Eroğlu, Afyonkarahisar Konağı'nda Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği üyeleri ile bir araya geldi.

Veysel Eroğlu, “Suyun Sinanı” unvanının takdim edildiği toplantıda yaptığı konuşmada, Afyon Lisesi’nde öğrenciyken Rumların Kıbrıslı Türklere büyük zulüm yaptıklarını anımsattı.

Eroğlu, şu değerlendirmede bulundu:

“Biz de burada büyük bir miting yaptık. Bütün Afyonkarahisar, 'Ya taksim ya ölüm' ve 'Kıbrıs bizin canımız, feda olsun kanımız' sloganlarıyla inliyordu. Biz bugün 'Kıbrıs bizim canımız, feda olsun suyumuz' dedik. İstanbul'da adalara su götürmüştük. Bu sırada Kıbrıs'tan bir Bakan aradı, 'biz de adayız, bize de su getiremez misiniz?' dedi. Ben de 'yetki bizde olsaydı şimdiye kadar çoktan getirirdik' dedim. O dönemde Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a söylediğimde, aynen şu sözü söyledi; 'Vakti gelince neden olmasın.' Netice itibariyle geldiğimiz durum ortada, Kıbrıs'a su akıyor şu anda. Yine tarih ve saat verdik, zamanında açılışını gerçekleştirdik”

“ESKİ TÜRKİYE'DE ZAMAN MEFHUMU YOKTU”

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, “Eski Türkiye'de zaman mefhumu yoktu. Temel atılır, yıllarca bitmezdi. Ne zaman biteceği belli olmazdı. Allah'a şükür, hükümetimizle birlikte o da yıkıldı. Artık temel atarken tarih ve saat veriyoruz” dedi.

Asırlardır mühendislikte önde olduklarını, ancak belli bir zaman gelince teknolojide ve mühendislikte geri kalındığını söyledi.

"Amerika'yı yeniden keşfetmek diye bir tabir vardır, biz yıllarca Amerika'yı yeniden keşfettik" diyen Eroğlu, artık Amerika'yı yeniden keşfetmeyeceklerini, kendi bilgi ve tecrübelerini Türk dünyası ve İslam alemiyle paylaşacaklarını ifade etti.

Öz kaynak, yerli mühendis ve müteahhitle İkitelli'deki İstanbul'un en muhteşem Fatih Sultan Mehmet İçme Suyu Arıtma Tesisini 18 ayda tamamladıklarını anlatan Eroğlu, 420 bin metreküp kapasitesi olan tesisin 15 milyon dolara mal olduğunu dile getirdi.

Eroğlu, "Eski Türkiye"de Yuvacık'ta daha düşük kapasitedeki tesisin 148 milyon dolara, yani 10 kat fazla maliyetle tamamlandığını belirterek, şöyle konuştu:

"Eskiden barajları yabancılar yapıyordu ama şu anda Türkiye'nin en yüksek barajını, Yusufeli Barajı'nı tamamen kendi mühendisimiz, kendi müteahhitimiz ve öz kaynakla yapıyoruz. Maliyeti de geçmişle mukayese ettiğimiz zaman onda biri. Şu anda Çin'den sonra büyük projeler itibariyle 2. sıraya yükseldiler. Yabancı bir ülkeden alınan bir projenin, bir planın aynısının uygulanması fevkalade yanlıştır. Kendimize has, kendi yaşayışımıza uygun ve fonksiyonel mimari projeler yapmak, estetiğe, güzelliğe riayet etmek boynumuzun borcudur."

“İSTERSEK GEMİLERİ KARADAN YÜRÜTÜRÜZ"

Orman ve Su İşleri Bakanlığının zamanla yarıştığını aktaran Eroğlu, şunları kaydetti:

"Biz iki şeyi yıkmak istedik; biz istersek Türkiye'de dünyanın en iyi projelerini yaparız. Türkiye'de her şeyi bizim mühendisimiz, bizim insanımız yapar, başaracak güçtedir. Hatta diğer ülkelerden çok daha iyisini yapar. Allah'a şükür, bizim hükümetimizde bu yerleşti mi? Yerleşti bu anlayış. Biz yaparız kardeşim, biz büyük bir milletiz, istersek gemileri karadan yürütürüz. Bunu yıktık Allah'a şükür. Eski Türkiye'de zaman mefhumu yoktu. Temel atılır, yıllarca bitmezdi. Ne zaman biteceği belli olmazdı. Allah'a şükür, hükümetimizle birlikte o da yıkıldı. Artık temel atarken tarih ve saat veriyoruz."