Sağlığı olanın umudu, umudu olanın her şeyi var demektir.

Sanırım iki yıla aşkın bir süredir bu sözün önemini hepimiz daha çok anladık. Ülkemizde Sağlık sisteminde yaşadığımız sıkıntıları bir bir unuttuk, kenetlendik.Hemşiresi ile , doktoru ile, görevlisi ile, Sağlık Bakanlığı ile bir bütün olduk. Nedeni elbette korku idi.

Kendimizin sağlığından çok sevdiklerimizin, değer verdiklerimizin sağlığının bozulmasından korktuk.

Nedeni açık Pandemi.

Ülke olarak alışık olmadığımız bir durumla karşılaştık.Bir çoğumuz Pandeminin ne olduğunu öğrendik. Ama en çok da nefes almanın hayatta olmanın sevdiklerimizin uyanışının varlıklarının ne kadar önemli olduğunu anladık.

Bu süreçte yaşananları hatırlayalım Lefkoşa Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi bir sabah uyandığımızda yanıyordu. Alevler içinde olan hastaneden hastalar hınca hınç çıkarılırken yaşanan panik korku ve hüzün gözlerden okundu. O eleştirdiğimiz doktorlar, hemşireler ve görevliler büyük bir çaba göstererek hastaları naklettiler. Sivil Savunma, polis, itfaiye müthiş bir koordine içinde hareket etti. Hastanemiz amiral gemimiz yanıyordu hepimizin yüreği parçalandı o görüntüleri izlerken, evetfelaket yaşandı ama yine birlik olabildik. Ardından yardım kampanyaları başladı hepimiz gerekli katkıyı gücümüz yettiğince koyduk.

Bitmedi elbette, emekliğ Başhekim Dr.Bülent Dizdarlı ve şimdiki Başhekim Adil Özyılkan ayrıca Dr.Hasan Birtan ve adını şimdi zikremediğim kalbi güzel bir ekip Hastaneye bir Kalp Merkezi kurmak için harekete geçtiler. Isimler güvenilir olunca elbette yardım çağrısına kısa sürede yanıt veren çok oldu. Üzülerek belirteyim bu insanlarda da yardım etmek istyeyenlerde de bu kabiliyet vardı ama dönemin Sağlık Bakanı projeye önem vermedi rafa kalktı. Bu üzücü bir durum elbette projeye önem vermeyişinin sebebini düşünüyorum da sırf kendisi popülizm yapamayacak diye hırsına yenildi. Neyse ki bugünlerde bir bakanlık yapmıyor. Yine de bu durum, bize güzel işler güvenilir insanlarla olunca birlikte hareket etmek için illa ki bir felakete ihtiyacımız olmadığını gösterdi bize.

Tüm bu felakaetler içinde bir gün Adil Özyılkanı gördüm. “Siz hala hastanede misiniz yangından sonra tahliye edildi ne yapıyorsunuz orada? Diye sorduğum zaman bana verdiği yanıt hala kulaklarımda.

“ Orası benim gemim, kaptan gemisini terk eder mi Çiğdem hanım? “ Bu sözü hiç unutamam herhalde. O günden sonra saygımı daha çok kazanan Adil beyi yakından izlemeye devam ettim. Evet bazı aksaklıklar ve sorunlarımız var Sağlık sisteminde hatta ciddi eksiklikler de var. Ama orada başarılı, inanan insanlar da var. Sağlık Bakanlığının koordinesinde yorgun bir binada hizmet vermeye çalışan onca sağlık çalışanı canla başla bizler için görev yapıyor.

Şimdi pandemi süreci yaşanırken, sadece sağlık değil, ekonomik bir felaket de yaşıyoruz. Ticaret odası verileri , ekonomik örgütler, esnaf vezanaatkarlar, sanayi odası ve daha bir çok sivil toplum örgütü bu tabloyu çiziyor. İşsizlikle mücadele eden bireyler için ateş düştüğü yeri yakıyor. Çoluğunu çocuğunu aç uyutmamak için mücadele eden anne veya babanın ne hissettiğini kelimelerle ifade etmek zor, ve belki de imkansız. Bunca felaket yaşanırken şimdi yeniden birlik olma zamanı.

Sokağın derdi geçim iken, sağlık çalışanlarının derdi pandemi iken, iş insanın derdi ekonomi iken , esnafın derdi çalışanını ve sermayesini korumak iken siyasetin ve siyasinin derdi tüm bu sorunların çözmü olmalı. Bizleri felaketler değil güzellikler birleştirmeli.

Bazen acımasızca leştiriyoruz siyasileri hatta hepsini aynı kefeye koyarak oysa belki de biz de toplumsal olarak artık eleştirmek yerine değiştirmeye odaklanmalıyız. Belli ki ufukta olası bir seçim var. Bu seçim Kıbrıs Türk halkının kaderini değiştirmeyecek belki ama özlediğimiz veistediğimiz sistemde yaşama fırsatı verebilir bu nedenle asla umudunuzu yitirmeyin. Başta yazdığım cümle ile bitireyim Sağlığı olanın umudu, umudu olanın her şeyi var demektir.