Fileleftheros gazetesi, Kıbrıs Türk tarafının, mülkiyette müzakere gücünü takviye için Türkiye’den KKTC’ye gelen suyu siyasi açıdan kullanmayı hedeflediğini savundu ve bunun, Ankara’nın KKTC’ye su temin etme kararı almasının hemen ardından bilirkişiler tarafından hazırlanan “gizli” belgeden anlaşıldığını iddia etti.

Haberi  “Su Silahıyla Mülkiyet... Gizli Türk Belgesi Gaspçının Nasıl Avantaj Elde Edeceğini Anlatıyor” başlığıyla manşete çeken gazete, bilirkişiler tarafından toplanan verilere dayanılarak Eylül 2011’de hazırlandığını savunduğu belgenin, toprağa ilişkin olgularda değişiklik olacağı kanaatiyle müzakerelerde yeni bir ‘silahı’ değerlendirme taktiklerini belirlediğini yazdı.

Gazete Türkiye’den gelecek su ile mülk değerlerinin değişeceğini ve bugünkü kullanıcının (gazete “gaspçı” nitelemesi yaptı) avantaj edineceğini belirterek özetle şunları kaydetti:

“Belgede ifade edildiğine göre Kıbrıs Türk tarafının, mülkiyetin kriterler temelinde çözülmesi tezi güçlendirilecek ve bu ‘Kıbrıs Rum tarafının, ilk söz hakkının mülk sahibinde olması gerektiği’ tezine yeni bir darbe olacak.’ Şekillenecek yeni olgularla, yerleşiklerin ve 1974 öncesinde mülk sahibi olmayan Kıbrıslı Türklerin elinde tuttuğu mülklerdeki gibi Türk tarafının müzakere masasındaki ezeli acizliği aşılacak deniliyor. Nasıl mı? Yasa dışı tasarruf edilmekte olan Kıbrıs Rum mallarının inkişafı ve değerlerinin 1974’tekine oranla artırılmasıyla. Türk tarafının, elde etmekte olduğu yeni siyasi aracı, çözüm olması halinde tazminatlarda da kullanacağına dikkat çekiliyor.

İçeriğinden anlaşıldığına göre kolektif çalışma olduğu anlaşılan belge, Derviş Eroğlu’nun danışmanı Serden Hoca’nın imzasını taşıyor. Belgenin ilk sayfasında işaret edildiği üzere suyun değerlendirilmesiyle işgal bölgelerinin ekonomisinin genel anlamda gelişeceği, gayri safi yurtiçi hâsılasının (GSYİH)  yükseleceği öngörülüyor, tarım ve turizmin kalkınmasına özel atıf yapılıyor.

BM uzmanı Frederick Brusberg’in bir ifadesi dışında BM’nin tavrına dair bilgi yok. Brusberg’in Kıbrıslı Türk yetkililere böyle bir proje için Dünya Bankası’ndan onay alın ki Kıbrıslı Rumlar tarafından reddedilmesi imkânsız olsun demiş gözüküyor.

Belgede ‘Türkiye’den getirilecek suyun önemli bir değer olduğuna vurgu yapılıyor, Kıbrıs gibi kurak bir ülkede suyun paradan çok daha kıymetli olduğuna işaret ediliyor. Bu nedenle tazminatların ödenmesi ve çözüm sonrası ekonomik kalkınma sırasında -doğrudan ve dolaylı- çok önemli katkı yapacağı vurgulanıyor.

Ada ekonomisinin ana lokomotif gücü olan turizmin çok ucuz tarımsal ürünler nedeniyle rekabet gücünün artacağına işaret ediliyor.

Property Development Corporation (kurulması Türk önerisidir) ile koordineli yapılacak çalışmalarda yeni kalkınma bölgeleri oluşturulabilir. Böylece önemli miktarda toprağın niteliği değişecek ve kalkınmaya elverişli bölgeler haline gelecek. Bu da değerlerini yükseltecek.

Bilirkişilerin araştırmaları temelinde Türkiye’den getirilecek su GSYİH’yi yüzde 10’un üzerinde artıracak.”

BAN’A ŞİKAYET ETTİLER

Aynı gazete “BM Genel Sekreteri’ne İşgal Bölgelerinin Entegrasyonuyla İlgili Şikayet Mektubu” başlıklı haberinde ise Rum yönetiminin Türkiye’den KKTC’ye su temini projesine, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mMoon’a 31 Ocak 2014’te gönderdiği mektupla tepki gösterdiğini yazdı.

Habere göre Güney Kıbrıs’ın New York’taki daimi temsilcisi Nikos Emiliu tarafından gönderilen mektupta projenin BM kararlarının, uluslararası anlaşma ve sözleşmelerin v.b. ihlali niteliğinde, Türk yetkililerin aleni açıklamalarına göre deniz altı boru hattıyla su temininin, entegrasyon demek olduğu savunuldu.