Şimdi sizlere de ne yapılsa yaranamıyor diyeceksiniz fakat YAPMAK var YAPAMAMAK var. Önce tarafını düzeltirsin sonra her türlü araç ile seyahat etmek yakışır  olur ülkeye. 

Hesap tam da böyle. Yollar eski kaşar peyniri gibi. Korku filmini  aratmayacak karanlıkta,   bir de her taraf  scooter ile doldu. Çoluk çocuk, genç, yetişkin herkesin elinde bu araçlar ve olmadık yerlerde seyir ediyorlar. Bir de KASKISIZ.


*Araç ile kullanılacak yol yok. 

*Yayaların yürüyeceği yol yok.

*Bisiklet yolu yok.

*Şehir içi ve otobanlar kapkaranlık.

Her şey tamammış gibi bir de her gördüklerini,  yapma hevesleri yok mu. Önce eski oyuncak gibi duran sözümüz ona polis radar hurdalıklarını yol kenarlarına koydular.  Sonra bisiklet yollarımız varmış gibi , adanın her yanına elektronik bisikletler getirip kurmuşlar. Şimdi ise  scooterler getirip ülkeye saldılar. 

Soruyoruz size özelikle Ulaştırma bakanı ve bakanlığı. Hangi yollarda kullanılmak için bunları adaya getiriyor ve kullanıma sunuyorsunuz? Ülke de YOL yok yol. Siz evinize gece görüşlü araç ile mi gidiyorsunuz sayın Ulaştırma bakanı? Hiç bir yerde tek ışık yok. Kapkaranlık yollarda seyahat ediyorken hiç mi demiyorsunuz bu nasıl bir ulaşım şekli.

Tüm bunlar yetmiyor gibi ara sokaklar'dan veya en yoğun caddelerde SCOOTER sürücüleri çıkıyor. Bir bakıyorsun heykel gibi gidiyorlar. Başlarında kask yok. Hiç bir emniyet tedbiri alınmadan sokaklarda karşımıza çıkıyor araç önünde gidiyor. Tamamen tehlike arz eden en azından bu ülkenin yollarına göre böyle olan bu araçlara nasıl izin veriliyor?.

Yolların olmayışı, karanlık oluşu denetimin sırf binek araçlar için işlerine  geldiği gibi yapılan bir ülkede, bu sürücüleri de biz şöförler mi koruyacağız. Bir tanesine çarpılsa, büyük hayati önem taşıyan ve kurtulma şansı sıfır olan bu araçlar, en azından bizim ülkemiz için hiç uygun değildir. Trafik kazalarının en çok yaşandığı ve çoğunun ölüm ile sonuçlandığı bu ülkede gereksiz her ne varsa vardır. 

Kullanımı bisiklet ve karayolunda izini olan bu araçlar bizim ülkemiz için elverişli değildir. Çünkü dediğimiz gibi bizim ne bisiklet yolumuz,  nede doğru dürüst karayolumuz vardır. Olabilir miydi? Tabi ki olabilirdi onca gereksiz yatırım ve cepler düşünülmeseydi bu ülke de her türlü taşıtın kullanacağı yollar olurdu.

 Çocuk oyun parkları , yürüyüş parkurları olurdu. Malesef bu ülkede öncelikler hep bana hep  bana oluyor. Projelerin askıda kaldığı, temin edilen finansların başka yere aktığı, eğitimin sağlığın boynunun bükük kaldığı, heryerin heryerde olduğu, önceliğin torpil ile yürüdüğü bir ülkede halk için yapılacaklar hep liste sonu kalıyor. 

Belediyelerin hazin sonları, ve  şimdiki heyecanları  ile havalarda uçuşan vaatleri. Her defasında aynı cümleler, aynı hayaller ve sonu yine aynı biten seçim ve iktidar oyunları. İstikrarla ilerleyen tek şey şu an için KÜLLİYE ve tabi ki ardından gelecek olan sözüm ona TELEFERİK projeleri. Yerde yürünecek kullanılacak yol yok biz havadan seyahat peşindeyiz. 

Takdir ve kabul elbete ki güzel bir şey. Bizlerde yapılan her güzel proje için heycanlı ve gururlu olabiliriz fakat hayal dünyası gerçekler ile pek örtüşmüyor.  Görünen köye kılavuzluk da yapacak değiliz ama resim ortada işte. Yamalanan yollarımız varken, karanlıklar içinde yaşıyorken ve dahası moderinleşmeye değil de geriye doğru giderken bu kadar HAYAL fazla değil mi sayın hükümet edenler. 

OTOYOLLARIN...

DEVLET YOLLARIN...

İL YOLARIN...

KÖY YOLLARIN...

TURİSTİK YOLLARIN...

ORMAN YOLLARIN...

ŞEHİRİÇİ YOLLARIN...

Tüm bunları yapınız,  ışıklandırınız sonra  isterseniz TANK ile seyahat etmeye izin verin...

KARAKUŞ