Akıncı, Türkiye ile kişilikli, karşılıklı saygıya dayalı bir ilişki istediğini de kaydederek “kendine güvenen bir yapı Türkiye’yi rahatsız etmez” dedi.

Akıncı dün saat 14.00’de Diyalog TV’de Aytuğ Türkkan’ın hazırlayıp sunduğu “Detay”, saat 20.00’de ise Ada TV’de Nazmi Pınar’ın sunduğu “Nazmi Pınar’la Ada Raporu programlarına katılarak görüşlerini izleyicilerle paylaştı, soruları yanıtladı.

Aytuğ Türkkan’ın programında kendisine yöneltilen, “Akıncı kapalı Maraş’ı masaya oturmadan veriyor” şeklindeki bazı çevrelerin iddialarına ilişkin soruya verdiği yanıtta Akıncı şöyle konuştu, “Kapalı Maraş’ı bu şekilde yılanlara, farelere verdiniz. Yollarda ağaçlar çıktı, binalar çürüdü… Ayrıca yaklaşımım kapalı Maraş’ı ver kurtul’ değil, iki toplumun yararlanacağı bir çerçevede hak sahiplerinin kullanımına yerleşimine BM gözetiminde açmaktır. Kapalı Maraş bölgesi yılanların farelerin değil, insanların olsun. Bunun yanında Kıbrıs Türlerinin deniz hava yoluyla ilgili sıkıntılarını aşacak formüller geliştirelim. Bu olabilir mi? Olması için çalışalım uzlaşma seçenekleri arayalım. Benim ağzımdan tek başına ‘al da git’ diye bir söylem çıkmadı”. Kapalı Maraş’ın BM kontrolünde yerleşime açılmasının ve her iki tarafın müteahhitlerinin ortaklaşa yapacakları çalışmaların toplumlara sağlayacağı ekonomik getirilerin de altını çizen Mustafa Akıncı, sözlerin şöyle sürdürdü: “Ama Rum tarafı da bilecek ki biz sadece Maraş’ı görüşüp kapsamlı çözümü unutmayacağız. Ben kapalı Maraş konusunu ‘kapsamlı çözüm müzakerelerine paralel süreçte konuşalım ve güven artırıcı önlemlerin bir unsurların yanı sıra bunu da değerlendirelim’ diyorum. Bu konuda Türkiye’nin karşı çıkmasına neden yok. Bu tür inisiyatifler Kıbrıs Türk liderliğinden gelirse Türkiye de bundan memnuniyet duyar. Bu konunun Mağusa ve bütün Kıbrıs için ne kadar önemli olduğunun, bu idareciler değil ama halk farkındadır. Bir yandan bütünlüklü çözüm için çalışırken bir yandan da bunu yapmak akıl işidir ve bütünlüklü çözüme destektir. Bundan iki toplumun gençliği yarar görecek.”

“DOĞAL GAZ HEM ÇÖZÜM İÇİN ARAÇ, HEM ÇÖZÜMÜN FİNANSMANI İÇİN KAYNAK OLABİLİR”

Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, “doğal gaz eğer yeterli miktarda çıkarsa hem çözüm, hem çözümün finansmanı için fırsat olur. Çözüm için araç, finansmanı için kaynak olur” diye konuştu ve “taraflar, bunun bilincinde olarak Kıbrıs’ın bütününe ait olan bu kaynağı oturup konuşmayı ve geleceği planlamayı başarabilmelidirler. Kuşkusuz bu iş savaş gemileriyle olmaz. Orada yeni çıbanbaşları yaratacak durumlardan sakınmamız gerek. Bu gibi durumların çözüm yeri müzakere masasıdır. Rum liderliği de bu konuyu görüşmem tavrından süratle uzaklaşmalıdır.” görüşünü vurguladı.

Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, Ada TV’de katıldığı Nazmi Pınar’la Ada Raporu programında ise, Türkiye ile kişilikli, karşılıklı saygıya dayalı bir ilişki istediğini kaydetti.

KENDİ KURUMLARIMIZIN SAHİBİ OLMALI ANCAK İYİ YÖNETMELİYİZ

Bazı çevrelerde ‘Türkiye’ye karşı’ olarak gösterilmeye çalışılmasıyla ilgili söylemleriyle ilgili soruyu da yanıtlayan Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, seçim platformlarında bazı insanlar kendine avantaj sağlamak için ille de karşısındaki

rakiplerin küçültmek aşağılamak ya da haksız yere eleştirmek zorundaymış gibi davrandıklarına dikkat çekerek, kendisinin bu tutum içerisine hiç bir zaman girmediğini ve asla girmeyeceğini vurguladıktan sonra şöyle konuştu: Eğer ilkeli, kararlı ve tutarlı olursanız en iyi ilişkiler sizinle gelişir diye düşünürüm. Ben eskiden de aynı görüşteydim. Tüm toplumunu kucaklamak isteyen, güneydeki toplumla iyi ilişki kurmak isteyen, kendi içinde toplumsal uzlaşma arayan bir Cumhurbaşkanı adayıyım. Böyle bir adayın Türkiye ile ilişkilerinin kötü olmasını istemesi mümkün olabilir mi? Türkiye ile iyi ilişkilerin kurulmasını belki bütün adaylardan fazla benim dönemim sağlayacak. Nedeni ise çok basit: çünkü kişilikli ilişki, karşılıklı saygıya dayalı bir ilişki istiyorum. Kendi ayakları üzerinde duran, kendi kedini yönetme becerisine sahip, kendi evinin efendisi olma yolunda ilerleyen, ekonomisi, demokrasisiyle gelişen bir Kıbrıs Türk toplumuna en çok ihtiyaç duyacak olan ülke, kendi toplumumuzdan sonra Türkiye Cumhuriyeti’dir. Biz federal bir çatı altında ve AB’de sağlıklı yaşayabilecek bir toplumsal yapı istiyoruz. Böylesi bir yapı Türkiye’yi rahatsız etmez, etmemeli. Bu yapının gelişebilmesi için Kıbrıslı Türklerin kendi kurumlarında söz sahibi olabilmesi şart ancak, bunu yaparken de kendi kendimizle yüzleşmeyi bilmeli ve kendi yanlışlarımızı da görebilmeliyiz.”

Kendisinin bu ülkeye yıllar öncesinden gelerek yerleşen, toplumla birleşen insanlarla hiçbir zaman bir sıkıntısı olmadığını bir kez daha vurgulayan Akıncı, karşı çıktığı konunun partizanca amaçlarla bir gecede bin 500 kişinin vatandaş ve seçmen yapılarak nüfus yapısının erozyona uğratılması olduğunu kaydetti.

MÜZAKERELERİN LİDERLER DÜZEYİNDE YÜRÜTÜLMESİ DAHA SONUÇ ALICI OLUR

Kıbrıs müzakerelerine yönelik açıklamalarında “Kıbrıs Türk toplumu liderini seçecek ve bu liderin en önemli görevlerinden biri Kıbrıs sorununu müzakere etmektir.” ifadesini kullanan Mustafa Akıncı, son dönemde bunun liderler yerine onların tayin ettiği müzakereciler aracılığıyla yürütüldüğünü anımsatarak, “eğer sonuç alıcı bir müzakere süreci istiyorsak bunun liderler düzeyinde yürütülmesinin daha sağlıklı olacağına inanırım.

“DESTEK ÇIĞ GİBİ BÜYÜYOR”

Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlarıyla ilgili görüşü de sorulan Akıncı,  “Halktan aldığım mesajlar bu seçimde çok ciddi başarı yakalayacağımızı gösteriyor; çığ gibi büyüyen bir destek olduğu açık.

Seçime dört buçuk aylık bir süre var. Şu an için Genel kanaat seçimin iki turlu olacağı yönünde ve ikinci turda seçimi kazanacak kişinin ben olacağım konusundaki inanış çok yaygın” diye konuştu.