Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 2018’in Mart ayında gerçekleştirdiği ikinci toplantısında asgari ücrete 190 TL’lik artış getirerek, 2175 TL olan asgari ücretin, 2365 TL olması kararlaştırılmıştı. Ancak son günlerde dövizin hızla yükselişi ile özellikle asgari ücretle çalışan bireylerin yaşam standartları, dövizin yükselişi ile ters orantılı olarak gittikçe düşmeye devam ediyor. Bunun yanında aylık 2365 TL olan asgari ücretin sterlin olarak karşılığı 393,21 Sterline denk geliyor.

Kıbrıs Türk İşverenler Sendikası Genel Sekreteri Mustafa Aroğlu ile Kıbrıs Türk İşçi Sendikaları Federasyonu Başkanı Arslan Bıçaklı, Haberal Kıbrıslı’dan Candan Mert'e yaptıkları özel açıklamada asgari ücretlinin sterlinin yükselişi ve hayat pahalılığı karşısında yaşadıkları zorlukları değerlendirirken, bu bağlamda alınması gereken önlemlerden bahsetti.

İşverenler Sendikası Genel Sekreteri Mustafa Aroğlu, KKTC hükümetinin tedbir alacak gücünün olmadığını dile getirirken, “Bugün maaşları ve değerleri takdir etmekten başka yapılacak bir şey yoktur. Sigortasını, ihtiyat sandığını ödeyebilenlerin de ödemelerini borçlanarak yaptıklarını düşünüyorum. Bu bağlamda tek çare TC Hükümeti ve Merkez Bankası’dır” ifadelerini kullandı.

TÜRK-SEN Başkanı Arslan Bıçaklı, KKTC’deki Asgari Ücret yasasına göre asgari ücretin yılda en az 1, en çok 3 kez değiştirilebileceğini kaydederken, asgari ücretin gerektiğinde 3 kez değiştirilebilir olmasının sebebinin KKTC’nin mevcut konumundaki gibi ‘aşırı derecede enflasyon olması’, ‘dövizde patlama olması’ ve ‘asgari ücret ile yaşamını sürdürmeye çalışan işçilerin alım gücünün yüzde 35-40 gibi ciddi oranda azalması’ durumu ile doğru orantılı olduğunu ifade etti.

İşverenler Sendikası Genel Sekreteri Mustafa Aroğlu:

"Ekonomik hareketlilik sıfırda"

Kıbrıs Türk İşverenler Sendikası Genel Sekreteri Mustafa Aroğlu, açıklamasında mevcut konumda işçilerden işverenlere kadar bütün müesseselerde bulunan bireylerin sıkıntı içerisinde olduklarını kaydederken, sıkıntının kaynağının bireyler, çalışanlar veya işverenler olmadığını, tamamen Türkiye hükümetinin ve oradaki uygulanan politikalar olduğunu dile getirdi.

Merkez Bankası’nın sanki yokmuş gibi bir tavır içerisinde bulunulduğunu ifade eden Genel Sekreter Aroğlu, bu durumdan herkesin bir şekilde zarar gördüğünü ve zarar görmeyen birinin bulunmadığını aktardı.

Dövizin yükselişi ile doğru orantılı olarak fiyatların artışı ile beraber iş hayatının büyük bir sıkıntıya girdiğini, hatta durma noktasına geldiğini kaydeden Mustafa Aroğlu, bunun başka bir sonucu olarak ekonomik hareketliliğinin sıfıra indiğini, müesseseler ve işyerlerinin maaş verebilme hususlarında da problemlerinin oluştuğunu dile getirdi.

“TC hükümeti ciddi tedbir almalı”

Durumun bu şekilde gitmesi halinde birçok müessesenin kapanacağı endişesini taşımakta olduğunu aktaran Aroğlu, “Yani bizi sıkıntılı günler bekliyor gibi bir görüntü var. Umarım hem TC hükümeti, hem de TC Merkez Bankası ciddi bir tedbir alır. Çünkü bu şekilde devam ederse ayakta duracak müessese kalmayacak” ifadelerini kullandı. Kıbrıs Türk İşverenler Sendikası Genel Sekreteri Mustafa Aroğlu, yalnızca asgari ücretlilerin değil, herkesin bu noktada sıkıntı içerisinde olduğunu ifade ederken, KKTC’nin ithalata dayalı bir ülke olduğunu ve TC’den gelen ürünlerin bile dövizle alındığını dile getirerek, “Ama bu fiyatları kaldırmak veya çarkların dönmesini sağlayacak bir mekanizma şu anda yok” dedi. Mustafa Aroğlu, KKTC hükümetinin bu çerçevede tedbir alacak gücünün olmadığını ve hükümetin bu durumu üzülerek seyrettiklerini düşündüğünü kaydederken, bunun tedbir alınabilecek noktasının Ankara’da olduğunu belirtti. Ankara’dan ciddi bir tedbir alınmaması halinde ekonominin sürdürülemez hale geleceğini aktaran Genel Sekreter Aroğlu, bu çerçevede önümüzde iflasların bulunduğunu ve içerisinde olunan konumun zor bir konum olduğunu ifade etti.

“Tek çare Ankara!”

Sendika Genel Sekreteri Mustafa Aroğlu, bugünün asgari ücreti bağlamında ‘az, çok’ tartışması yapılmaması gerektiğini dile getirirken, “Bu ücretleri ‘mum ile arama’ ihtimalimiz de vardır. Bunun yeterliliğini ya da yetersizliğini tartışmıyorum, o başka bir şeydir ancak ekonomik hayatın dönmemesinden ve borçların çoğalıp alacakların azalmasından dolayı müesseselerin maaş verme kapasitesi de azalıyor. Dolayısıyla geldiğimiz nokta tam olarak çöküş noktasıdır.” ifadelerini kullandı.

Bahsedilen sebeplerden dolayı Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yeniden toplanmasının bir faydasının bulunmayacağını düşündüğünü kaydeden Mustafa Aroğlu, “Bugün maaşları ve değerleri takdir etmekten başka yapılacak bir şey yoktur. Sigortasını, ihtiyat sandığını ödeyebilenlerin de ödemelerini borçlanarak yaptıklarını düşünüyorum. Bu bağlamda tek çare TC Hükümeti ve Merkez Bankası’dır; orada alınacak tedbirler vardır, ama alınmamaktadır. Bu durum bizi de sıkıntıya sokuyor, umarım gecikmeden ciddi anlamda bir tedbir alınır” dedi. Merkez Bankaları’nın görevinin istikrarı sağlamak olduğunu dile getiren Kıbrıs Türk İşverenler Sendikası Genel Sekreteri Mustafa Aroğlu, bu noktada hükümetlerin de görevinin Merkez Bankası’na yardımcı olmak olduğunu belirterek, konuşmasında “Ancak ortada bir istikrar falan bulunmamakta, her geçen gün değer kaybeden bir para birimi ile iş hayatının dönmesi çok zordur” ifadelerine yer verdi.

TÜRK-SEN Başkanı Arslan Bıçaklı

"Asgari ücret için komisyon toplanmalı"

Kıbrıs Türk İşçi Sendikaları Federasyonu (TÜRK-SEN) Başkanı Arslan Bıçaklı, yaptığı açıklamasında KKTC’deki Asgari Ücret yasasına göre asgari ücretin yılda en az 1, en çok 3 kez değiştirilebileceğini kaydederken, asgari ücretin gerektiğinde 3 kez değiştirilebilir olmasının sebebinin KKTC’nin mevcut konumundaki gibi ‘aşırı derecede enflasyon olması’, ‘dövizde patlama olması’ ve ‘asgari ücret ile yaşamını sürdürmeye çalışan işçilerin alım gücünün yüzde 35-40 gibi ciddi oranda azalması’ durumu ile doğru orantılı olduğunu ifade etti. Bu durumlar bağlamında Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yeniden toplanarak, günün koşullarına uygun olarak asgari ücretin yeniden belirlenmesi açısından yasaya öyle bir maddenin konulduğunu dile getiren Arslan Bıçaklı, mevcut konumda yapılması gerekenin, başta asgari ücretli çalışanlar olmak üzere, bütün çalışanların, emekli, işçi, memurların koşullarını yaşam standartları açısından sağlıklı bir konuma getirmek olduğunu aktardı.

“Hayat pahalılığı ödeneği 2 ayda 1 olmalı”

Dört kişilik bir ailenin mevcut düzendeki asgari ücretle yaşamasının mümkün olmadığının altını çizen Arslan Bıçaklı, dövizin patlama yaptığı, akaryakıtın, gazın, elektrik, suyun yanında temel gıda maddelerinin, ilaçların da her gün pahalılaştığı bir dönemde asgari ücretlinin bu miktarlar ile yaşamasına imkanın bulunmadığını kaydetti. Bıçaklı, “Yarından tezi yok, Asgari Ücret Tespit Komisyonu ivedi bir şekilde toplanmalı ve asgari ücreti günün koşullarına göre, insanların yaşamını ‘insanca’ sürdürebileceği bir noktaya getirmelidir.” dedi. Bu noktadan sonra yasal düzenlemeye de gidilmesi gerektiğini vurgulayan Arslan Bıçaklı, asgari ücretli ve diğer çalışanların hayat pahalılığı ödeneğinin 6 ayda 1 değil, 2 ayda 1 uygulanması bağlamında da düzenlemelerin yapılması gerektiğini dile getirdi. Bıçaklı, “Çünkü hayat pahalılığı ödeneği demek, aslında çalışanların kaybettikleri alım gücünü yeri koyma demektir. Dolayısıyla bugünkü hükümetten beklentimiz Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ivedi bir şekilde toplanarak, kaybedilen alım gücü acil olarak yerine konmasıdır” dedi.