Türkiye Cumhuriyeti İletişim Başkanı Fahrettin Altun, FETÖ tarafından gerçekleştirilen hain darbe girişiminin, Türkiye’nin demokratik olarak seçilmiş hükümetini devirmeyi amaçladığını belirtti.

15 Temmuz gecesi, İstanbul’da köprülerin kapatılması ve tankların sokaklara çıkarılmasıyla başlayan darbe girişimi, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve Ankara İl Emniyet Müdürlüğü gibi birçok devlet kurumunun bombalanmasıyla devam etti. Altun, olayın koordineli bir saldırı olduğunu ve kısa sürede anlaşıldığını vurguladı.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik suikast girişiminin ardından, Cumhurbaşkanı’nın ulusal televizyonda yaptığı çağrıyla halkın meydanlara çıktığını hatırlatan Altun, milyonlarca vatandaşın gece boyunca darbecilere karşı mücadele ettiğini ifade etti.

16 Temmuz sabahında, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yanı sıra, milletin çabalarıyla darbe girişiminin bastırıldığını belirten Altun, bu mücadelede 252 şehit ve 2740 gazinin verildiğini söyledi. Özellikle Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı korumak için canını feda eden Şehit Ömer Halisdemir gibi kahramanların darbecilere karşı büyük bir direniş gösterdiğini dile getirdi.

Altun, Türk hükümetinin darbe girişiminin ilk anlarından itibaren düzeni yeniden sağlamak ve failleri adalete teslim etmek için harekete geçtiğini belirterek, FETÖ’nün darbe girişiminin arkasında olduğunun kesinleştiğini ve ABD’de ikamet eden örgüt elebaşının, devlet içerisindeki paralel yapılanmasıyla bu hain eylemi gerçekleştirdiğinin ortaya çıktığını vurguladı.

Altun, “Bu zafer, sadece Türkiye’nin değil, tüm dünya demokrasi tarihinin en onurlu direnişlerinden biridir” dedi. Türkiye’nin bugün de mücadelesini sürdürdüğünü ve yurtdışına kaçmış FETÖ’cü firarilerin ve elebaşılarının iadesi hususunda dost ve müttefik ülkelerden dayanışma beklediğini ifade etti.

Ancak bazı müttefik ülkelerin darbe girişimine tepkisinin yetersiz kaldığını belirten Altun, uluslararası medyanın darbe girişimini basitleştirme çabasına girdiğini ve bu durumun Türkiye için üzüntü verici olduğunu söyledi. FETÖ’nün farklı coğrafyalarda faaliyet göstermeye devam ettiğinin bilincinde olduklarını belirten Altun, bu terör örgütüyle her alanda mücadele etmeye devam edeceklerini söyledi.

Altun, hain darbe girişimi sonrasında Türkiye’nin demokratik kurumlarını daha da güçlendirdiğini ve vatandaşlarının canına ve ülkesinin bağımsızlığına kasteden terör örgütüyle mücadelesini sürdüreceğini belirtti. 15 Temmuz gecesi hayatlarını feda eden vatandaşların anısını yaşatacaklarını vurgulayan Altun, Türkiye’nin istiklal ve istikbalini koruma kararlılığının devam edeceğini söyledi.

Altun’un “HAİN DARBE GİRİŞİMİ: 15 TEMMUZ 2016″ başlıklı köşe yazısı şu şekilde:

“15 Temmuz 2016 gecesi, Türkiye’nin demokratik olarak seçilmiş hükümetini devirmek hedefiyle hain bir darbe girişimi gerçekleştirildi. Fetullahçı Terör Örgütü tarafından gerçekleştirilen darbe girişimi, İstanbul'da köprülerin kapatılması ve tankların sokaklara çıkarılması ile başladı.

Amasra açıklarında 4,8 büyüklüğünde deprem Amasra açıklarında 4,8 büyüklüğünde deprem

Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve Ankara İl Emniyet Müdürlüğü başta olmak üzere birçok devlet kurum ve kuruluşları bombalandı. Olayın münferit bir olay olmadığı, koordineli bir saldırı olduğu kısa sürede anlaşıldı.

FETÖ’nün darbe timleri, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik suikast amacıyla bir saldırı düzenledi. Cumhurbaşkanımızın ulusal televizyonda yayınlanan çağrısı üzerine halkımız, demokrasisini savunmak için meydanlara çıktı. Milyonlarca vatandaşımız darbeci terör örgütüyle gece boyunca mücadele etti.

16 Temmuz sabahında Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet Genel Müdürlüğü ve demokrasisine sahip çıkan milletimizin çabalarıyla hain darbe girişimi bastırıldı ve darbeciler teslim alındı. Asker ve sivil toplam 252 şehit, 2740 gazi verdik. 15 Temmuz gecesi, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı korumak için canı pahasına direnen ve darbenin beyin takımı içinde yer alan generali etkisiz hale getiren Şehit Ömer Halisdemir gibi kahramanlar, darbecilere karşı set oldular. Vatandaşlarımız kapatılan Boğaz köprüsünde, şehit olma pahasına, hayatlarına kasteden darbecileri etkisiz hale getirmeyi başardı. Bu, milletimizin birlik ve kararlılığının test edildiği tarihi anlarından biridir.

Türk hükümeti darbe girişiminin ilk anlarından itibaren düzeni yeniden sağlamak ve failleri adalete teslim etmek için harekete geçti. Bu süreçte Sayın Cumhurbaşkanımız ve devlet görevlileri tarafından yapılan açıklamalarda darbe girişiminin komuta kademesi kontrolü dışında, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sızan yasadışı bir grup tarafından gerçekleştirildiği ortaya koyuldu.

FETÖ’nün darbe girişiminin arkasında olduğu kesinlik kazandı. ABD'de ikamet eden örgüt elebaşının, devlet içerisindeki paralel yapılanmasıyla bu hain eylemi gerçekleştirdiği ortaya çıktı.

Kazanılan zafer, sadece Türkiye’nin değil, tüm dünya demokrasi tarihinin en onurlu direnişlerinden biri olarak kaydedilmiştir.

Bugün de mücadelesini sürdüren Türkiye, özellikle yurtdışına kaçmış FETÖ’cü firariler ile elebaşlarının iadesi hususunda dost ve müttefik ülkelerden dayanışma beklemektedir. Uluslararası toplum içinde Türkiye’ye destek ile dayanışma pek çok ülke olsa da, müttefikimiz olan kimi ülkelerin darbe girişimine tepkisi yetersiz kaldı.

Bahsi geçen ülkelerin medyalarında darbe girişiminin ele alınış biçimi de Türkiye’yi tatmin etmekten uzaktı. Uluslararası ölçekte sorumluluk sahibi Batılı yayın kuruluşları 15 Temmuz gecesi yaşananları basitleştirme çabasına girişti. Ülkemizin demokrasisini hedef alan kanlı darbe girişimini “iki tarafın çekişmesi” şeklinde talihsiz bir ifadeyle haberleştirdiler.

15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası, Pensilvanya’da yuvalanmış olan örgüt elebaşının iadesi için çok kez girişimde bulunulmasına rağmen, müttefikimiz ABD’den bu konuda olumlu bir dönüş alınamadı. Demokrasimize yönelik bir tehdidin varlığı söz konusuyken gösterilen bu tutum, bizim için üzüntü verici oldu.

FETÖ’nün müttefik ülkelerimiz de dahil olmak üzere pek çok farklı coğrafyada faaliyet göstermeye devam ettiğinin bilincindeyiz. Sadece Türkiye’nin değil, sınırları içinde varlık gösterdiği bütün devletlerin güvenliğini tehdit eden bu terör örgütüyle her alanda mücadele etmeye devam edeceğiz.

Hain darbe girişimi sonrasında demokratik kurumlarını daha da güçlendiren bir ülke olarak, vatandaşlarımızın canına ve ülkemizin bağımsızlığına kasteden terör örgütüyle mücadelemiz her alanda sürecek.

O kanlı gecede hayatlarını feda eden vatandaşlarımızın anısını, Türkiye’nin istiklal ve istikbalini koruyarak onurlandırmaya devam edeceğiz.”