KIBRIS

Üstel: Kıbrıs sorunu müzakere değil, niyet eksikliğidir

Başbakan Ünal Üstel, Kıbrıs Türk halkının devletleşme sürecine ve Kıbrıs meselesinin tarihsel arka planına ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, sorunun özünde eşitliği reddeden bir zihniyet bulunduğunu vurguladı.

Başbakan Ünal Üstel yaptığı açıklamada, Kıbrıs meselesinin bir günde ya da bir masa etrafında ortaya çıkmadığını belirterek, Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesi ve devletleşme sürecinin uzun, zorlu ve ağır bedeller ödenerek kazanılmış tarihsel bir yürüyüş olduğunu ifade etti.

Üstel, Kıbrıs Türklerinin devletleşme sürecinin Genel Komite’den Geçici Türk Yönetimi’ne, Türk Yönetimi’nden Otonom Türk Yönetimi’ne, Kıbrıs Türk Federe Devleti’nden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne uzanan aşamalarla şekillendiğini hatırlattı.

1963 yılında yaşanan olayların ardından fiilen dağılan Kıbrıs Cumhuriyeti sonrasında başlayan görüşmelerin, iki taraf arasındaki zihniyet farkını açıkça ortaya koyduğunu kaydeden Üstel, Türk tarafının eşitlik, onur ve güvenliğe dayalı bir ortaklık arayışında olduğunu, Rum tarafının ise Kıbrıs Türklerini hiçbir zaman eşit bir halk olarak görmediğini söyledi.

Rum tarafının Kıbrıs Türklerini “azınlık” olarak değerlendirdiğini belirten Üstel, bu anlayışın yıllar içinde değişmediğini vurguladı. 15 Temmuz 1974’te Yunan cunta yönetimi ve EOKA mensupları tarafından Makarios’a karşı gerçekleştirilen darbenin, Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhak edilmesi hedefini açık biçimde ortaya koyduğunu ifade etti.

Türkiye’nin, uluslararası anlaşmalardan doğan garantörlük haklarını kullanarak 20 Temmuz 1974’te Barış Harekâtı’nı başlattığını hatırlatan Üstel, bu harekâtın Kıbrıs Türk halkının yok edilmesini önlediğini ve adaya barış getirdiğini söyledi. Üstel, bazı çevrelerin Türkiye’yi “işgalci” olarak göstermeye çalıştığını ancak tarihsel gerçeklerin bunun aksini ortaya koyduğunu belirtti.

Barış Harekâtı sonrasında görüşmelerin yeniden başladığını, ancak Rum tarafının uzlaşma yerine dayatmayı tercih ettiğini dile getiren Üstel, bu nedenle Türk tarafının self-determinasyon hakkını kullanarak 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan ettiğini anımsattı.

KKTC’nin yalnızca bir sembol değil, Kıbrıs Türk halkının varlığının ve mücadelesinin teminatı olduğunu vurgulayan Üstel, sonraki yıllarda yapılan tüm müzakere süreçlerinin Rum-Yunan ikilisinin uzlaşmaz tutumu nedeniyle sonuçsuz kaldığını söyledi.

2004 Annan Planı referandumunda Türk tarafının “evet”, Rum tarafının ise “hayır” dediğini hatırlatan Üstel, buna rağmen Kıbrıs Türk halkına verilen sözlerin yerine getirilmediğini ve ambargoların sürdüğünü ifade etti.

Gelinen noktada sorunun müzakere ya da diyalog eksikliği değil, niyet eksikliği olduğunu vurgulayan Üstel, Kıbrıs Türk halkının geçmişte olduğu gibi bugün de varlığını, iradesini ve devletini koruma kararlılığında olduğunu belirtti.

Açıklamasında özellikle gençlere de seslenen Üstel, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne sahip çıkılması gerektiğini ifade ederek, “Eksiklerimiz olabilir, sorunlarımız olabilir ancak her şeyin üzerinde bir gerçek vardır: Bizim bir devletimiz vardır. Devletsiz kalamayız, yaşayamayız, var olamayız” dedi.

{ "vars": { "account": "G-2P5695J8JB" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }