Harvard Üniversitesi bünyesinde yer alan Sabri Ülker Metabolik Araştırmaları Merkezi’nde yapılan son çalışmaları anlatan Prof.Dr. Gökhan Hotamışlıgil, kolesterolün zararlı etkilerine karşı hücreleri savunan “Nrf1” molekülünün aynı zamanda obez insanlarda işlevini yitiren kahverengi yağ dokusunu tekrar aktifleştirebildiğini açıkladı. Bu molekül, pek çok hastalık için yeni ilaç ve tedavilerin geliştirilmesine katkı sunabilir.

Toplum sağlığını tehdit eden en büyük sorunlarından biri olan obezite, önemli sağlık otoriteleri tarafından kronik bir hastalık olarak kabul ediliyor. Başta kanser olmak üzere diyabet, uyku apnesi, astım, karaciğer yağlanması ve kardiyovasküler hastalıklar gibi birçok rahatsızlığa sebep olan obeziteye yol açan en önemli etken ise yanlış beslenme. Dünyaca ünlü bilim insanları da yediklerimizin yol açtığı hastalıklar ile ilgili çalışmalar yapıp sonuçlarını açıklamaya son hız devam ediyor. Bu sonuçların açıklandığı toplantılardan biri de geçen günlerde Sabri Ülker Metabolik Araştırmalar Merkezi tarafından Harvard Üniversitesi’nde Sabri Ülker Vakfı ev sahipliğinde düzenlenen II. Metabolizma ve Yaşam Sempozyumu oldu. Birçok bilim insanı beslenmenin sağlık üzerindeki etkisini anlatan çalışmalarını tüm dünya ile paylaştı. 

Harvard Üniversitesi Memorial Hall’de 29-30 Mayıs tarihlerinde düzenlenen sempozyum Nobel Tıp Ödülü sahibi Michael Brown ve Joseph Goldstein’ın konuşmalarıyla başladı. Sempozyumla eş zamanlı olarak da Harvard Üniversitesi T.H. Chan Halk Sağlığı Fakültesi’nde yer alan Sabri Ülker Metabolik Araştırmaları Merkezi’nde yapılan son çalışmalar anlatıldı. Bu çalışmaları dünyanın dört bir yanından gelen genç araştırmacılardan oluşan ekibiyle yürüten Merkez Başkanı Prof.Dr. Gökhan Hotamışlıgil detaylandırdı. 

HASTALIKLARLA SAVAŞTA BÜYÜK BİR ADIM

"Kronik ve metabolik hastalıkların altında yatan nedenleri anlamak, toplum sağlığına yönelik tehditlerle mücadele için yeni tedavi yolları belirlemek amacıyla bilimsel araştırmalar yapıyoruz” diyen Prof.Dr. Gökhan Hotamışlıgil obezite ve metabolik hastalıklara yatkınlığın nedeninin keşfedildiğini açıkladı. Prof.Dr. Gökhan Hotamışlıgil ve ekibi daha önce kolesterolün zararlı etkilerine karşı hücreleri savunan ve ‘metabolik muhafız’ olarak isimlendirdikleri “Nrf1” molekülünü keşfetmişti. Hücrede kolesterol düzeyini güvenli bir seviyede tutarak karaciğerin yağlanmasını ve hasarını önleyen bu molekül üzerine sürdürülen çalışmalarda ise Nrf1 molekülünün kahverengi yağ hücrelerinin görevini sağlıklı bir şekilde yürütmesinde kilit bir rol oynadığı ortaya konuldu. 

Obezite ve metabolik hastalıklarda savaşta bunun çok büyük bir adım olduğunu belirten Prof.Dr. Gökhan Hotamışlıgil “Nrf1 molekülü hücre içindeki kolesterol seviyelerinde yükselme olduğunu direkt olarak algılayıp dengelemek için harekete geçiyor. Onun harekete geçmesi de hücre içindeki hasarı önlüyor. Yükselmiş kolesterol hücresel seviyede daha tehlikeli, ölüme kadar götürebiliyor. Bu nedenle bizim için aslında önemli olan kandaki kolesterol değil, hücre içerisindeki kolesterol. Çünkü biz gördük ki kolesterol seviyesi yükseldiği zaman hücre de bunu dengelemek için yeni bir savunma mekanizması geliştiriyor. Bu molekül, pek çok hastalık için yeni ilaç ve tedavilerin geliştirilmesine katkı sunabilir” dedi.

DÜNYA ÇAPINDA ARAŞTIRMALAR YAPILIYOR

Toplantıda konuşan Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Ülker “Sabri Ülker Metabolik Araştırmalar Merkezi, beslenme konusunda tüm dünya çapında araştırmalar yapan bir kurum. Beslenme bilimi ışığında doğruları yansıtabilmek çok önemli bir husus. Bilimin ırkı, cinsi, dili olmaz; evrenseldir. Gökhan Hoca’nın burada yetiştirdiği öğrenciler dünyanın dört bir yanına dağılıp araştırmalarını sürdürüyor. Dileğimiz Harvard ile Sabri Ülker Vakfı arasındaki bu bağın güçlenerek devam etmesi” diye konuştu.

YAĞLI BESLENME KANSER SEBEBİ

Yrd.Doç.Dr. Ömer Yılmaz araştırmasında, beslenme bozukluğu sonucunda ve yaşlanma sürecinde oluşabilecek kansere bağlı sorunların tedavisinde farklı beslenme tiplerinin bağırsak kök hücrelerinin biyolojisini nasıl etkilediğini ortaya koydu. Yrd.Doç.Dr. Ömer Yılmaz araştırmasını şöyle anlattı: “Beslenmenin sağlık üzerinde nasıl etki gösterdiği ana hareket noktamız. Geçen günlerde yayınladığımız bir çalışma var: Yaşlanınca bağırsak hücreleri kendini yenileyemiyor. Ancak 1 gün boyunca hiçbir şey yemeyerek yapılan açlık detoksuyla bağırsaktaki kök hücre kendini yenileyebilir duruma geliyor. Şişmanlık ve kanser arasındaki ilişkiyi ise daha yeni yeni anlamaya başladık. Çalışmamızda yağlı beslenmenin bağırsaktaki kök hücre sayısını artırarak mutasyona yol açtığını ve bunun da kansere yakalanma riskini artırdığını gördük. Bu örnek bize bazı beslenme modellerinin faydalı olduğunu gösterdi."

'OBEZİTE KANSERDEN DAHA TEHLİKELİ'

“Gittikçe artan obezite kanserden çok daha tehlikeli” diyen Yrd.Doç.Dr. Ömer Yılmaz “Çünkü obezite sadece kansere yol açmıyor; diyabet, kalp-damar hastalığı gibi pek çok kronik rahatsızlığa da sebep oluyor. Hazır gıdalardan, fazla şeker tüketiminden uzak durun, olabildiğince organik ve dengeli beslenmeye çalışın” tavsiyesinde bulundu.