TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kıbrıs’ta devam eden müzakereleri ve her iki halkın haklarını garanti altına alacak, siyasi eşitliğe ve  iki kesimliliğe dayalı bir çözümü desteklediklerine işaret ederek, “Kıbrıs için umutlarımız arttı” dedi.

Çavuşoğlu, Dışişleri Bakanlığı’nın 2016 yılı bütçesi üzerine TBMM Genel Kurulu'nda dün gece yaptığı konuşmada, Türkiye'nin zor bir coğrafyada olduğunu ve etrafında ciddi sorunların bulunduğunu söyledi.

Türkiye'nin bu süreçte üzerine düşen görevi yaptığını vurgulayan Çavuşoğlu, hiçbir zaman çatışmanın tarafı olmadıklarını belirtti. Türkiye'nin başından beri Suriye'deki bu çatışmanın önlenmesi için görüşlerini paylaştığına işaret eden Çavuşoğlu, beş sene önce söyledikleri ile bugün söyledikleri arasında bir çelişkinin olmadığını ama beş sene önce öngördüklerinin maalesef bugün gerçekleştiğini belirtti.

"400 bin insanın bir rejim tarafından ya da terör örgütleri tarafından öldürülmesini kim isteyebilir?" diyen Çavuşoğlu, sadece Irak ve Suriye'den gelen 3 milyon insanı söylemediğini, Suriye'nin kendi içinde 8 milyondan fazla insanın evini terk etmek zorunda kaldığını söyledi.

Çavuşoğlu şöyle devam etti:

"Ama biz bunları görüyorduk. Şimdi, beş sene önce bir rejimin uygulamalarını eleştirmek o ülkenin iç işlerine karışmak mı oluyor? Hayır. Öngörüyorduk. 'Bu rejim, bu çatışmalar durmazsa terör örgütleri ortaya çıkar' dedik. Arka arkaya terör örgütleri ortaya çıkmaya başladı. DAEŞ diye bir terör örgütü mü vardı üç sene önce, dört sene önce? El Nusra diye bir terör örgütü mü vardı üç-dört sene önce? PKK'nın uzantıları vardı orada biliyoruz; zamanında bölücübaşı da orada yaşıyordu. Ama YPG diye bir terör örgütü mü vardı?

Hepsi işte maalesef bir rejimin kendi insanını öldürmeye başlamasından sonra ortaya çıkan sorunlar. Türkiye bunların müsebbibi mi? Bunların sorumlusu Türkiye mi? Hayır. Ama biz bu sorunların çözülmesi için her zaman doğruları söyledik, söylemeye de devam ediyoruz, bundan sonra da söyleyeceğiz. Beş sene önce söylediklerimiz bugün anlaşılıyor. Üç sene önce önerdiklerimiz bugün Avrupa Birliği'nde ve dünyada kabul görmeye başladı. Neden? Sorunun ucu kendilerine dokunmaya başladı. Biz, 'güvenli bölge' derken Türkiye için mi güvenli bölge istedik? Oradaki mazlum insanlar, teröristlerden ve zalim bir rejimden kaçanlar için güvenli bölge istedik. Şimdi, göçmenler Avrupa'ya gitmeye başlayınca bundan rahatsız olan ülkeler 'Hadi güvenli bölge oluşturalım' diyor"

“ZAMANINDA MALİKİ'Yİ ELEŞTİRDİK”

Irak'ta ciddi sorunlar olduğunu anlatan Çavuşoğlu, ülkenin yüzde 30'unu bir terör örgütünün işgal ettiğini söyledi. Bunun sorumlusunun Maliki yönetimi olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, zamanında Maliki'yi mezhepçilikten dolayı eleştirdiklerini hatırlattı.

Çavuşoğlu, "Bu politikaları eleştirmek, bu politikaların o ülkeleri bir noktaya götüreceğini söylemek, o ülkelerin iç işlerine karışmak değil ki. Kaldı ki insan haklarıyla ilgili meselelerde, nasıl Avrupa Birliği nasıl diğer kurumlar ve ülkeler Türkiye'de bir sorun olduğu zaman eleştiri yapabiliyorsa Türkiye'nin de aynı hakkı vardır. Eleştiri yapabiliriz. Bu, müdahale değil" değerlendirmesinde bulundu.

“TERÖR ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELE ETMEMİZ LAZIM”

Türkiye'nin başından beri stratejisinin belli olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, "Suriye ve Irak'taki terör örgütleriyle mücadele etmemiz lazım. Bunların yok edilmesi lazım. DAEŞ'in de El Nusra'nın yok edilmesi gerekiyor.

Bir siyasi dönüşüm gerekiyor. Artık muhalefeti, artık katledilen insanları, kim olursa olsun, Esad'ın etrafında birleştirmenin imkansız olduğunu söylüyoruz. Bunu biz söylemiyoruz. Bugün, Riyad'daki muhalefet de söylüyor, dünya da bunu söylüyor. Dolayısıyla siyasi dönüşüm süreci zaten bunun için başladı, müzakereler bunun için başladı. Dolayısıyla bir an evvel siyasi müzakerelerin başlaması lazım ama bunun için de çatışmaların durdurulması lazım" değerlendirmesinde bulundu.

Çavuşoğlu, Türkiye'nin gerek Münih ve Viyana'da gerek daha önceki toplantılarda, Cenevre'de ateşkesin sağlanması için, siyasi müzakerelerin başlaması için elinden gelen katkıyı yaptığını bildirdi. Çavuşoğlu, hem insani yardımların ulaştırılması hem de çatışmaların durdurulması kısmında gözlemci olarak komisyonun içinde Türkiye'nın aktif bir şekilde yer aldığını hatırlattı.

"Umarım tam ateşkes olur, umarım anlamlı müzakereler başlar, siyasi dönüşüm başlar, Suriye'ye istikrar gelir" diyen Çavuşoğlu, "Biz, Suriye'nin de Irak'ın da toprak bütünlüğünü, bağımsızlığını destekliyoruz. İki komşu ülkenin de istikrarını istiyoruz. Umarım bundan sonraki süreçte de katkı sağlamaya devam ederiz" diye konuştu.

Çavuşoğlu, Türkiye'nin dış politikasının geniş bir coğrafyada devam ettiğini, bu geniş coğrafyada bir taraftan sorunların çözümüne katkı sağlamaya çalıştıklarını bir taraftan da insani yardımları mazlum insanlara ulaştırmaya çalıştıklarını belirterek, Türkiye'nin insani yardımda dünyada üçüncü sırada olduğunu, milli gelire göre ise birinci sırada olduğunu ve bunu gururla söylediklerini kaydetti. Çavuşoğlu, "Bugün gururla söylüyorum: Türk ürünlerinin dünyada, Birleşmiş Milletlere kayıtlı ülkeleri kastediyorum. 194 ülke içinde ulaşmadığı bir tek ülke bile kalmadı ve bundan sonra da ticaretimizi her bölgede inşallah artıracağız" dedi.

Somali'deki durumu anlayabilmek için Somali'ye gidilmesi gerektiğine işaret eden Çavuşoğlu, "Herkes havaalanında konteynerlerde büyükelçilik açarken şehrin merkezinde büyükelçiliğinizi işletmeniz lazım ve şu anda dünyadaki en büyük misyonumuzu, Allah izin verirse, Somali'de Mogadişu'da açıyoruz. 80 dönüm üzerine büyük bir kompleks içinde büyükelçiliğimizi açıyoruz ve kısa süre içinde, sonbaharda da inşallah askerî üssümüzü de Somali'de kuracağız ve işletmeye başlayacağız" ifadesini kullandı.

“RUHANİ, TÜRKİYE'YE GELECEK”

Başbakan Ahmet Davutoğlu ile İran'a gittiklerini ve İran'a önem verdiklerini belirten Çavuşoğlu, "Biz İran'a mecbur kaldığımız için değil, muhtaç olduğumuz için değil; herkes İran'ın karşısındayken Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde İran'ın lehine oy veren ülkeyiz. İran bizim kardeşimiz ama İran'ın yanlış politikalarını eleştirebiliriz. Amerika'nın yanlış politikalarını eleştiriyoruz. Rusya'nın yanlış politikalarını sonuna kadar eleştiriyoruz. İran'ın mezhepçi politikalarına karşıyız" dedi. Çavuşoğlu, İran Cumhurbaşkanı Ruhani ve Dışişleri Bakanı Cevad Zarif'ın kısa bir süre içinde Türkiye'ye geleceğini söyledi.

Bakanlık olarak dış gezilerinin ve temaslarının süreceğini vurgulayan Çavuşoğlu, İslam İşbirliği Teşkilatının İslam Zirvesi'ni 13-14 Nisan'da İstanbul'da, 23-24 Mayıs tarihlerinde ise Birleşmiş Milletlerin ilk defa düzenleyeceği Dünya İnsani Zirvesi'ne ev sahipliği yapacaklarını, sonbaharda da Dünya Enerji Kongresi'ni gerçekleştireceklerini hatırlattı.

“KIBRIS İÇİN UMUTLARIMIZ ARTTI”

Kıbrıs'ta yaşanan gelişmelere değinen Çavuşoğlu, şunları vurguladı:

"Elbette, çözülmeyen ya da çözümü dondurulmuş sorunlardan bahsettik. Bunlardan bir tanesi de Kıbrıs'tır ama Kıbrıs için umutlarımız arttı. Ada'da devam eden müzakereleri, her iki halkın da haklarını garanti altına alacak şekilde, siyasi eşitliğe dayalı, iki kesimliliğe dayalı bir çözümü destekliyoruz. Müzakereler devam ediyor, zor konular var ama yeter ki inanalım, bunları da başarabiliriz."

Çavuşoğlu, Türkiye'nin Filistin'e hiçbir zaman gözünü kapamadığını ve Filistin meselesine her zaman sahip çıktığını söyledi. İsrail ile ilişkilerin normalleşmesine değinen Çavuşoğlu, "Bugün İsrail'le ilişkilerimizin normalleşmesi için ortaya koyduğumuz şartlardan bir tanesi de Filistinli kardeşlerimizin üzerindeki ambargoların kalkmasıdır. Bu konudaki müzakereler devam ediyor ve önümüzdeki günlerde olumlu gelişmeleri tabii ki bekliyoruz. Türkiye'nin tutumu son derece nettir, şeffaftır ve abartılı da değildir. 3 şart koyduk ortaya. Bir tanesi gerçekleşti, diğer iki şart da tazminatla birlikte gerçekleştirildiği zaman İsrail'le ilişkilerimizi normalleştiririz ve Ortadoğu barış sürecine de katkı vermeye devam ederiz" ifadesini kullandı.

Filistin'e insani yardımların devam ettiğini söyleyen Çavuşoğlu, Filistin'e bugüne kadar yaklaşık 500 milyon dolarlık yardım yaptıklarını, geçen sene Filistin'e yardım toplantısında Türkiye'nin 200 milyon dolar vadettiğini ama şu anda gerçekleştirdikleri projelere bakıldığı zaman bu rakamı da geçeceklerini ve 2017'de 700 milyon doların üstünde yardım yapmış olacaklarını söyledi.