Koronavirüs'ün yayıldığı Çin'de şu anda yavaşlama olduğu söyleniyor; Güney Kore'nin de yayılmayı önlediği haberleri geliyor.

Bu salgın bir şekilde mutlaka gidecek. Ancak Dünya'nın dört bir yanından özellikle de tıp konusunda çok ileride olan bazı Avrupa ülkelerinden hiç de iyi haberler gelmiyor...

İspanya'da askerler, geçtiğimiz gün işçilerin terk ettiği bir yaşlı bakım evinde çok sayıda ceset buldu... Fransa, İngiltere, İtalya ve İspanya'da ürküten manzaralar var...

Türkiye’de “ufaktan bir patlama “beklentisinde olanların sayısı bir hayli fazla ki inşallah yanılırlar!

-*-*-

Kovid - 19, normal grip değil; çok daha bulaşıcı. Dünya'da konuyla ilgili neredeyse tüm uzmanlar, "evden çıkmayalım, çıkmak zorundaysak, sosyal mesafeyi koruyalım" diyor...

Londra Üniversitesi yoğun bakım uzmanı Prof. Dr. Hugh Montgomery, Kovid-19’un normal gripten nasıl üç kat daha bulaşıcı olduğunu ve hastalığın yayılmasını önlemek için sosyal mesafenin önemini anlattı.

Montgomery, İngiliz televizyon kanallarından birine konuştu ve şunları söyledi:

"... Normal gribe yakalanırsam bunu ortalama 1.3, 1.4 insana bulaştırırım. Ve bu 1.3, 1.4 kişi de bir sonraki gruba bulaştırırsa, virüs ikinci kez bulaşmış oluyor. Virüs 10 kez bulaştığında, yaklaşık 14 grip vakasından sorumlu oluyorum. Koronavirüs çok ama çok bulaşıcı, bu nedenle virüse yakalan her bir kişi diğer üç kişiye bulaştırıyor. Böyle bakınca çok fark yok gibi görünse de virüsün bulaştığı her üç kişi diğer üç kişiye bulaştırdığında ve bu 10 katman halinde gerçekleştiğinde virüsün 59 bin kişiye bulaşmasından sorumlu oluyorum..."

-*-*-

Kısacası, lütfen evde kalalım...

Evde kalalım...

Siz de benim gibi, gözünüze ilişen veya takılan haberler, düşünceler olursa, yazın mesela...

Herkesin nasıl olsa kendi gazetesi, kendi yayın organı var!

Sanal alem “gazeteci” dolu!

Yazmak, ayrıca rahatlatıyor...

Bunu ben söylemiyorum, bir çok uzman psikolog ve psikiyatrist söylüyor.

İngiltere’de bunalımlı günlerimden birinde bir psikiyatriste gitmiştim ve “sürekli yazıyorsunuz, yazmasaydınız haliniz dumandı” değerlendirmesini yapmıştı...

Size de tavsiyemdir, yazın, paylaşın!

Ama, kimseyi suçlamadan, bel altı vurmadan, hastahaklarını, insan haklarını, yasaları çiğnemeden.

-*-*-

Kaldı ki bu günlerde yasaları çiğnersek de mahkemeler kapalı...

Bu da aklıma takılan bir konu ya neyse!

-*-*-

Büyük kumarhaneler de kapalı...

Sahi KKTC’de izinli kumar oynatmak sadece kumarhanelere verilen bir hak.

Ama onlar da KKTC vatandaşını oynatmamalı!

Akıma takıldı: İzinsiz kumar oynatmak!
Suç mudur?
Suçtur!
KKTC’de neredeyse her köyde, her kasabada ve hepsinden önemlisi yasal kumarhanelerde, “yasadışı” kumar oynatılıyor mu?
Şimdi çıkıp birileri diyecek ki, “kumarhanelerimiz devlete şu kadar para kazandırıyor!”...
Doğru olabilir!
Ama yasadışı olarak KKTC vatandaşlarına kumar oynatılıyor mu?
Oynatılıyor!
Geçenlerde polis, sokağa çıkma yasağına rağmen, bir yerde kumar oynatılan kahvehane basmış!
Sanal bet meselesi bunlardan ayrı mı?
Çok merak ediyorum!

-*-*-

Kadın onkoloji hastası.

Telefonda neredeyse ağladı ağlayacak.
21 gün ilaç alacak, bir hafta geçecek, test yapılacak.
Eczaneye gitmiş, 15 günlük ilaç verilmiş.
İlaç az denmiş.
İlaç yok denmiş.
Sokağa çıkma yasağı da var.
Ne yapsın?
Ayıptır söylemesi, duyurulan bazı acil telefonlar da çalışmıyor, eleştirmek istemezdim ama öyle...

Ayrıca, “ilaçlarımız biterse ne yapacağız?”

-*-*-

Ondan da kötüsü var!

Ya suyumuz biterse!
Eski bir bakan aradı, o uyardı.
Su sıkıntısı başgösterebilir.
Aman dikkat!
Türkiye’den boruyla geliyordu tamam da boru koptu ve tamirinden de pek haber yok!

Hatta “umarım doğru değildir” ama bir yetkili ile sohbet ettim, sadece “nananay” diye yanıt verdi.

Nananay derken?

Boru tamiri mi nananay?

Yoksa bizim işimiz boru mu?
Tamam çok kötü günlerden geçiyoruz ama bu da acil bir durum değil mi?

-*-*-

Ve bankalarımız elini taşın altına koymalı mı?
Evet koymalı!

Vergi rekortmeni bankalarımız...

Maşaallah hepsine de tabii ki.

Allah her türlü nazardan korusun!
Eğer tüm iş yerleri kapalıysa, tüm iş yerleri zarar edecekse, bir çoğu batacaksa, bankaların bu günlerde sadece “halka hizmeti” düşünmesi gerekmiyor mu?
Kar yapmayı düşünmemesi, faiz uygulamalarından bir şekilde vaz geçmesi, bazı haber kanallarında dün okudum, “elini taşın altına koyması” gerekmiyor mu?

Hatta daha da ileri gideceğim, bu bankalar, 2019 yılı karlarının dörtte birini devlete bağılasa, kötü mü yaparlar?

-*-*-

Mesele bankalarla vatandaşın kavgasına dönüşürse, mevcut durumda karlı çıkacak olan vatandaş olur.

Çünkü kimse borcunu ödeyemez hale gelir, Allah göstermeye mevduat sahipleri de “yastığın altı daha güvenli” derse...
Aman Allah korusun!
Lütfen sevgili bankacılar, banka sahipleri biraz gayret...

-*-*-

Özel sektör batarsa ne olur?
Özel sektör batarsa, sevgili Mustafa Bulutoğluları Facebook paylaşımında çok iyi tarif etti.
Herkes parasız kalır!
Herkes parasız kaldığında ne olur?
Allah korusun, hayal bile etmek istemem!

İngilizler “looting” der!

Türkçesi mi?

Söylemiyorum!

Söylemeye korkuyorum!

-*-*-

İşsiz insanlar.
Ve özellikle de yabancılar...
Yabancı işçiler...
Bir yabancı işçiyi geçenlerde Alsancak’taki denizde çırıl çıplak yıkanırken yakalamışlar.
Polis gelip almış diyorlar ama doğrulatamadım.
Adama sormuşlar, “... işsizim, portakal yiyerek idare ediyorum, elbiselerimi denizde yıkamak için çıkardım” demiş.
Bu gibi işsiz kalabilecek “turist” veya “kaçak işçi” ya da “izinli işçi” sayısı çok çok fazla!
Tedbir var mı?
Bu insanlar aç kalırsa ne yapar?

-*-*-

Sokak hayvanlarının sayısı artıyor...
Neden?
Çünkü özellikle Türkiye’den gelen öğrenciler geri dönerken, bu hayvanları sokağa salıyor.
Aç sefil sokak sokak dolaşan bu hayvancıklar ne olacak?
Çok ciddi bir tehlike!
Çok büyüme riski olan bir sıkıntı!

-*-*-

Kısacası sevgili dostlar, evde kalalım...
Evde kalalım...
Neden mi?
Mevcut şartların uzamaması lazım.
Hastalığın çoğalmaması lazım.
Virüsün yayılmaması lazım.
Kapılar kapandı, üç ay daha kapatacağız, ama sonrasında yavaş yavaş normale dönmeye başlayacağız...
Yok eğer “yerel” bulaş artarsa, ölümler başlarsa...
Bilemiyorum...

-*-*-

Şu anda bize düşen en önemli görev, evde kalmak.
Borcunuzu ödemeyin demiyorum ama bankaların mutlaka ara bulacağını düşünüyorum.
Aç gözcülük göstermeden.
Bize düşen görev, evde kalmak.

Sakin sakin!