Dünya’da Covid – 19 adı verilen malum popüler hastalığın seyrini, tedbirleri, ülkeler arasındaki dayanışmayı, çalışanların hakları ile ilgili yapılanları izledikçe ve siyasilerin konuşmalarını dinledikçe; “neden KKTC’de her işimiz sadece propaganda?” diye üzülüyorum doğrusu…

-*-*-

İş yapmıyor değiliz!

Elbette yapıyoruz ve bu yaptıklarımızı tabii ki kamuoyunun da bilgisine getireceğiz ama “propaganda ile değil!”…

Demek istediğim budur!

Çünkü propaganda, “siyasi yatırım amaçlı halkı aldatmak veya gözünü boyamak”tan başka bir şey değildir!

Oysa şu anda ihtiyacımız olmayan tek şey, “siyasi yatırım” olmalıdır!

-*-*-

Sadece siyasiler değil; toplum olarak da “iyi insanlar” olamıyoruz…

Ya acımasızca eleştiriyoruz ya da hesapsız bir şekilde propagandaya yalakalık ediyoruz!

-*-*-

Mesela mı?

Mesela, “Anavatan yanımızda!” şarkıları!

“Anavatan yanımızda”nın çok propagandası yapılıyor…

Tabii ki bir de, “… ters istikametinin” propagandası var…

Niye?

-*-*-

Bir devlet, başka bir devlete; bir insan başka bir insana yardım yapacaksa; bunu duyurmanın hedefi nedir?

Morali bozulan ahaliye, moral vermek mi?

Böyle moral vermek, son derece ilkeldir!

Kaldı ki, yüzlerce yıl önce “yazılmış” veya “yazdırılmış”, iki önemli kutsal kitapta, “yaptığınız yardımları göstermeyin” denilmektedir.

İslam Dininde, “Zekat ve Sadaka” veya “her türlü destek”, “… Fakiri şükran borcu altına sokmamak için gizli verilmelidir…” inancı, iddiası, sözü geçerlidir.

-*-*-

İngiltere, Almanya’ya tıbbi malzeme vermiş!

Devlet bunun propagandasını asla yapmıyor!

Çünkü, “evet vermiş” vermesine ama kendinde kalmamış!

-*-*-

Çeşitli defalar, aynı konuyu yazdım, yazmaya devam edeceğim; ne yazık ki Türk siyaseti ve Türk basınını örnek almaktan vazgeçmezsek; “yalan haberler ve propaganda” ile uyutulup, demokrasiyi de “varmış gibi” sayıp yaşamayı sürdüreceğiz ki bu “iyi bir şey” değildir!

Gelişmeyi, açılımı engeller…

Çözümü engeller…

Dünyalı olmamızı engeller…

-*-*-

Ve sahte yaşamlarımızla baş başa kalırız.

KKTC vatandaşlığı ile gurur duyduğumuzu askeri törenlerle kutlarız; ardından Rum tarafında pasaport dairesinde kuyrukta bekleriz!

-*-*-

Hem KKTC’de hem Türkiye’de, koronavirüs önlemleri alındı.

Türkiye’de vaka sayısı bu satırları yazarken “Dünya Üçüncüsü”ydü.

Ancak resmi “can kaybı” rakamları oldukça düşük.

Bu, ciddi bir başarı.

Türkiye’de veya KKTC’de zorunlu olarak alınan bu önlemler, elbette ki insan sağlığı içindi.

Bir diyeceğim yok!

-*-*-

Bu arada eminim herkes tüm Dünya’nın haberlerini izliyordur…

Almanya Başbakanı Angela Merkel, koronavirüs salgını nedeniyle uygulanan kısıtlamaların demokrasi açısından zorluk teşkil ettiğini ve demokratik hakları kısıtladığını söyledi…

Bakın, okuyun veya Almanca biliyorsanız, kadının geçtiğimiz gün parlamentodaki konuşmasını dinleyin.

-*-*-

Bayıldım konuşmasına…

Zerre kadar “biz yaptık, şöyle yaptık, bunu yaptık, öyle yaptık, öyle ettik, bun da getirdik, onu da yerleştirdik, biz gelmeden Almanya’da ambulans bile yoktu” gibi laflar yok.

-*-*-

Kadın, “Kısıtlamaların ne kadar zorlu olduğunu biliyorum. Demokrasi açısından bir zorluk, demokratik haklarımızı kısıtlıyor” diyor…

Koronavirüsle yaşamın zor olduğunu bildiğini, ancak sert önlemlerin herkesi korumak için gerekli olduğunu belirtiyor…

Merkel, virüs nedeniyle özgürlüklere getirilen kısıtlamaların kendisine de zor geldiğini ve eleştiriye kulak verilmesi gerektiğini kaydediyor…

-*-*-

Merkel, basın özgürlüğü gibi demokratik şeffaflığın durumun katlanılır olmasına yardım ettiğini de ekliyor…

“Basın özgürlüğü ve demokratik şeffaflık!”

Bize ne kadar yabancı ifadeler değil mi?

-*-*-

Almanya’da koronavirüs kaynaklı ölümlerin sayısı 5 bini geçmiş durumda… Başbakan Merkel, krizin bir sonraki aşamasında halka “akıllı ve temkinli” olma çağrısında bulunuyor ve zerre “yalan” söylemiyor…

Her ne kadar “propaganda” dedelerinin işi bile olsa, asla “propaganda” yapmıyor…

Ve ne diyor?

“… Bu son aşama değil, hala başlangıcındayız. Uzun süre bizimle kalacak”…

-*-*-

Dönüyorum; ismi lazım değil, bir Asya ülkesine gidiyorum…

Sokaklar insan dolu…

Sosyal mesafeye dikkat edilmiyor…

Polis, elinde copla önüne gelene vuruyor ve evine sokmaya çalışıyor…

-*-*-

Türkiye’den görüntüler ürkütücü…

“Sokağa çıkma yasağı”, “kolluk kuvveti gücüyle” sağlanmamalı…

Cezayla olmaz bu tür şeyler…

-*-*-

Yazının sonucuna geldim…

Koronavirüs olayı daha uzun süre bizimle birlikte olacak…

Kaç gündür, ekonomik ve sosyal yaşamla ilgili planlar yapılması gerektiğini; alanında uzmanlaşmış, başarılı olmuş çeşitli sektörlerden isimlerle temasa geçilmesinin şart olduğunu yazıyorum…

-*-*-

Amacım kesinlikle Türkiye’yi eleştirmek veya kötülemek değildir ama KKTC olarak, “koronavirüs” sonrasında; daha çağdaş, daha Batılı, daha demokratik, daha dürüst, daha şeffaf, daha hesap verebilir, daha akıllı olmanın hesabını – kitabını da hazırlamak zorundayız…

-*-*-

1958’den beri resmi propaganda ile yönetiliyoruz ve halimiz ortada!

-*-*-

Sayın Ali Pilli, bugün “koronavirüs bilgisi” verirken, lütfen bir de ek bölüm hazırlasın ve desin ki; “… “Sevgili halkım, size bugün bir de mutlu haber vermek istiyorum; koronavirüs, bizim partimizin de önemli bir parçası olmuş 62 yıllık geçmişimizin tüm kirini öldürmüştür”…

-*-*-

Yeni bir yol…

Işıklı, şeffaf, demokratik, çağdaş, hesap verebilir, hamasetsiz, propagandasız ve “devletin, halkın hizmetinde olduğu” yeni bir düzen…

Var mısınız?

Yoksa, “bale gudalya, bale gudalya” mı?