Eniz Orakcıoğlu

Ekonomist Göksel Saydam, Ülkenin ekonomik yönden kötüye gittiğinin altını çizerek, “Devlet Planlama Örgütünün yayınladığı raporda gördüğümüz hayat pahalılığı rakamları her ay hızla yükselmektedir. Son zamanlarda bu yükseliş eskiyle kıyaslandığında bu kadar sık hayat pahalılığı yükselişi hiç görülmemiştir” diye konuştu.

Ülke ekonomisinin duvara tosladığını vurgulayan Saydam, “ Bankalardaki tahsili gecikmiş kredilerin artması ve ödenememesi, yine piyasada dönen paranın yani cironun her geçen gün azalması, mahkemelerdeki borç-alacak davalarının tavan yapması, ülkenin ekonomik yönden nasıl bir çıkmazda olduğunu göstermektedir. Maalesef bu güne kadar halkı biraz olsun rahatlatmak adına hükümet hiçbir önlem almamıştır” dedi.

Türkiye’de dövizin dalgalanmasına ve enflasyona karış önlemler alındığını belirten Saydam, “Türkiye Kamu Maliyesi binalarda, konut ve işyerlerinde KDV’yi belli bir süre kaldırdı. İşverenlerin istihdam edecekleri personellere sigortasını devlet ödemeye başladı ve bunun gibi onlarca teşvikler getirdi. Bizim hükümetimiz ise hala bunları görmeme, duymama, anlamama modundadır” şeklinde konuştu.

Ekonomist Göksel Saydam, Yeni Bakış’a ülke ekonomi, enflasyonu, dövizdeki dalgalanma ve vatandaşın içinde bulunduğu durumu değerlendirdi. Hükümetin kötü  gidişata sesiz kaldığının altını çizen Saydam, “Hükümet hiçbir önlem almıyor” dedi.

“Bu kadar sık yükselen hayat pahalılığı hiç görülmedi”

Ekonomist Göksel Saydam, Ülkenin ekonomik yönden kötüye gittiğinin altını çizerek, “Devlet Planlama Örgütünün yayınladığı raporda hayat pahalılığının her ay hızla yükseldiği görülmektedir. Son zamanlarda bu yükseliş eskiyle kıyaslandığında bu kadar sık hayat pahalılığı yükselişi hiç görülmemiştir. Bunun yanında bankalardaki tahsili gecikmiş kredilerin artması ve ödenememesi, yine piyasada dönen paranın yani cironun her geçen gün azalması, mahkemelerdeki borç-alacak davalarının tavan yapması ülkenin ekonomik yönden nasıl bir çıkmazda olduğunu göstermekte ve en basit ifadeyle ülke ekonomisinin duvara tosladığı anlamına gelmektedir. Maalesef bu güne kadar halkı biraz olsun rahatlatmak adına hükümet hiçbir önlem almamıştır” şeklinde konuştu.

“Enflasyonu yavaşlatmak için girişim yok”

Saydam, sözlerine şu şekilde devam etti; “Türk Lirasının bizim kontrolümüzde olmaması nedeniyle  ekonomik krizin veya dövizin yükselişinin yüzde yüz önüne geçemeyiz ama yaşanan enflasyonu yavaşlatma gibi hiçbir girişim de olmadığını söyleyebilirim. Devlet hala  Türkiye ile imzaladığı protokole yani Yapısal Dönüşüm Programına uymadığı için Türkiye de vaat ettiği alt yapı yatırımları için parayı serbest bırakmamaktadır. Dünyada ekonominin durgun veya kötüye gittiği dönemlerde devletler piyasaya sıcak para akıtmaktadır. Örneğin, bu gibi durumlarda devlet hemen bir köprü inşaatı başlatır veyahut bir yerleri restore eder, ya da boyatır. Kısacası altyapı ile ilgili hamleler yapar. Hal böyle olunca da birçok sektör bu durumdan yararlanır. Marketlerden tutun, akaryakıt istasyonlarına, inşaat malzemesi satan yerlere kadar birçok sektör desteklenir. Ama maalesef bizim ülkemizde devlet piyasaya canlılık da getirmiyor.”

“Bizde ekonomik depremin şiddeti daha fazla hissediliyor”

Devletin önlem adına tek yaptığı şeyin Kobilere 2 sene ödeneksiz ve faizsiz kredi vermek olduğunu vurgulayan Saydam, “Ama buna karşılık da vergi dairesinden borcun yoktur diye yazı istemektedir. Fakat kişiler yaşanan krizden dolayı vergisini ve sigortasını ödeyemediği için Kobi desteğini de alamıyor. Türkiye Kamu Maliyesine baktığımız zaman piyasayı rahatlatmak ve krizi en aza indire bilmek için 40-50 tane teşvik getirilmiştir. Örneğin, binalarda, konut ve işyerlerinde KDV’yi belli bir süre kaldırmıştır. İşverenlerin istihdam edecekleri personellere sigortasını devlet ödemeye başladı ve bunun gibi onlarca teşvikler getirildi. Bu nedenle Türkiye’de dövize karşı çok tepki yoktur. Türkiye bu tarz önlemler aldığı için ve gıda üretimini de kendi yaptığı için enflasyon ya da ekonomik kriz orada bizdeki gibi şiddetli hissedilmemektedir. Bizim hükümetimiz ise hala  bu işi görmeme, duymama, anlamama modundadır. Türkiye de ekonomik dalgalanmanın yarattığı artçı depremler olurken, bizde yıkıcı depremler oluyor şiddet daha fazla hissediliyor” dedi.

“Ekonomik yangın bacayı sardı”

Bugün Ticaret Odasının rekabet edebilirlik raporuna bakıldığında 9 senedir çıkan bu rapor, onca yıldır aynı geri kalmışlıklar aynı sırada yer alır. Bu geri kalmışlıkların içerisinde hantal kamu maliyeti, yüksek oranda vergiler gibi maddeler yer alır. Kısacası biz bu rekabet edebilirliği bir sınav olarak kabul etsek, 9 senedir sınıfta kalırız demektir. Öğretmenlerimiz yani hükümet değişse bile tablo değişmemektedir.

Ülkenin ve vatandaşların içinde bulunduğu ekonomik durumu şu şekilde değerlendirebiliriz; Ekonominin yangını bacayı sardı, itfaiye yangını söndürmek için daha hazırlık bile yapmadı.”