UBP Milletvekili Dursun Oğuz konuşmasında, Gıda ve Yem Yasası’na değindi. Oğuz, “Gıda güvenliği insan sağlığı diyoruz ama yasa yapmak önemli değil, önemli olan tüzüklerin geçirilmesi, gerekli alt yapının oluşturulmasıdır” dedi.

Oğuz, ülkede GDO’lu gıdaları tespit edecek bir cihazın olmamasını eleştirdi; cihazla ilgili iptal edilen ihaledeki son durum konusunda Meclis Başkanı Sibel Siber’den bilgi istedi.

Oğuz, Sanayi Odası’nın hellim konusunda milletvekillerine gönderdiği bir mektubu da okuyarak, ülkedeki küçükbaş hayvan sayısının artırılması gerektiğini savundu.

Tarım Bakanlığı’nın küçükbaş hayvancılık konusunda ev ödevini yapmadığını söyleyen Dursun Oğuz, “Bu ülkede ürün çeşitliliği şarttır, üretilen sütün eritilmesi gerekiyor ama bakanlık uyumaya devam ediyor” diye konuştu.

Dursun Oğuz, Gıda Güvenliği Laboratuarı’nın da hala faaliyete geçemediğini söyleyerek, hükümeti ve ilgili bakanlığı “becerisizlikle” suçladı.

Hayvan hastalıkları konusuna da değinen Oğuz, “Sayın Bakan Genel Tarım Sigortası’nın kapsamını değiştirmek için ne yaptı? Üreticiyi doğal afetlerden korumak için neler yapılıyor, ne gibi önlemler alınıyor?” diye sordu.

ANGOLEMLİ KIRSAL KESİM SORUNLARINI ANLATTI

TDP Gazimağusa Milletvekili Hüseyin Angolemli “kırsal kesimin sorunları” konulu konuşmasında, toplantıda çok az sayıda milletvekili bulunmasını eleştirdi ve konuşma tutanaklarının ilgili bakanlara gönderilmesini istedi.

Angolemli, üçlü kararnameyle yapılan atamaları eleştirdi.

Alçak orman arazilerine otel yapılabilmesi için özel tüzük yapıldığını ama köylerdeki sorunların sürdüğünü; birçok köyde insanların ellerinde tapu bulunmadığını kaydeden Angolemli, “İlgili bakan Topçuköy’e, Mehmetçik’e, Karpaz’a gitsin ve 2003’te yürürlüğe giren Alçak Orman Arazisi Yasası’nın uygulanmamasından dolayı ordaki insanlarımızın çektiklerini görsün” dedi.

Bu köylerdeki insanların teşvik alamadığını, Genel Tarım Sigortasından yararlanamadığını ifade eden Angolemli, insanların mağduriyetlerinin giderilmesini ve tapularının verilmesini istedi.

Angolemli, Beyarmudu’nda “Rum Yönetimi, İngiliz Üsleri ve KKTC” idarelerinin yetkili olduğunu belirterek, bu bölgedeki arazilerin nasıl kiralandığını sordu.

TDP Milletvekili Hüseyin Angolemli, verimin artması için bazı ürünlerin dönüşümlü ekilmesi gerektiğini belirterek “Ancak bu bilimsel olgu bizim ülkede uygulanamıyor. Tarlalarını değişmek isteyen iki arkadaş bunu yaparsa teşvikten yararlanamaz, uğradıkları zararları Tarım Sigortası’ndan alamıyorlar. İlgili bakanlıklar bu sorunu ivedilikle çözmeli” dedi.

Kira kimin adınaysa onun teşvikten yararlanabildiğini kaydeden Angolemli, hali arazilerin de teşvikten yararlanamadığını belirtti.

Hüseyin Angolemli, tarım olmazsa halkın da olamayacağını, üretmeyen toplumların var olamayacağını vurgulayarak, üretimdeki sorunlar çözümlenmeden hiçbir yere varılamayacağını söyledi.

Tapu alamayan yabancıların yaşadığı zorluklara değinen ve birçok yabancının KKTC aleyhine sosyal medyada kampanyalar başlattığını kaydeden Angolemli, alçak orman arazilerine yapılan konutların tapu alamadığını ve insanların mağdur olduğunu anlattı.

Angolemli, bu konularda Meclis’in bir karar alması halinde destek vermeye hazır olduklarını sözlerine ekledi.

ULUÇAY: “DOĞAL AFETLERİN TAZMİNİ İÇİN BAKANLIK BÜTÇESİNDE KALEM YOK”

İçişleri Bakanı Teberrüken Uluçay, doğal afetlerle ilgili kimin sorumlu olduğu yönünde UBP Milletvekili Dursun Oğuz’un sorusunu yanıtladı ve tarımla ilgili konuların Tarım Bakanlığı; bunun dışındaki konuların da İçişleri Bakanlığı gündemine geldiğini söyledi.

Uluçay, İçişleri Bakanlığı bütçesinde doğal afetlerin zararlarının ödenmesine yönelik herhangi bir kalem bulunmadığını; bunu da vatandaşlara açık ve net olarak söylediklerini bildirdi.

Göreve geldiğinde 2010-2013 döneminde 3 milyon liraya ulaşan bir zarar ziyan faturasının bakanlıkta beklediğini ifade eden Uluçay, “Uzun soluklu bir çalışma ve bu konuyla ilgili kaynağı somutlaştırmak gerekiyor” dedi.

Uluçay, Bakanlar Kurulu kararıyla daha önce meydana gelen zararların sadece yarısının karşılandığını belirtti.

Doğal afetlerin zararlarının tazminine yönelik kaynak yaratılması için bir çözüm bulunması gerektiğini anlatan İçişleri Bakanı Uluçay, bazı zorunlu uygulamalarla kaynak yaratılabileceğini söyledi.

Alçak orman arazilerinin köylülerce ekilmesi sırasında bazı sıkıntılar yaşandığını kaydeden Uluçay, Bakanlar Kurulu kararıyla buna bazı kolaylıklar getirdiklerini ancak Sayıştay’ın “buraları kiralıyorsanız bedeli olması lazım, olmazsa hesabını sizden sorarım” dediğini aktardı.

İçişleri Bakanı Uluçay, alçak orman arazilerinin kullanımıyla ilgili bütünlüklü bir çözüm üretmeye çalışacaklarını ifade etti.

Uluçay, Beyarmudu köyünde tarımsal arazi nitelikli arazilerin diğerleri gibi yıllık bazlı kiralandığını; hali arazilerin ise ekilse bile doğrudan gelir desteği kapsamında olmadığını belirtti.

“BEYARMUDU VE ÜSLER BÖLGESİNDE İMAR ÇALIŞMASI BAŞLATTIK”

Beyarmudu bölgesinde İngiliz üs bölgesini kapsayarak bir imar çalışması başlattıklarını açıklayan Uluçay, İngiliz Üs Yönetimi’yle istişare içinde olduklarını; bazı sıkıntıları aşmak için girişimler yaptıklarını anlattı.

Tarımsal amaçlı hali arazi kiralamadıklarını ancak geçmişten kalan böyle uygulamalar bulunduğunu ifade eden Bakan Uluçay, böylesi yerlerde bazı çelişkilerin sürdüğünü ancak kendilerinin bugün yaşanan sorunların benzerlerinin yaşanmaması için kesinlikle hali arazilerde tarımsal faaliyet öngörmediklerini vurguladı.

ANGOLEMLİ YENİDEN...

Yeniden söz alan TDP Milletvekili Hüseyin Angolemli, ilgili yasadaki alçak orman arazileriyle ilgili maddeyi okudu ve buralardaki mülkiyet hakkının devredilmesinin Anayasa’ya aykırı olmadığını; engelin bakanlıklarca yaratıldığını, tüzük yapılabileceğini söyledi.

TÖRE: “AB’YE UYUM ÇERÇEVESİNDE BİRÇOK YASA ÇIKARIYORUZ AMA ARKASINDAN TÜZÜKLER GELMİYOR”

UBP Milletvekili Zorlu Töre, Meclis Genel Kurulu’nda “Tarımda yaşanan bazı sıkıntılar ve çözüm önerileri” konulu bir konuşma yaptı.

Töre, tarımda ve hayvancılıkta sorunlara çözüm üretilmediğini savunarak, uzun vadeli planlar yapılmadığını söyleydi. Töre, “AB’ye uyum çerçevesinde birçok yasa çıkarıyoruz ama arkasından tüzükler gelmiyor” dedi.

Hayvan hastalıkları, hayvan ıslahı, tarımda sigortacılık ve fon konularında çalışma yapılmasının şart olduğunu söyleyen Töre, Türkiye’de hayvancılığa ve tarıma verilen teşvikler çok daha iyi olduğunu belirtti.

Töre, Türkiye’den gelecek suyun ülkeye bereket getireceğini de ifade etti.

İthal edilen balyaların hayvanları zehirlediğini savunan Töre, “Hayvanların sütü azalıyor, düşükler oluyor” dedi.

İthal süt, süt ürünleri ve meyve sularına değinen Zorlu Töre, girdi fiyatlarının nasıl azaltılacağı konusunda çalışma yapılması gerektiğini vurguladı.

SENNAROĞLU: “UYUYAN KİM, HALK KARAR VERSİN”

Bakanlığıyla ilgili üç konuşmaya yanıt veren Gıda, Tarım ve Enerji Bakanı Önder Sennaroğlu, “Tarım Bakanı uyur” şeklindeki eleştirileri reddetti.

Sennaroğlu, UBP hükümeti döneminde 3 kez Tarım Bakanı değiştiğine işaret ederek, “Uyuyan ben miyim, siz misiniz? Uyuyan kimdir, halk buna karar versin” diye sordu.

Küçükbaş hayvancılığın geliştirilmesi gerektiğini çoktan beri söylediğini kaydeden Sennaroğlu, hayvan hastalıkları, Genel Tarım Sigortası Fonu’nun yetersizliği gibi konularda hem muhalefette, hem iktidarda defalarca konuşmalar yaptığını vurguladı.

Sennaroğlu, tarımda münavebeyi destekleyen politikaların şart olduğunu ifade ederek, Karpaz köylerindeki halkın arazi sahibi olması için orman arazilerinin temizlenerek, verildiğini ancak Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle tapu verilemediğini kaydetti.

Sennaroğlu, alçak orman arazilerinin de kuraklık tazminatı ve doğrudan gelir desteklerinden yararlanabilmesi için bu yıl bir karar aldıklarını ancak köklü bir çözüm gerektiğini ifade etti.

Brucella hastalığı konusunda yapılanları anlatan Sennaroğlu, 2015’te bu hastalıkla mücadele için ödenek konulmasını isteyeceklerini açıkladı.

AB ülkelerinde Brucellalı etlerin, üzerinde belirtilerek satılabildiğini ancak bunun KKTC’de uygulanabileceğine inanmadığını ifade eden Önder Sennaroğlu, hükümetin görüşünün Brucellalı hayvanların itlaf edilerek, tazmin edilmesi yönünde olduğunu söyledi.

Tarımda sigorta konusunda çalışma başlattıklarını ifade eden Sennaroğlu, Gıda Labaratuarı’nın çalışmadığını, bunun nedeninin de bütçe yetersizliği nedeniyle yaşanan personel eksikliği olduğunu anlattı.

Enerji Dairesi oluşturulması gerektiğini ancak bunun önünde de bütçe yetersizliği engelinin bulunduğunu kaydeden Sennaroğlu, Narenciyede Tür Değiştirme Projesi konusunda basın açıklaması yapacağını anlattı.

Balya konusunun büyük bir sıkıntı olduğunu ve balyanın ihale usulüyle en düşük fiyatı verene verildiğini ifade eden Sennaroğlu,üreticinin balya konusunda büyük bir talebi olduğunu ancak balyanın ikinci siparişinin hala limanda beklediğini kaydetti.

Ülkeye getirilen portakal suyunun ülke narenciyesini zora koyduğu söylemine karşılık Sennaroğlu, portakal suyunun Türkiye’den geldiğini ancak konsantrenin de Türkiye’ye satıldığını ifade etti. Sennaroğlu, “Eğer ben Türkiye’den gelen portakal suyunu yasaklarsam, Türkiye’ye konsantre satamayacağız. Nasıl Türkiye’den gelen portakal suyunu yasaklayayım” dedi.