Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında İş Birliğine Dair Anlaşma (Onay) Yasa Tasarısı’nı ele almaya devam ediyor.
BİRİNCİ
Konu hakkında söz alan CTP Milletvekili Ceyhun Birinci, hafta sonu saldırıya uğrayan Dr. Sadrettin Tuğcu’ya geçmiş olsun dileklerinde bulunarak, hekim ve sağlık çalışanlarının karşı karşıya kaldığı sorunlar konusunda defalarca uyarılar yapılmasına rağmen, konuya çözüm bulunması konusunda çok geç kalındığını kaydetti.
Türkiye ile protokollerin değişik değişik alanlarda gündeme gelmesini eleştiren Birinci, içeriği açıklanmayan protokollerin meclisin gündemine de çok geç geldiğini, sağlıkla ilgili protokolün de 2022’de imzalandığını ancak, meclisin gündemine şimdi getirildiğini söyledi.
Bu protokollerin imzalanmadan önce ilgili paydaşlarla ele alınmamasını de eleştiren Birinci, protokolün içeriğine değindi.
Birinci, protokolde yer alan maddelerin altlarının doldurulmadığını, bunun çok tehlikeli olduğunu, sağlıkta bir devamlılık olması gerektiğini, dolayısıyla altı doldurulmayan maddelerin bakan değişikliği halinde çok ciddi sorunlara yol açabileceğine işaret etti. Birinci, protokolün içerdiği tek olumlu maddenin, çift uyrukluların hastanede mecburi hizmetini yapabilmesi olduğunu, ancak bu maddenin de eksik bırakıldığını kaydetti.
Birinci, kamu hastanelerinin bir şirkete bağlanması gibi bir durum olduğunu bunun çok tehlikeli olduğunu söyledi. Birinci, bu protokolün meclisten geçmemesi gerektiğini ifade etti.
ROGERS
Bağımsız Milletvekili Jale Refik Rogers da, hafta sonu yaşanan doktora yönelik şiddet olayını kınayarak, geçmiş olsun dileğinde bulundu.
Hükümetlerin sadece kınamak için değil, aslında değişimi başarmak için görev yaptıklarını ifade eden Rogers, her gün daha görünür olan şiddet olayları için hükümetin hiçbir şey yapmadığını savundu.
Hükümetin sosyal politikalardan çok uzak olduğunu kaydeden Rogers, kınamak yerine artık bir adım atıldığını görmek istediklerini söyledi.
Protokolün önce iyi bir amaç için imzalandığı bilgisini aldıklarını ancak son dakikaya kadar protokolü görme şansları olmadığını kaydeden Rogers, yangından mal kaçırır gibi bir protokol imzalanmaya çalışıldığını belirtti. Rogers, protokolde ucu açık, altı doldurulmayan birçok madde bulunduğunu, bunun çok tehlikeli olduğunu kaydetti.
Protokolün bazı maddelerine de değinen Rogers, protokolde yer alan özel bir şirketten hizmet alınması konusunu eleştirdi. Rogers, geleneksel ve tamamlayıcı tıp konusunda “ne yapılmamasını düzenleyen” bir madde olmasını ümit ettiğini belirtti.
Protokolün Türkiye kanadının bazı yükümlülüklerini bir özel şirkete devredebilir ibaresinin çok ucu açık olduğunu, bunun da çok ciddi tehlikeler içerdiğine işaret eden Rogers, sağlık alanında çok ciddi çalışmalar yapılması gerektiğini söyledi.
Rogers, sağlık sistemin yönetilebilmesi konusunda samimiyse hükümetin bir komite kurarak, yasaların geçirilmesi ve yapılacakların hızlıca yapılabilmesinin önünü açması gerektiğini kaydetti.
İNCİRLİ
CTP Milletvekili Sıla Usar İncirli de, görüşülen yasanın önemine işaret ederek, bu sözleşmenin sakıncalarını ve mahsurlu maddeler bulunduğunu anlatmaya çalıştıklarını kaydetti.
Sağlık sisteminin kendi ayakları üzerinde durması için çok çalışıldığına işaret eden İncirli, şu an bazı konularda ciddi eksiklikler ve hekim eksiklikleri olsa da bunların sebeplerinin araştırılarak, planlamaların yapılması gerektiğini belirtti.
Hekim ithal etmeye yönelik bir sözleşmeye izinleri olmadığını, hekim eksikliğinin hekim ithal edilerek giderilemeyeceğini vurgulayan İncirli, bunun Anayasa’ya da aykırı olduğunu ve sağlığın bir özel şirkete devredilemeyeceğini savundu.
Protokolün özel bir şirketle değil, bir devletle yapılabileceğini ifade eden İncirli, bu protokolün Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Yasası’na da aykırı olduğunu vurguladı.
İhtiyaçlar doğrultusunda bir protokol hazırlanmasının en doğrusu olduğuna değinen İncirli, geleneksel ve tamamlayıcı tıp konusunda da eleştirilerde bulundu.
“Bizim ülkemizde kanıta dayalı tıpla hizmetlerimizi sürdürürüz” diyen İncirli, bunun çok mahsurlu bir konu olduğunu kaydetti.
Ülkenin veri toplama konusundaki sıkıntılarını kendi çözmesi gerektiğine değinen İncirli, adı geçen yasasının Kişisel Verilerin Korunması Yasası’yla da uyumsuzluğu olduğunu savundu.
“Kendi mevzuatımızın hilafına yapılan her iş dönüp bizi zora sokar” diyen İncirli, asıl ihtiyacın, tıp eğitimiyle ilgili iş birliği olduğunu söyledi.
“Bu ülkede aile hekimliği yoktur. Olmayan bir müessesenin protokol içinde ne işi var” diyen İncirli, Türkiye’ye her giden bakanın koltuğunun altına bir sözleşme alıp geldiğini savunarak, durumu eleştirdi.
İncirli, yasaya onay vermelerinin mümkün olmadığını vurguladı.
SOLYALI
CTP Milletvekili Ürün Solyalı da, özellikle son günlerde sağlık çalışanlarının uğradığı şiddet olaylarını asla kabul etmeyeceklerini söyledi. Solyalı, aynı saldırgan tarafından bir avukata saldırılmasını da kınadı.
Muhalefetin protokolü eleştirmesi sırasında hükümetin Meclis’te olmamasının nedenin ne olduğunu soran Solyalı, protokolle ilgili her şeyin yanlış başlayıp, sonlandırıldığını kaydetti.
İlgili paydaşlarla protokolün paylaşılmamasını eleştiren Solaylı, sağlık çalışanlarını temsil eden bütün örgütlerin karşı açıklama yapmasının dikkate alınması gerektiğini düşündüklerini söyledi. Solyalı, hükümetin bunu önemsemesi gerektiğini belirtti.
Protokolde ucu bucağı olmayan bazı yetkilerin bir özel şirkete (USAŞ) devredildiğini, egemenliğin direkt devri anlamına gelebilecek bir yetkinin bu özel şirkete verildiğini söyleyen Solaylı, bunun tehlikelerine dikkat çekti.
“Devlete, neden bir aracı şirkete ihtiyacı olduğunu soruyoruz” diyen Solyalı, sözleşmelerin, yasaların üzerinde metinler olduğunu söyledi. Sözleşmelerin Anaysa Mahkemesi’ne başvuruyu engelleyen durumlar olduğuna işaret eden Solyalı, böylesine önemli bir metnin çok sorgulanmadan nasıl imzalandığını öğrenmek istediklerini belirtti.
DERYA
CTP Milletvekili Doğuş Derya da, bundan 3 sene önce yaşanan pandemiye değinerek, pandemiyle birlikte sağlık alanında özelleşme ve şirketleşmenin sıkıntılarının birebir görüldüğünü anlattı.
Derya, Türkiye’de bir süredir kamunun vermesi gereken hizmetlerin sağlık şirketleri tarafından verilemeye başlandığını, devletin kendisinin şirketleştiğini ve temel hak olan sağlığın satın alınan bir metaya dönüştürüldüğünü belirtti.
Protokollerle birlikte ülkede de bunun yapılmaya çalışıldığını kaydeden Derya, iki devlet arasında olması gereken anlaşmalara özel şirketlerin karıştırılmasını eleştirerek, USAŞ’ın faaliyetlerine değindi.
Türkiye’de hekimlerin çok düşük ücretlere, çok kötü şartlarda çalıştırıldığını, can güveliği olmadığını anlatan Derya, “Nasıl bunlara imza atıyorsunuz, ne oluyor da bunlara razı oluyorsunuz” diye sordu.
Ülkelerin çeşitli verilerinin protokollerle devredildiğini savunan Derya, kişisel verilerin korunmasının en temel insan haklarından biri olduğunu ve bunun nasıl olur da başkasına verilebileceğini sordu.
Bir başka ülkeyle organ nakli konusunda anlaşma yapma konusunun nerden çıktığını da öğrenmek istediğini ifade eden Derya, “Birkaç tane şirketin ağzına verilmiş durumdadır bu ülkedeki insanların en temel insan hakları” dedi. “Zararın neresinden dönülse kardır” diyen Derya, bunun düzeltilmesini istedi.
ŞAHALİ
CTP Milletvekili Erkut Şahali, talihsiz bir saldırıya maruz kalan Doktor Sadrettin Tuğcu’ya geçmiş olsun dileklerinde bulundu.
Meclis önünde eylem yapan sağlık çalışanlarının mesajı olan “Bugün bizi, yarın sizi” dövizini kürsüye koyarak konuşan Şahali, Thallasaemia hastalarının en önemli ihtiyacı olan kan bağışı konusunda vatandaşların duyarlı davranmasını istedi.
Bugün tartışılan protokole KKTC tarafından en küçük bir katkı konmadığına inanç belirten Şahali, protokolün doğrudan cebe sıkıştırılmış bir anlaşma olduğunu savundu.
İçerdiği bazı unsurların ülkede olmamasının bu inancını doğruladığını ifade eden Şahali, ülkede aile hekimliği olmamasının bunlardan biri olduğunu söyledi.
Şahali, katılımcılığa kapalı ve içeriği bilinmeden imzalanan bu ve buna bezer anlaşmaların çok olduğuna işaret ederek, eleştirdi.
KKTC’nin bir devlet olduğunu ve Kıbrıs’ın kuzeyinde kurulu bir yapı olduğunun unutulduğu her durumun ülkede sıkıntı yarattığına dikkat çeken Şahali, USAŞ’la KKTC devletinin muhatap kılınmasını da eleştirerek, bu konunun akıl alır yönü bulunmadığını kaydetti.
Sağlık yatırımları konusunun izaha muhtaç olduğuna işaret eden Şahali, “Hükümetin en büyük çelişkisinin kamu tüzel meslek kuruluşlarının ne anlama geldiğini anlamamasıdır” dedi.
Ülkeye hekim getirilmesi ve çalıştırılmasının ancak Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği’nin izniyle mümkün olabileceğini anımsatan Şahali, bunun görmezden gelindiğini söyledi.
Şahali, bu anlaşmanın imzacılarının haberi olmadan imzalanan anlaşmalardan biri olduğunun kanıtı olduğunu savunarak, böyle bir anlaşmanın Meclis’e bir daha getirilmemesini temenni etti.
ÖZDENEFE
CTP Milletvekili Fazilet Özdenefe de, saldırı olayıyla ilgili üzüntülerini dile getirerek, Dr. Sadrettin Tuğcu’ya geçmiş olsun dileklerinde bulundu.
Yaşanan olay akabinde Polis Genel Müdürlüğü’nün konuyla ilgili açıklamasını da eleştiren Özdenefe, polisin mevzuatta ne gibi eksiklik olduğunu kamuoyuna açıklaması gerektiğini sordu.
Doktora saldıran şahsın olay öncesinde bir avukata da saldırdığını anımsatan Özdenefe, "İlgili kişi ilk günden göz altına alınmış olsaydı, ikinci saldırı yaşanmayacaktı" dedi. Özdenefe, ülkenin kurumlarının çalıştırılamadığını söyledi.
Devlet ve yüce Meclis denilen yapının şekilsel ve içi boş bir yapıya getirilmeye çalışıldığını söyleyen Özdenefe, buna izin verilemeyeceğini kaydetti.
Kişisel Verilerin Korunması Yasası konusuna da değinen Özdenefe, sağlıkla ilgili protokolde olduğu gibi birçok konuda da kişisel verilerin nasıl korunacağına yönelik önlemler alınmamasını eleştirdi.
USAŞ konusuna da değinen Özdenefe, Anayasa’yla devlete verilmiş bir ödev olan sağlık konusunda, ticari faaliyet için kurulmuş bir şirketle muhatap olunmasının kabul edilebilir olmadığını vurguladı.
Sağlık konusundaki hekimlerin korunabileceği diğer yasal düzenlemelerin Meclise getirilmesi halinde CTP’nin bunlara destek vereceğini ifade eden Özdenefe, görüşülen yasa konusundaki uyarılara rağmen oylanacağını ancak bir ek protokol yapılmasının düşünülebileceğini kaydetti.