Kıbrıslı Rumların yıllardır Kıbrıs’taki sorunun 1974’ten sonra başladığını iddia ettiğini söyleyen Saner, Türk askerinin her hangi bir barış sağlanmadan adadan çıkmaması ve Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devam etmesini istedi.

Türkiye’nin AB ilerleme raporuyla Kıbrıs’ın ilişkilendirilmesine anlam veremediğini söyleyen Saner, ülkede bir referandum olacaksa bu referandum kararını Meclis’in alacağını ve halkın oylayacağını hatırlattı.

Saner, “Dolayısıyla Anastasiadis’in muhatabı Kıbrıs Türk halkıdır” dedi.
İlerleme raporunda 550 değişiklik önergesinin yüzde 18’inin Kıbrısla ilgili olduğuna dikkat çeken Saner, bu 72 değişiklik önerisinin 13 tanesinin de Eleni Theocharous’a ait olduğunu ifade etti.

Kıbrıslı Türkler lehine olan değişiklik önergelerinin kabul edilmediğini söyleyen Saner, buna Serbest Ticaret Tüzüğü ve Kıbrıslı Türklerin AB Konseyi’nde temsiliyeti konusunu örnek gösterdi. Saner “Bu Rumların Kıbrıslı Türklerle hiç birşey paylaşmak istemediğini gösterir” diye konuştu.

11 Şubat ortak açıklamasında iki kurucu devletten bahsedilmesine rağmen, Rum milletvekillerinin buna karşıt bir görüşle raporda “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin değişim yaşayacağı” ifadesine yer verdiğini anlatan Saner, bunu bir samimiyetsizlik olarak tanımladı.

AB Konsey Başkanı Tusk’un “Hiçbir üçüncü ülke benim için AB ülkeleri kadar önemli değildir” sözüne değinen Saner, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Helsinki kriterlerine aykırı şekilde AB’ye alındığına işaret etti.

Saner, “Amaç TC’yi AB üyesi yapmamak, bunun maşası olarak da Kıbrıs’ı kullanmaktır” dedi.

Kayıp şahısların aranması konusunda Türkiye’nin askeri bölgeleri açması çağrısına da değinen Saner, “Zaten askeri alanlar açıktır ve kazı yapılıyor.

Bu çağrı yersizdir. TC’nin arşivlerini de açması isteniyor. Önce Kıbrıslı Rumlar 1963 yılında kaybolan milletvekili Cengiz Ratip için açsınlar arşivlerini” diye konuştu.