Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası (KTEZO) Genel Koordinatörü Hürrem Tulga, Erken seçimlerle ilgili Yeni Bakış gazetesinden Eniz Orakcıoğlu’na değerlendirmelerde bulunarak, seçim kararının çok hızlı alındığını söyledi. 2009’dan bu yana krizlerin giderek arttığını vurgulayan Tulga, “Ülkemizde hızlı bir şekilde neredeyse her 17-18 ayda bir hükümet değişmektedir. Bu da sorunlara çözüm bulunamadığının ve giderek siyasette krizin arttığının işaretidir” dedi.
 
 “Erken seçim kararı halk için değil, siyasi partiler için alındı”

 Hürrem Tulga, bugüne kadar sürüklenerek pek çok seçimi yaşadığını anımsatarak, “7 Ocak olarak belirlenen erken seçim bana göre çok hızlı alınmış bir karardır. Seçim tarihinin halkın beklentileri sonucunda belirlenmediği ortada, seçimler mücadelenin çok önemli bir parçasıdır ancak bir talep sonucu erken seçimin belirlendiğini söylemek mümkün değil. Erken seçim kararı halkın sıkıntılarını ve günden güne artan sorunları çözmek üzere belirlenen bir tarihten çok, partilerin kendi sorunları ile ilgili bir belirleme oldu. Anketlerde yansıdığı gibi seçimle ilgili büyük bir kararsızlık görünmektedir, ama bu seçimin reddedilmesi içinde bir gerekçe değildir” dedi.
 
“Umudu yeşertmek için zaman kalmamıştır”

Seçimlerin mücadelenin bir parçası olarak yapılmak zorunda olduğunu belirten Tulga, “Erken seçim kararı öyle veya böyle alındı, ama mücadelenin parçası olarak ve umudun yeşertilmesi için de kullanılması gerekiyor. Sürece baktığımız zaman seçimlerin gerçekleşmesine 2 buçuk aylık bir dönem kalmıştır. Hazırlıkları yürütme, yeniden bir mücadele başlatma ve umutları yeşertme noktasında nerdeyse ortada bir zaman dahi yoktur. Bunların yanında partilerin hazırlıklarını yürütmesinde çok daraltılmış bir süre vardır” şeklinde konuştu.


 
“Çok umutlu değilim”

Tulga, sözlerine şu şekilde devam etti; “İnsanların yaşadığı büyük oranda bir güvensizlik varken yeniden o insanlara giderek umudu yeşertmek oldukça zor olacaktır. Gelinen noktadan sonra seçimlerde ancak umudun yeşertildiği ve güvensizliğin tamiri ile anlam kazanabilir. Bu süreçte çok umutlu olmadığımı söyleyebilirim.”
 
“Siyasette giderek kriz artıyor”

2009’dan bu yana krizlerin giderek arttığını vurgulayan Tulga, “Ülkemizde hızlı bir şekilde neredeyse her 17-18 ayda bir hükümet değişmektedir. Bu da sorunlara çözüm bulunamadığının ve giderek siyasette krizin arttığının işaretidir.  Sorunlara çözüm bulunamadığı noktada her zaman için ya hükümet değişikliği ya da erken seçim gündeme gelmektedir. Sonuç olarak bir kez daha aynı durumla karşı karşıya kalarak erken seçim kararı verdik. Seçim sorunları çözmek iç tek alternatif değil, elbette ki seçim en önemli mücadele araçlarından ve alternatiflerden bir tanesidir ama seçim umudun yeşertilmesi noktasında anlam kazanabilir. Gördüğünüz gibi bugün partiler ve hükümetler inandırıcı bir politika ortaya koymak yerine, daha çok kendi sorunlarını çözmek üzere seçimlere gidiyorlar. Tam da bundan dolayıdır ki insanlar daha da güvensiz bir noktaya sürükleniyor” diye konuştu.
 
“Anketlerde parçalı yapı görülmektedir”

Tulga, sözlerine şu şekilde devam etti; “En son anketlerde çok daha fazla parçalı yapılar görülmekte, geçmiş seçimlere göre insanların gittikçe daha kararsız oldukları da ortaya anketlerle konulmaktadır. Bu da seçim inancının bir şeyleri değiştireceğine inanılmadığından dolayıdır.”
 
“Giderek daha çok kaosa sürükleniyoruz”

Gelişmelere bakıldığında giderek daha büyük kaoslara sürükleneceğimizin işaretlerinin çok fazla olduğunu ortaya koyan Tulga, “Sandıkta da kaos çıkma olasılığı orada durmaktadır. Geçmiş yıllarda partiler tek başına iktidar olmaktan bahsederken ve buna da yakınken, şimdi 2’li hatta 3’lü koalisyonlar konuşulmak ve tek başına iktidardan neredeyse kimse söz etmemektedir. Bu da giderek daha çok kaosun oluşacağını ve parçalı yapıların daha çok olacağına dair bir işarettir” şeklinde konuştu.
 
Siyaset, çok fazla değişme ihtimali varmış gibi veya yeni bir yapının yaratılması çok mümkünmüş gibi bütçenin de pas edilmeye çalışıldığının altını çizen Tulga, “Bu kadar çok sıkıntının yaşandığı bir süreçte ve giderek artan sıkıntılar yaratırken bütçeyi de öteleyerek seçime gitmeye çalışıyoruz. Öte yandan Erken seçimlerin akabinde yerel seçimlerinde söz konusu olmasından dolayı bütçenin neredeyse yazın içerisinde gündeme gelme olasılığı var. Giderek artan sıkıntılar ve enflasyonun yüzde 10’un üzerinde seyrettiği de düşünüldüğü zaman bunun ne kadar büyük ve ciddi sorunlar yaşatacağı da aşikar” dedi.
 
“Bütçeyi geçiştirmek doğru değildir”

Tulga, sözlerine şu şekilde devam etti; “Toplumlar ve partiler elbette bedel ödemeye hazır olmalı. Ancak daha iyi bir noktaya gelmek için bedeller ödenebilmektedir. İnsanlarımız daha iyisini kazanmak üzere daha büyük bedeller ödeme noktasında değil. elbette ki zaman zaman bütçeler ertelenebilir, ama şu anda böyle bir ertelemeyi gerektirecek durum ortada yoktur. Baktığınız zaman şu an alınan erken seçim kararı sorumluluktan kaçmak için alındığı görülmektedir. Türk Lirasının değer kaybı ve hayat pahalılığı da düşünüldüğü zaman bütçeyi geçiştirmek daha büyük sorumluluklar altına girmek anlamına gelir. Bununda izahı çok zordur. Gelinen noktada toplum gündelik hayatını bile idame ettiremezken, bütçeyi 7 Ocak için geçiştirmek doğru olmasa gerek. Dolayısıyla da bu noktada da bu sorumluluğun üstlenilmesi gerektiğini düşünüyorum.”
 
“Popülizmden vazgeçilmeli”

Ülkede giderek artan kaos, kriz ve sıkıntıların sadece Kuzey Kbrıs’la alakalı olmadığını söyleyerek, “Türkiye’de bugün belirsizlikler yaşamaktadır. Bunun yanında Dünyada da benzer seçeneksizlikler yaşanmaktadır ki en son örneği Almanya’da yaşanmıştır. Fransa, İspanya’da da bağımsızlıklar sarsılmakta, Amerika Birleşik Devletlerinde ve İngiltere’de Popülizm kazanıyor. Kısacası Dünyada muazzam bir belirsizlik içindedir. Bu belirsizliklerle Kıbrıs’taki belirsizlikler çok da faklı değildir aslında. Herkesin artık popülizmden kurtularak toplum üzerinden siyaset üretme zamanı gelmiştir. Kısacası Erken Seçimlerde çok ölümcül bir durummuş ve aciliyeti varmış gibi 7 Ocağı da ortaya koymanın anlamı yoktu” dedi.