Yeni Bakış gazetesinden Deniz Abidine konuşan; Sosyolog ve Siyaset Bilimi Uzmanı Hakan Gündüz, ekonomik anlamda yeni bir kriz ile karşı karşıya olduğumuzun yadsınamaz bir gerçek olduğunu belirterek, KKTC devleti olarak düzgün çalışan bir ekonominin hiç yaratılmadığını söyledi. Gündüz, ekonominin temelinin üretim olduğunu ifade ederek, bir şeyler üretilmesi durumunda ortaya çıkan artı değerin ekonomik yapıyı belirlediğini kaydetti. Gündüz, artı değer çoğaldıkça zenginliğin, azaldıkça fakirliğin arttığını belirterek, sadece tüketime dayalı bir toplum olduğumuzun altını çizdi.

Gündüz, kamu maliyesinin canavarlaştığı ve Türkiye’den gelen kaynağın dağıtıldığı bir yapının hakim olduğuna dikkat çekerek, söz konusu bu yapının AKP iktidarının önemli bir bölümünde sürdürülebilir olmadığı teşhisinden sonra para musluklarının gittikçe kısılmasının sistemi tıkadığını kaydetti. 

Hakan Gündüz, “Bir toplum düşünün ki savaşta bile dünyanın birçok ülkesinden daha ileri seviyeden, geri kalmış bir ucube şekle dönsün. Tabi ki bu toplumsal umudu tüketiyor. İyi eğitim almış ileri düzey insanımız geri gelmiyor. Burada düzen kuranlar bile göç edebilmenin yollarını arıyor” dedi.

Gündüz, “Ama bir taraftan nüfus artıyor. Ama nitelik olarak an ve an değerlerimizi kaybederek kelle sayımızı artırıyoruz. Bu da her şeyi işin içinden daha zor çıkılır hale getiriyor. Kısaca tükeniyoruz” diye konuştu.

Gündüz, ekonomik anlamda yeni bir kriz ile karşı karşıya olunduğunun yadsınamaz bir gerçek olduğuna dikkat çekerek, KKTC’nin düzgün çalışan bir ekonomiyi  hiçbir zaman yaratamadığını, siyasilerin sessizliğinin ise çaresizlikten olduğunu söyledi.

“Bu kriz bu denli sığ bir kriz değil”

Gündüz, “Şimdi buna Türkiye’den kaynaklanan çok ciddi bir kriz daha eklendi” diyerek, şunları belirtti, “Türkiye de bu krize daha yeni giriyor. Yani aslında olabileceklerin yanında biz henüz krizi hissetmiş sayılmayız. Türkiye’de seçimler var, iktidara kim gelirse gelsin kucağında devasa büyüklükte bir ekonomik kriz bulacak. Ve piyasalar daha da daralacak, Türkiye ekonomisi ciddi anlamda küçülmek zorunda kalacak. Bu da kaynak aktarma konusunda çok istekli olmayan Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin KKTC ekonomisinde daha sıkı bir politika izlemesini kaçınılmaz kılacak. 3-5 ay zarfında özellikle döviz borçlanarak alışveriş yapan  KKTC’de ciddi bir sıkışıklığın hissedilmesine neden olacak. Daha önce yaşadığımız emlak ve bankacılık krizlerini tekrar yaşamamız kuvvetle muhtemeldir. Şimdi insanımız kısa süreli döviz düşüşlerine sevinip, paçayı kurtarıyoruz hissine kapılmasın ve hesabını ona göre yapsın çünkü bu kriz bu denli sığ bir kriz değil.”

“Sessizlikleri çaresizlikten”

“Siyasilerin sessizliği çaresizlikten” diyen Hakan Gündüz, aslında yapılabilecek çok şey olduğuna vurgu yaptı. Gündüz, “Türkiye Hükümetini ikna etmeleri gerekir. Oysaki üstüne üstlük bir de hayat memat bir seçim atmosferine giren Türkiye’nin, KKTC’ye hiç ayıracak enerjisinin olduğunu düşünmüyorum” diye konuştu. Gündüz, yöneticilerin bazen garip garip açıklamalar yaptığını söyleyerek, sonradan çark edip değiştirdiklerini,  arada gerçekten ciddi etkisi olabilecek tedbirlerin telaffuz edildiğini bunun da Türkiye’nin içinde bulunduğu durum nedeni ile havada kaldığını kaydetti. Gündüz, “Sessizlik bu yüzdendir. Bir nevi çaresizliktir” şeklinde konuştu. 

“Hükümet vaatlerde bulunurken çok dikkatli olmalı”

Hakan Gündüz, iç siyaset konusunda ise, dörtlü bir hükümetin daha kurulurken yapabilirliğinin sınırlı olduğunu iddia eden kişiler arasında yer aldığını belirterek, böyle bir hükümet yürütmenin, hele de KKTC gibi gayet bozuk bir siyasal yapı içinde imkansızlığını savunanlardan  olduğunu kaydetti. Hakan Gündüz, hükümetin vaatlerde bulunurken çok dikkatli olmaları gerektiğini, tartıp ölçüp yapılabilecek olanları kamuoyuna sunmaları gerektiğini ifade ederek, bu toplumun üst üste hayal kırıklıklarına bir yenisini daha eklememek adına dikkatli olunması gerektiğini belirtti. “Bu noktada birçok vaat havada kalacaktır. Ama hükümetin yapacağı daha büyük hata yapılabilirliği olmadığı belli olan vaatlerde ısrar etmeleri olacaktır. Böyle de bir tehlike var” diyen Gündüz,  “Biz söyledik yapacağız diye ısrar etmeleri ve sonunda kuvvetle muhtemel başarısız olmaları hem hükümetin kırılganlığını, dağılma ihtimalini yükseltecek hem de toplumsal hayal kırıklığı insanlarda telafi edilemez bir tahribat daha oluşturacaktır” diye konuştu. 

“Toplumsal hayal kırıklığı ve umutsuzluk hakim” 

Gündüz, yerel seçime sayılı gün kala toplumun ilgisinin sınırlı olduğunu ve heyecan olmadığını belirterek, propagandanın zayıf olmakla birlikte tüm bunların nedeninin toplumsal hayal kırıklığı ve umutsuzluk olduğuna vurgu yaptı. 
“Dörtlü hükümet de öyle ya da böyle geçen sürede göz doldurmadı ve bu hayal kırıklığını artırdı” diyen Gündüz, “O yüzden yerel olsun genel olsun şu anda kimse seçimlere ilgi göstermiyor. Adaylar bile piyasada yok. Bir miktar Lefkoşa’da bir hareket var. Başkan Harmancı hafiften hareketli. Geri kalan adaylar ortada yok. Adaylar da toplum gibi demek ki heyecan taşımıyor ya da toplumdan gelebilecek tepkilerden çekiniyorlar” dedi. 

“Değerlerimizi kaybederek kelle sayımızı artırıyoruz”

Sosyolog ve Siyaset Bilimi Uzmanı Gündüz, Kıbrıs Türkünün toplumundan yana umudunu giderek kaybetmekte olduğuna vurgu yaparak, 40 yıldır toplumsal düzeyde yaratılan tek gerçeğin maddi manevi mevcut olanı yıkıp, yok edip, yerine yenisini koymamak yönünde olduğunu söyledi. Gündüz, “Bir toplum düşünün ki savaşta bile dünyanın birçok ülkesinden daha ileri seviyeden, bir geri kalmış ucube bir şekil alsın. Tabi ki bu toplumsal umudu tüketiyor. İyi eğitim almış ileri düzey insanımız geri gelmiyor. Burada düzen kuranlar bile göç edebilmenin yollarını arıyor. Ama bir taraftan nüfus artıyor. Ama nitelik olarak an ve an değerlerimizi kaybederek kelle sayımızı artırıyoruz. Bu da her şeyi işin içinden daha zor çıkılır hale getiriyor. Kısaca tükeniyoruz” diye konuştu.