Bu başlık kesin okutur bu yazıyı!

Bir bu eksikti!

Prezervatif takılmasına destek veriyorum da, bu nedir yani?

Okuyalım, anlatacağım...

-*-*-

Abartıyor muyuz, yoksa gerçekten bu salgın, o derece korkunç bir salgın mı?

Allah kimseyi hasta etmesin!

Başka bir şey okumaz, yazmaz hale geldik!

Şaka bir yana, seçimlerimiz olmasa, hep koronavirüs yazacağız.

Çok şükür arada bir “seçim” diyoruz da, rahatlamış oluyoruz!

-*-*-

Bu arada gerçekten kafama takılıyor; seçimler nedeniyle birbirimize yaptığımız hakaretler, küfürler, aşağılamaya çalışmalar mı daha tehlikeli, yoksa Covid – 19 PCR test sonucumuzun pozitif çıkması mı?

-*-*-

Bazı bilim insanları diyor ki, 30 yaşından küçük bir genç insan için, Covid – 19 bulaşma riski; trafik kazası geçirme riskinden düşüktür!

Aynı genç insanın Covid – 19’dan ölme riski, trafik kazası geçirip ölme riskinin de altındadır!

Hani en başa geri dönecek olursak, “sanki bu Covid – 19 meselesini biraz abartıyoruz” gibime geliyor!

-*-*-

Yine de başka bir şey okumuyoruz!

Dün belki de yedi – sekiz saat sadece bu konuyla alakalı haberler, yorumlar okudum.

-*-*-

En çok ilgimi çeken haber neydi biliyor musunuz?

Kanada’nın kamu sağlığından sorumlu en üst düzey yetkilisi Dr. Theresa Tam, aynı evde yaşamayan kişilerin cinsel birliktelik sırasında öpüşmemesi ve maske takması gerektiğini söylemiş...

-*-*-

Aynı evde yaşıyorsanız, öpüşün!

Ama farklı evlerdeyseniz ve illa ki “sevişelim” diyorsanız, mutlaka maske takın!

-*-*-

Dr. Tam şunları söylemiş:

“... Covid-19 salgını sırasında fiziksel yakınlık gerektiren diğer tüm aktiviteler gibi, seks sırasında da virüsün yayılması ve virüs kapma riskini en aza indirmek için yapabileceğiniz şeyler var.”

-*-*-

Tabii Dr. Tam’a göre, aynı evde yaşamıyorsanız, yani kaçamak falan söz konusuysa, en güvenlisi, pandemi boyunca hiç seks yapmamak...

-*-*-

Bu süreçte siyasetçi olmak hele hele de “iktidarda” bulunmak da doğrusu şanssızlık!

İngiliz Maliye Bakanı Rishi sunak geçtiğimiz gün işe giderken “metro”yu kullanmış.

Trenle işe giden İngiltere’nin en güçlü bakanı!

Dün bir gazete, “Başbakan ve diğer bakanlar da, trenlerin Covid – 19 açısından güvenilir olduğunu ispat etmek istiyorsa, onlar de trenle seyahat etsin” çağrısını yaptı.

Bu da ilgimi çekti!

“Makam arabası ile değil, trenle gidin, görelim bakalım ne kadar güvenilir!”...

-*-*-

İyi ki bizde tren falan yok!

Olsaydı, “vay bindiydi, binerken sol ayağı yerine sağ ayağını attıydı” diyerek, eleştirecektik herkesi!

Acımasızca!

“Lüksü seviyorlar, trene binmiyorlar” diyecektik mesela!

-*-*-

Veya, aklıma şu da geldi doğrusu: “... Türkiye’de bir bakan trene binse, öteki yolcuların tümü herhalde korumalardan oluşur. Peki Cumhurbaşkanı Erdoğan trene biner mi?”...

Niye binsin ki!

Sayın Erdoğan, yaşadığı yerde çalışıyor!

Yani çalışma ofisi ile evi aynı mekan!

-*-*-

Sahi, bizim cumhurbaşkanı Silihtar’da mı yaşıyor?

Bakın bunu da merak ettim!

Derviş Eroğlu ile Meral Eroğlu orada yaşamamıştı!

Amaaaaan; bize ne!

-*-*-

İngilizler, istatistik bilimine çok önem verir.

Tim Harford, bir istatistik uzmanı...

Aynı zamanda köşe yazarı...

Financial Times’da yazıyor.

Dün, Daily Mail için de bir yorum kaleme aldı...

Covid – 19’u değerlendiriyor.

Ve diyor ki, “İngiltere’de her gün Covid – 19’a yakalanma riski 2 milyonda bir!”

-*-*-

Harford soruyor: “Tahmin edin, İngiltere’de koronavirüs salgını nedeniyle nüfusun kaçta kaçı yaşamını yitirdi? Yüzde beş mi, yüzde 2 mi? Lütfen tahmin edin!”

Ve yanıtını kendi veriyor: Binde 1’i...

İngiltere’de koronavirüs salgınından dolayı ölenler, henüz nüfusun binde biri bile değil, daha az....

41 bini aşan ölenlerin çok büyük kısmı 65 yaş üzeri...

Ölümlerin 65 bine ulaşabileceği söyleniyor...

66 milyon nüfuslu ülkede bu rakam, 65 bin ölüye ulaşılırsa, ölenler nüfusun binde birini oluşturacak.

-*-*-

Kısacası, Harford’un aslında söylediği veya anlattığı, “abartmayalım” şeklinde özetlenebilir.

Ama  yazar, “bu yazdıklarımdan, koronavirüs öldürücü değil sonucunu sakın çıkarmayın” diye de ekliyor tabii ki.

Ama demek istediği, günlük yaşamı sürdürmemiz gerektiği...

-*-*-

Harford diyor ki, “elleriniz yıkayın, mesafenizi koruyun.”

Aklımda kalanları özetlemek gerekirse; ilk başta bu hastalığa çok yabancıydık... Şimdi nasıl korunacağımızı biliyoruz ve hastanelerimiz – sağlık sistemimiz – ekipmanlarımız – ilaçlarımız – hatta aşımız daha hazır hale gelecek.

-*-*-

Ancak İngiliz yazarın dikkat çektiği bir konu var; Covid – 19 değil, ülke ekonomisi kalp krizi geçirmiş durumda. Hatta kalp krizi değil, doğrudan kalp durdu. Ekonominin kalbi resmen atmıyor...

Öğrenciler, veliler ve öğretmenler “panik” halinde...

Oysa, onlara 30 yaş altında riskin çok az olduğunun anlatılabilmesi lazım...

-*-*-

Durum bizde biraz farklı...

İlk başta biz İngiltere’den çok iyiydik, çok iyi kapandık ve çok iyi yönettik.

Ama bizde de 1 Temmuz sonrası, kısmi de olsa açılım şarttı ve açıldık.

Şimdilik yine durum fena değil.

“Patladı, yayıldı, işimiz Allah’a kaldı” dedikoduları ayyuka çıksa da, durum hiç de kötü değil.

Ekonomi bizde de “kalbi durmuş durumda”...

Okullar açılmalı çünkü online eğitim olmadı, olmaz, olmayacak!

Öğrencileri bilmem ama veliler ve öğretmenler tedirgin.

-*-*-

En çok hükümete, ama hepimize de düşen görev; kendi tedbirimizi kendimizin almasıdır.

Hayatın devam etme zorunluluğunu bilmeliyiz...

Hayat sürmeli, ekonomi dönmeli, okullar açılmalı...

Maskenizi takın, ellerinizi yıkayın, kimseyle tokalaşmayın, kucaklaşmayın, kimsenin yanına sokulmayın.

Yani pandemi süresince kimse mi kaçamak yapmayacak?

Mutlaka olacaktır!

Kanadalı doktoru dinleyin, “maskeli sevişin!”...

-*-*-

Konsantrasyonunuz bozulur mu bilemem ama (bir gün anlatırım); sevişme – kaçamak arzunuzu yenmek için;  “Yılmaz Güney de ölecek adam mıydı?” sorusuna odaklanabilirsiniz!