, mahkemeye söz konusu sözleşmeleri sunduklarını hatta dönemin İçişleri Bakanı Nazım Çavuşoğlu ile Turizm Bakanı Ünal Üstel’in mahkemede ifade verdiğini, mahkemenin ise “Mahkeme siyasi kararları tanımaz” dediğini öne sürdü.

“Yasal çerçevede haklarımızı sonuna kadar arayacağız”

Oğlunun hapse girmesi ve tesislerin yıkımı için karar alınması neticesinde büyük mağduriyet yaşadıklarını kaydeden Mehmet Kalın, “Oğlum hapiste ve çok zor görüşüyoruz. Ben 75 yaşındayım. 1 ay içinde tesisler yıkılacak. Ne yapacağım bilemiyorum. Bizimle birlikte 7 işçimiz de mağdur oldu. Ekmek kapılarını kaybettiler. Varılan neticeyi kabullenmek zor. Siz devletin kurumları ile sözleşme yapıp bir işletme açıyorsunuz, milyonlarca para harcıyorsunuz, yıllarca emek veriyorsunuz bir gün suç işlediniz denilip sizi hapse atıyorlar. Benim oğlum bu işe girdiğinde daha çok gençti. Yıllarca emek verdi, birçok yabancı dil öğrendi. Şimdi 45 yaşında. Bu saatten sonra ne iş yapacak da geçimini sağlayacak. Hapis de oldu. Tek umudumuz istinaf. Çok üzgünüz. Yasal çerçevede haklarımızı sonuna kadar arayacağız” diye konuştu.
İşletmelerinin deniz sahilini işgal ettiği iddialarını ise kabul etmediğini belirten Mehmet Kalın, mahkeme kararına göre de aksi bir tespit bulunmadığını söyledi.

****
Durmuş: Madem suçtu neden şimdiye kadar müdahale edilmedi

Bölgede kendi arazisi içerisinde iki adet bungalovu bulunan Durmuş Durmuş ise hakkında “izinsiz inşaat yapmak” suçundan dava açıldığını ve davanın duruşmasının Cuma günü yapılacağını söyledi.

Durmuş, konu ile ilgili açıklamasında, şunları söyledi: “Bizler sözün bittiği yerdeyiz. Son söz hukukun. Ben iki yıldır bölgede turizm faaliyeti gösteriyorum. Deniz sahilinden uzakta ve kendi arazim içerisinde İki adet bungalov var. KKTC’de Milli Park Yasası yoktur. Bu bölge de milli park alanına girdiğinden bu bungalovları inşa ederken izin alamadık. Zaten benimkiler direk üzerinde iki adet bungalov, istediğim anda kaldırırım. Arazimde ayrıca üç tane de 1974 yılından kalma beton ev vardı. Kaymakamlık izni ile 2’sini restore ettirmiştim. Üçüncüsüne restore izni alamadığım için öylece kaldı. Benim bungalovlar konusunda söyleyecek sözüm yok. Hukuk ne derse odur. Ancak evlerimizi izinli restore ettim. Fakat gelinen noktada da elbette bazı şeylere tepkim var. Burada 30 yıldır faaliyet gösteren tesisler var. 30 yıldır işletmeciler buraya milyonlarca lira harcadı. Madem yapılan suçtur neden şimdiye kadar müdahale edilmedi. Ya da memleketin birçok yerinde izinsiz inşaatlar var neden sadece bu bölgeye yoğunlaştılar. Benim tepkim bunlara. Ülkede birçok kaçak yapı var, eğer Cuma günü hakkımda hapislik cezası verilirse bu yapıların sahiplerinin de dışarıda kalmaması lazım.”