Haber: Pelin Yükselay

Gündem Kıbrıs Web TV’de Bahar Sancar’ın konuğu olan Ekonomist Göksel Saydam, döviz kurlarındaki yükselişin sebeplerini ve Kuzey Kıbrıs ekonomisine etkilerini değerlendirdi, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Saydam, “Biz kendi paramızı kullanmıyoruz, tüm hesaplarımız TL üzerinden ama döviz bizi doğrudan etkiliyor. Bu konuda kontrol bizde değil, Türkiye’nin alacağı ekonomik tedbirlere bağımlıyız” dedi.

“Sterlin KKTC’de, Dolar Türkiye’de daha etkili”

Saydam, resmi para birimi Türk Lirası olsa da Kuzey Kıbrıs’ta ekonomik işlemlerin büyük kısmında Euro, Dolar ve özellikle de Sterlin kullanıldığını söyledi. “Türkiye’de Dolar ağırlıklı kullanılırken, Kuzey Kıbrıs’ta halk Sterline daha fazla rağbet gösteriyor” diyerek dövizin ülkede günlük yaşam üzerindeki etkisini vurguladı.

“Türkiye beton ülkesi oldu, tarım bitirildi”

Türkiye ekonomisinin temel sorunlarına da değinen Saydam, üretim eksikliğine dikkat çekti. Eskiden tarım ülkesi olan Türkiye’nin bugün “beton ülkesine” dönüştüğünü ifade eden Saydam, tarımsal üretimin teşvik edilmediğini, bu nedenle başta et olmak üzere temel gıda fiyatlarının çok yüksek olduğunu belirtti.

“Yatırım ve üretim yoksa kalkınma da olmaz”

Döviz kurundaki dalgalanmaların sadece para politikalarıyla değil, ülkenin yatırım ve üretim kapasitesiyle doğrudan ilgili olduğunu belirten Göksel Saydam, şunları söyledi:

“Bir ülkede yatırım ve üretim yoksa o ülkenin zenginliği de olmaz. Türkiye’nin yer altı zenginliği yok, petrolü yok. Daha çok savunma sanayine yönelmiş durumda. Ancak kalkınma için sadece iç üretim yetmez, mutlaka yabancı yatırımcıya ihtiyaç var.”

“Yabancı yatırımcı güven arar”

Saydam, yabancı yatırımcının sadece para değil, tesis ve üretim bantları da getireceğini vurguladı. Ancak siyasi istikrarsızlığın yatırımcıyı caydırdığını belirterek, mart ayından itibaren başlayan siyasi uygulamaların bu süreci olumsuz etkilediğini söyledi.

Saydam, “Ekonomi güven ister. Türkiye’de son haftalarda borsa durma noktasına geldi. Çünkü borsa tamamen güven işidir. Siyasi karışıklıklar sürdükçe yabancı yatırımcı bu ülkeye gelmez” dedi.

“Enflasyonun tek haneye düşmesi umut ediliyor”

Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın, yıl sonuna kadar enflasyonu tek haneye indirme hedefini değerlendiren Saydam, bu tür açıklamaların umut verici olduğunu ancak ekonomik iyileşmenin sadece hedef açıklamakla değil, somut yatırımlarla mümkün olabileceğini dile getirdi.

“KKTC Ekonomisi Ankara’nın adımlarına bağımlı”

Saydam, Kuzey Kıbrıs’ın kendi para birimini kullanmadığı için döviz regülasyonu yapamadığını, tüm ekonomik geleceğin Türkiye'nin uygulayacağı mali ve yapısal tedbirlere bağlı olduğunu yineleyerek sözlerini tamamladı.

Göksel Saydam: Politik istikrarsızlık devam ederse döviz fırlayacak

Ekonomist Göksel Saydam, Türkiye’de yaşanan politik ve ekonomik istikrarsızlığın döviz kurları üzerinde ciddi baskı yarattığını vurgulayarak, uyarılarda bulundu. Saydam, siyasi ortamın düzelmemesi halinde döviz kurlarının yıl sonuna kadar tarihi zirvelere ulaşabileceğini söyledi.

“Dolar 47-48, Euro 50-52, Sterlin 60-62 TL’yi bulabilir”

Brent petrolün varili 62,42 dolardan işlem görüyor
Brent petrolün varili 62,42 dolardan işlem görüyor
İçeriği Görüntüle

Saydam, mart ayında yaptığı uyarıları hatırlatarak, dövizdeki yükselişin sürpriz olmadığını belirtti. Türkiye’de politik istikrar sağlanmadığı sürece kurların hızla artacağını ifade eden Saydam “Türkiye’de politik istikrar olmazsa dolar 47-48 TL, euro 50-52 TL, sterlin ise 60-62 TL bandına ulaşacak. Mart ayında da söyledim, döviz yükselecek demiştim. Bu sadece ekonomik değil, siyasi bir sorundur” dedi.

“Asgari Ücret geçinmeye yetmiyor”

Ekonomik sıkıntıların özellikle Türkiye’de halk üzerindeki etkilerine de değinen Saydam, asgari ücretin geçinmeye yetmediğini ve alım gücünün her geçen gün düştüğünü söyledi. “Türkiye’de çalışanların büyük bölümü geçim sıkıntısı içinde. Asgari ücreti geçinmeye yetecek düzeye çıkaramıyorsan, ekonomik kriz daha da derinleşir” ifadelerini kullandı.

“Biz çok pahalı bir ülkeyiz, turist Yunanistan’a gitti”

KKTC'nin son yıllarda bölgedeki en pahalı ülkelerden biri haline geldiğine dikkat çeken Saydam, bunun turizm sektörünü de olumsuz etkilediğini belirtti, şunları kaydetti:

“Bu yıl yabancı turist beklediğimiz kadar gelmedi. Çünkü biz pahalıyız. Turistler Yunanistan’a yöneldi. Rakip çok, rekabet büyük. Biz Rumlarla sadece milli meselelerde değil, ekonomide de rakiptik” dedi.

“Rumlar artık bizden alışveriş yapmıyor”

Kıbrıs Rum Kesimi’nden gelen vatandaşların geçmişte KKTC’den alışveriş yaptığına dikkat çeken Saydam, bu eğilimin artık tersine döndüğünü belirterek, “Rumlar bizden yakıt alıyordu, marketlerimizden alışveriş yapıyordu. Fakat bir noktada, sihirli bir el devreye girdi. Aşırı kâr hırsı başladı, fiyatlar fırladı. Hükümetler de buna seyirci kaldı. Bu nedenle Rumlar artık gelmiyor” diyerek hükümetlerin denetimsizlik politikalarını eleştirdi.

“Rekabet ederken kendimize kaybettik”

Saydam hem milli dava hem de ekonomi alanında Kıbrıs Rum Kesimi ile rekabet içinde olduklarını, ancak yanlış ekonomik politikalar nedeniyle avantajların kaybedildiğini ifade etti “Aşırı kâr hırsı ve denetimsizlik bizi geri düşürdü. Hükümetler de gerekli tedbirleri zamanında almadı” dedi.

Saydam: Temel tüketim ürünleri için özel kategori şart

Ekonomist Göksel Saydam, temel tüketim ürünlerine yönelik vergi politikalarında radikal değişiklikler yapılması gerektiğini belirterek, devletin bu ürünleri ayrı bir kategoriye alması çağrısında bulundu. Saydam, ekonominin bugünkü gerçeklerine uygun olmayan eski yaklaşımların artık terk edilmesi gerektiğini vurguladı.

“Temel tüketim ürünlerinde sadece KDV değil, tüm girdiler gözden geçirilmeli”

Devletin özellikle dar gelirli vatandaşların alım gücünü koruyabilmesi için temel tüketim ürünlerini öncelikli bir kategoriye alması gerektiğini söyleyen Saydam, şunları kaydetti:

“Sadece KDV indirimi yeterli değil. Bu ürünlerin gümrükte karşılaştığı diğer görünmeyen maliyetler, dolaylı girdiler de ciddi bir yük. Bunlar da mutlaka sınırlanmalı. Aksi takdirde piyasada gerçek anlamda bir rahatlama mümkün değil.”

“Ekonomimizin %95’i ithalata bağlı, üretim yüzde 5’te kaldı”

Saydam, yerli üretimin yok denecek kadar azaldığına da dikkat çekerek, ithalata bağımlı bir ekonomi modelinin kırılgan yapısı konusunda uyarılarda bulundu, “Şu an ekonomimizin %95’i ithalata bağlı. Yerli üretim sadece %5 seviyesinde. Bu sürdürülebilir bir yapı değil. Dışa bağımlı ekonomi modeli, döviz dalgalanmalarında halkı doğrudan etkiliyor” diye konuştu.

Saydam: Koop-Süt seçimden önce batmasın diye zam geldi

Ekonomist Göksel Saydam, Koop-Süt’te yapılan son zam kararının, Koop-Süt’ün sürdürülebilirliğini sağlamak için atılmış geçici bir adım olduğunu belirterek, yapısal reform çağrısı yaptı. Saydam, yapılan zammın temel sebebinin kurumun seçim öncesi iflas etmesini önlemek olduğunu söyledi.

Koop-Süt’ün yıllardır personel fazlası ile çalıştığını, ancak bu yapının değiştirilemediğini ifade eden Saydam “Kurumda ciddi personel fazlası var ama durdurulamıyor. Bu sürdürülemez bir yapı. Fedakârlık şart. Bu kez zam yoluna gittiler çünkü başka çare kalmadı. Amaç seçim öncesi kurumun batmasını önlemek” diye konuştu.

“Koop-Süt, özel sektörle yarışıyor oysa görevi başka”

Saydam, kooperatiflerin asıl amacının yerli üretimi desteklemek ve tüketiciye uygun fiyatlı ürün sunmak olduğunu ancak Koop-Süt’ün bu çizgiden saptığını belirtti:

Saydam, şunları söyledi:

“Ben Koop’un dengeli bir görev yaptığını hiç bilmedim. Özel sektörle yarışıyor ama piyasada en pahalı ürünler Koop’a ait. Oysa daha uygun fiyatlı olması gerekirdi. Hükümetler de kooperatifleri çiftlik gibi görüyor, bu çok yanlış.”

“Süt zamlandı, hayvancı da zam yapacak, müdahale eden yok”

Saydam, süte gelen zammın zincirleme etki yaratacağını ve hayvancının da fiyat artıracağını söyleyerek, bu döngüye kimsenin müdahale etmediğini dile getirdi. Saydam, “Süt zamlandı, şimdi hayvancı da zam koyacak. Bu böyle sürer gider. Bir kişi de çıkıp, ‘Bu süreci nasıl durdururuz?’ demiyor. Oysa bu fiyat sarmalı tüketiciyi de üreticiyi de vurur” ifadelerini kullandı.

“Delikleri kapatmadan bu şirketler yürümez”

Kooperatif şirketlerin ayakta kalabilmesi için verimlilik ve hesap verebilirlik esaslı bir yönetim anlayışının şart olduğunu vurgulayan Saydam “Bu şirketler yürüsün istiyoruz ama önce delikleri kapatmamız gerekiyor. Plansız, popülist yaklaşımlarla bir yere varamayız. Adım atmak şart” diye konuştu.

Saydam: TMK'yı ciddiye almadık, Rumlar sahayı boş buldu

Ekonomist Göksel Saydam, Güney Kıbrıs'ın son dönemdeki tutuklama girişimleri ve Avrupa Birliği nezdindeki diplomatik hamleleriyle ilgili de önemli uyarılarda bulundu. Saydam, Kuzey Kıbrıs’ın Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK) konusunda büyük bir fırsatı değerlendiremediğini belirterek, bugünkü krizlerin arkasında bu ihmalin yattığını söyledi.

“TMK büyük bir avantajdı, değerlendiremedik”

Saydam, TMK’nın uluslararası hukuka uygun bir yapı olarak Kuzey Kıbrıs için ciddi bir meşruiyet zemini oluşturduğunu, ancak bu fırsatın boşa harcandığını belirtti, “Başlangıçta çok iyi bir avantaj yakalamıştık TMK ile. Ancak Kuzey Kıbrıs tarafı olarak büyük bir hata yaptık. Bu fon sadece taşınmaz satışlarından değil, farklı kalemlerden de desteklenebilirdi” ifadelerini kullandı.

“Ek kaynaklar TMK’ya aktarılmalıydı”

Saydam, TMK’nın sürdürülebilirliğinin sağlanması için alternatif kaynak yaratılması gerektiğini, bunun da hükümetlerin elinde olduğunu hatırlattı, şunları kaydetti:

“Örneğin bir şahıs Mercedes getiriyor, buna yüzde 3’lük ek bir fon koyup bu gelir TMK’ya aktarılabilirdi. Böylece Türkiye’ye de ‘Biz katkı koyduk, siz de koyun’ deme hakkımız olurdu. Ama yapmadık.”

“Hiçbir hükümet TMK’yı ciddiye almadı”

Geçmişte görev yapan hiçbir hükümetin TMK’yı stratejik bir araç olarak görmediğini savunan Saydam, bu ihmalin Rum tarafına alan açtığını söyledi, “Gelmiş geçmiş tüm hükümetler TMK konusunu hiçbir zaman ciddiye almadı. Rum tarafı da sahayı boş buldu ve şimdi bu yeni uygulamaları devreye sokuyor” ifadelerini kullandı.

“TMK, Güney’in AB Dönem Başkanlığında hedefte olabilir”

Saydam en büyük endişesinin ise Rumların Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı sürecinde TMK’yı uluslararası meşruiyetini tartışmalı hale getirerek iptal ettirmeye çalışması olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Benim en büyük korkum Güney’in AB dönem başkanlığı sürecinde Rumların TMK’nın uluslararası geçerliliğini sorgulatıp, tamamen iptal ettirmeye çalışmasıdır. Böyle bir hamle, Kıbrıs Türk tarafı için büyük bir diplomatik kayıp olur.”

Saydam: Dünya görünmeyen bir savaşın içerisinde

Ekonomist Göksel Saydam, küresel ekonomik dengeler ve jeopolitik gelişmeler üzerine yaptığı değerlendirmelerde, altının önemine, teknolojik dönüşümün etkilerine ve gizli bir küresel savaşın sürdüğüne dikkat çekti.

Saydam, ekonomik krizlerin ve belirsizliklerin arttığı dönemlerde altının güvenli liman olarak önem kazandığını belirterek “Altın, her zaman ve her yerde en kıymetli paradır. Hiçbir para birimi bu özelliğe sahip değildir. Şu an dünyada ekonomik krizlerin arkasında altın ve madenler gibi stratejik kaynakların kontrolü savaşı var” ifadelerini kullandı.

Saydam, mevcut küresel gerilimleri “ismi konmamış bir üçüncü dünya savaşı” olarak tanımladı ve bu mücadelenin sadece askeri değil, ekonomik ve teknolojik cephede de sürdüğünü belirtti.

“Trump, kıymetli madenlere el koyma planında”

Amerikan Başkanı Donald Trump’ın politikalarına da değinen Saydam, altın ve stratejik madenler konusunda Trump’ın net hedefleri olduğunu söyledi, “Trump, daha önceki döneminde olduğu gibi yine kıymetli madenlere el koyma planları yapıyor. Ukrayna ile de bu doğrultuda anlaşma girişimleri var. Bu durum dünya kaynakları üzerindeki rekabeti daha da artıracak” diye konuştu.

“Artık teknoloji neye değer verirse o kıymete biniyor”

Saydam, teknoloji çağında değer anlayışının da değiştiğini ifade etti. Geleneksel ekonomik değerlerin yerini, teknolojinin yön verdiği yeni ölçütlerin aldığını söyledi. Saydam, şunları kaydetti:

“Düne kadar hiçbir değeri olmayan bazı metaller, bugün teknolojiyle birlikte servet haline geldi. Artık teknoloji neye değer verirse dünya ekonomisi de ona yöneliyor. Bu yüzden ekonomik savaş, teknoloji ekseninde şekilleniyor.”

Göksel Saydam: Hesapsız harcamalar, vergi affı yağmuru... Mali disiplin kalmadı

Ekonomist Göksel Saydam, maliyenin durumunu da değerlendirerek, personel alımları, seçim odaklı harcamalar ve üst üste gelen vergi aflarıyla devletin mali yapısının ciddi şekilde sarsıldığını söyledi. Saydam, mevcut bütçe yönetiminin sürdürülemez olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti:

“Maliyemizin durumu iyi değil. Hesapsız, kitapsız harcamalar yapılıyor. Özellikle personel alımları seçim odaklı yürütülüyor. Kamu kaynakları popülist amaçlarla tüketiliyor.”

“Bir ayda 3 vergi affı geldi, bu sürdürülemez”

Vergi politikalarına da sert eleştiriler yönelten Saydam, vergi affı uygulamalarının mali disiplini bozduğunu belirtti “Sadece son bir ayda üç farklı vergi affı çıktı. Peki bu, zamanında vergisini ödeyen vatandaş için adil mi? Gününde ödeme yapanlara da ödül verilmeli. Bu insanlara da teşvik sunulmalı ki vergi ahlakı oluşsun” diye konuştu.