Tüketim çılgınlığı; hayatımızı da, psikolojimizi de etkiliyor. Özel günleri özel kılan, artık ne kadar çok para harcadığımız! Özellikle aileler, çocuklarının doğum günlerini daha özel kılmak için kantarın topuzunu kaçırmış durumda.

Organizasyon şirketlerinin devreye sokulduğu, pastanın büyüklüğünden mekanın niteliğine en ince ayrıntısına kadar planlanan partilerde; çocuğun yaşı, gelişim düzeyi ve gerçekte onun için anlam ifade eden şeylerin bir ayrıntı olarak kalabildiğini belirten VM Medical Park Samsun Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Kliniği'nden Uzm. Dr. Serkan Süren,Sabah gazetesine konuştu ve  bu tür kutlamaların çocuğa verdiği zararları anlattı...

PASTA VE FOTOĞRAF YETER

Şatafatlı kutlamalar, çocuğun kendilik değerini abartılı algılamasına yol açar. Bu durum, çocuğun bireysel gelişimini ve sonraki yıllardaki yakın çevresi ile kuracağı ilişkileri olumsuz etkileyebilir. Sadece varlığının bile aile ve arkadaşları için ne kadar değerli olduğunun hissettirildiği doğduğu günün yıl dönümünün fark edilmesi ve sevilen bireylerle geçirilecek ortak keyifli vakit, çocuk için verilebilecek en güzel hediyedir. Pasta, mum, fotoğraf, kamera çekimi gibi doğum günü ritüelleri ile bu farkındalığın desteklenmesi, günün yıllar sonrasına anı olarak taşınabilmesine aracılık edeceğinden, aşırılık olarak kabul edilemez.

MÜTEVAZILIKTAN ÇOK UZAK

Aşırılık; çocuğun yaşına uygun olmayan ve çoğunlukla da ailenin farkında olmadan bazen de zorunda kalarak yaptığı, pastanın büyüklüğüne takılı kalmak, organizasyonun yapılacağı yer ile ilgili aşırı zihinsel uğraşa girmek, katılacaklar listesi hazırlamak ve müzik seçimi gibi, kısacası 'en iyi doğum günü organizasyonu çabası' olarak sayılabilir. Ebeveynler, bir kısmı trend haline gelen bu partileri artık yapmak zorunda hissediyor. Çocuğun; mütevazılıktan çok uzak, ihtişamlı, abartılı, yarışa dönüşen bu organizasyonlara ihtiyacı yok.
 1 yaşından itibaren aile bireylerinin katılımı ile yapılan klasik doğum günü kutlamalarının bir sakıncası yok. Kutlamalara; okul dönemiyle yakın arkadaş çevresinin de dahil edilebileceği, ailenin sosyoekonomik koşullarını zorlamayan yaşa özgü ek aktiviteler eklenebilir.

AMAÇ KONUŞULMAK

Ev dışında büyük organizasyonlar ile yapılan doğum günü partilerinin ne okul öncesi dönemde, ne de okul çağında çocuğun bireysel gelişime en ufak bir olumlu etkisi yoktur. Aksine, çocuğun kendilik değerini algılamasında çarpıklıklar oluşturabilme riskini de içerir. Amaç sonraki gün herkesin o günü konuşması değil, o günün onun için özel bir gün olduğunun fark edildiğinin çocuğa hissettirilmesi olmalıdır. Doğumdan itibaren devamlılığı olan tutarlı annebaba davranışları, aşırı değer atfedilen bir günlük şaşalı bir doğum günü partisinden çocuğun sağlıklı ruhsal gelişimi için çok daha değerlidir.
 Çocuklar, doğdukları andan itibaren hayatı taklit ederek öğrenirler ve bunu yaparken de çok iyi birer gözlemcidirler. Anne-babalarını neyin mutlu ettiği, mutluluklarını nasıl dile getirdikleriyle ilgili oldukça yüksek bir farkındalığa sahiptirler. Ebeveynlerin birbirleri ile ilişkilerinde nezaket, incelik, mizah hakimse, önemli günlerin hatırlanması, ortak değerlere saygı duyulması ve sahiplenilmesi birer mutluluk kaynağıysa; böyle bir ortamı teneffüs eden bir çocuk zaman içerisinde bu değerleri içselleştirir.

ÇOCUK SEVGİYİ TERCİH EDER

Duyguların gösterilmesine fırsat verilmesi önemlidir. Bazen bir ergen, dinlenildiği zaman önemsendiğini hisseder. Duygu dışavurumu yüksek olan, yani çocuğuna sevgisini sarılarak, öperek, dokunarak gösteren ve duygularını söze dökerek dile getirebilen ebeveynlerin çocukları, maddi karşılığı olan pahalı hediyeler yerine, bu tür duygusal dokunuşlardan haz almayı deneyimler.

ARKADAŞINDA GÖRDÜĞÜ EŞYANIN ALINMAMASI TRAVMAYA YOL AÇMAZ

Çocuklar , isteklerini ertelemekte yetişkinler kadar başarılı değildir. Bunun en önemli nedeni, ego güçlerinin yeterince gelişmemiş olmasıdır. İstekleri anında yerine getirilmediğinde sert duygusal tepkiler vermek, her mizaçtaki çocukta gözlenen ortak bir özelliktir. Çevreden görüp özendiği eşya; bazen bir telefon, tablet gibi alışkanlık yapma potansiyeli taşıyan bir elektronik cihaz, bazen de çocuğa zarar vermeyecek ama ailenin kesesini zorlayabilecek marka bir spor ayakkabı veya kıyafet olabilir. Özenilen şeye sahip olma konusunda yoğun bir şekilde güdülenen çocuklar, ailelerini zorlayıcı ısrarcı reaksiyonlar verebilir. Çocuğun ısrarının boyutu hangi şiddette olursa olsun; aile, kısa net ifadeler ile isteğin neden yerine getirilemeyeceğini izah etmelidir. Ancak arkadaşında gördüğü bir şeyin aynısını edinememe, bir çocuk için sanıldığı kadar travmatik bir deneyim olmaz. Ebeveynler, bu durumdan dolayı çocuğunun ruhsal olarak kalıcı bir örselenmeye uğramayacağı gerçeğinin farkına varıp gereksiz suçluluk ve yetersizlik duygularına kapılmamalıdır. Yaşanılan hayal kırıklığı sonrası çocuk uzun uzun ikna edilmeye çalışılmamalı, üzüntü, ağlama, kızgınlık gibi tepkilerin yaşanmasına tahammül gösterilmeli, durumu anlamlandırabilmesi ve başedebilmesi için gerekli zaman verilmelidir.