Sevgili Kazım Denizci dün sosyal medya hesabından “İbn-i Haldun’a göre bir toplumun çöküş alametleri”ni paylaştı…

Birazdan tek tek ele alacağız ama önce İbn-i Haldun’un kim olduğuna bakalım…

“Modern historiyografinin, sosyolojinin ve iktisadın öncülerinden kabul edilen 14. yüzyıl düşünürü, devlet adamı ve tarihçisi” deniyor kendisi için…

27 Mayıs 1332’de Tunus’ta doğdu ve 19 Mart 1406’da Kahire’de öldü…

Tam adı şöye: Ebu Zeyd Abdurrahman bin Muhammed bin Haldun el Hadramî…

Ama biz O’nu İbn-i Haldun olarak biliyoruz…

-*-*-

Yaşadığı dönemde değil, günümüzde bile geçerli muhteşem fikirleri, saptamaları var…

İşte Kazım yoldaşın paylaşımı da bunlardan biri.

İbn-i Haldun’a göre, bir toplum neden çöküyor bir bakalım:

-*-*-

1 – Dayanışmanın yok olması…

2 – Üretimin zayıflaması…

3- Tüketim çılgınlığı…

4 – Vergilerin artması…

5 – Liyakatın dikkate alınmaması…

6 – Adaletsizliğin yaygınlaşması…

7 – Umutların kırılması…

8 – Göçün hızlanması…

9 – İblisane bir gurur ve kibir…

10 – Gösteriş, riyakarlık ve yalakalık…

Ve 11… En kötüsü de bu; her şey normalmiş gibi, bütün bunları görmezden gelen ve kabullenen bir topluluğun olması…

-*-*-

İbn-i Haldun’un yaşadığı yıllarda Kıbrıs Adası, Lüzinyanlar’ın yönetimindeydi…

1191’den 1489’a kadar Kıbrıs, “Fransız ailesi Lüzinyanlara aitti”…

-*-*-

İbn-i Haldun’un neredeyse bin 400 yıl önce yazdıklarının, bugünkü KKTC’nin görüntüsünü tam anlamıyla veriyor olması, şaşırtıcıdır…

-*-*-

Kazım yoldaş, “… Dayanışmayı sağlamaya çalışıyoruz” diyor ve sanırım yeni bir örgütlenmeden bahsediyor ama bu ülkede, hiç bir şekilde “dayanışma” ruhu kalmamıştır…

-*-*-

Üretim zayıflaması mı dediniz?

Hala üretmeye çalışan köylülerimiz, çiftçilerimiz elbette vardır ama üretimde plansızlık, pazarsızlık “zayıflamanın” ta kendisidir!

-*-*-

Tüketim çılgınlığı mı?

Pandemi bu konuya bir miktar androş koymuş olabilir ama düşündüğünzde; tüketim çılgınlığımız had safhadadır; vahşi kapitalizmi, pandemi günlerine kadar dibine kadar yaşar haldeydik!

-*-*-

Vergilerin artmasından söz etmiş İbn-i Haldun…

Artmasını bırakın KTFD ve KKTC tarihi, vergi adaletsizliği tarihidir…

-*-*-

Ve liyakat…

Liyakatın yıllardır dikkate alınmaması, bu ülkenin kangrenleşmiş en önemli sıkıntılarının kesinlikle başındadır.

-*-*-

Adaletsizlik mi dediniz?

Yargıya güven, öteki kurumlarla kıyaslarsanız hala yüksek sayılır ama adalet için “Vardır” demek, ciddi bir yalan olur!

-*-*-

Umutlar mı?

Nerede, hangi alanda umut bıraktınız?

Kıbrıs sorununda mı?

Ekonomiyle ilgili beklentilerde mi?

Aşıda mı?

Nerede?

Bende zerre umut kalmadı!

Üzgünüm ama öyle!

-*-*-

Ve göç…

Pandemiye rağmen durmadı…

Evet; salgın hastalık ve ulaşımdaki inanılmaz zorluklara rağmen, gençler bu ülkeye geri dönmeme olayını artırmıştır…

-*-*-

Ama daha kötüsü…

Ama daha fenası…

İblisane bir gurur ve kibir…

Kötülük yapmakla övünmektir aslında bunun açık anlamı!

Kötü insanlarla doldu ülke ve bu kötü insanlar yaptıkları pis işlerle övünür haldedir!

Ve kibir!

Kendini herkesten büyük görme maskaralığı!

-*-*-

Ve gösteriş merağı…

Ve riyakarlık…

Yani iki yüzlülük…

Ve yalakalık…

Hem de zirvede yalakalık…

-*-*-

Ve diyor İbn-i Haldun, “en kötüsü”, her şey normalmiş gibi, bütün bunları görmezden gelen ve kabullenen bir topluluğun olması…

-*-*-

Buyuz…

KKTC budur…

Toplum ya da halk; ÇÖKMÜŞTÜR!

-*-*-

Çökmek, Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde, onlarca anlamı olan bir kelimedir…

Ancak buradaki anlamı nettir ve şöyledir:

Yıkılıp dağılmak, son bulmak, ortadan kalkmak.”