Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu, İngiltere Başbakanı David Cameron ile görüşmelerinde, bölgesel konuları, başta Suriye olmak üzere kapsamlı bir şekilde ele aldıklarını belirterek, "Suriye'de özellikle önümüzdeki günlerde başlayacak olan siyasal müzakereler konusunda ortak kaygılarımızı paylaştık. Burada Suriye muhalefeti adına katılacak heyetin sulandırılmaması ve gerçek muhalefetin temsil edilmesi konusunda mutabık kaldık" dedi.

Davutoğlu, İngiltere ziyareti kapsamında Londra'da Türk basın mensuplarıyla bir araya geldi, soruları yanıtladı.

Temaslarının, hükümetin eylem planının uluslararası yatırım ve finans çevreleriyle paylaşılmasını, Türkiye'nin ekonomik perspektifi, gelecek yatırımları ve reformları konusunda bu çevreleri bilgilendirmeyi amaçladığını belirten Davutoğlu, dün bu konuda son derece verimli bir çalışma yürüttüklerini ifade etti.

Davutoğlu, 16. Türkiye Yatırım Konferansı Toplantısı ile güne başladıklarını anımsatarak, geçen sene de bu toplantıya katıldığını, bu seneki farkın, Türkiye'de yeni bir hükümetin 4 yıllık bir perspektifle kurulmuş bulunması olduğunu kaydetti.

Daha sonra Bloomberg'de bir toplantıya katılarak, muhataplarını bilgilendirdiğini anlatan Davutoğlu, bir televizyon programı sonrasında GoldmanSachs'ın öğle yemeğinde hem yönetim kurulu benzeri bir toplantı gerçekleştirdiklerini hem de yatırımcıların katıldığı geniş çaplı bir toplantı yaptıklarını söyledi. Burada da ekonominin ve reform programının detayları konusunda bilgi verdiğini belirten Davutoğlu, "Yatırımcıların yatırım ortamını iyileştirme anlamında Türkiye'de görmek istedikleri reformlar ve atılacak adımlar konusunda da onlardan bilgi aldım" dedi.

İngiltere Başbakanı David Cameron ile bir görüşme gerçekleştirdiklerini hatırlatan Davutoğlu, ikili ilişkilerin son derece iyi seyrettiğini vurguladı. Özellikle ticari, ekonomik ve ortak yatırımlar olmak üzere iki ülke arasındaki ilişkileri ele aldıklarını vurguladı. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Özellikle ticari, ekonomik, ortak yatırımlar konusu da dahil olmak üzere ele aldık. 15-16 milyar dolar civarındaki ticaret hacmini 20 milyar dolara nasıl çıkarabileceğimizin planlaması üzerinde konuştuk. Yine bölgesel konuları, başta Suriye olmak üzere kapsamlı bir şekilde ele aldık. Suriye, Irak... Suriye'de özellikle önümüzdeki günlerde başlayacak olan siyasal müzakereler konusunda ortak kaygılarımızı paylaştık. Burada Suriye muhalefeti adına katılacak heyetin sulandırılmaması ve gerçek muhalefetin temsil edilmesi konusunda mutabık kaldık. Ayrıca insani yardımlar... Özellikle Madaya ki büyük bir kuşatma altında ve maalesef insanların hiçbir yiyecek, içecek bulamadığı şartlarda, iskelete dönmüş çocuklarıyla tam bir trajedi ve insanlık utancı haline dönüşen bir kriz. Bu konularda da yine ortak perspektifimizi paylaştık."

"TÜRKİYE'YE YATIRIMA DAVET ETTİM"

Kıbrıs konusunun da görüşüldüğünü, ilerleyen müzakerelerdeki iki garantör ülke olarak yapılacak katkıları gözden geçirdiklerini ifade eden Davutoğlu, Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkilerini ele aldıklarını kaydetti.

Cameron'un girişimiyle 4 Şubat'ta, mültecilere yardım da olmak üzere Suriye Donörler Toplantısı'nın yapılacağını anımsatan Davutoğlu, "Sayın Cameron bu toplantıya beni davet etti, ben de memnuniyetle katılacağımı ifade ettim. Suriye ile ilgili her zeminde mutlaka Türkiye'nin sesinin olması gerektiğini o da ifade etti, ben de kendisini 23-24 Mayıs'ta İstanbul'da yapılacak olan Dünya İnsani Zirvesi'ne davet ettim. O da zirve konusunda son derece olumlu kanaatler ifade etti" dedi.

Birçok yatırımcıyla ikili görüşmeler yaptığını kaydeden Davutoğlu, İngiliz basınıyla yaptığı toplantı sonrasında, Türk-İngiliz İş Konseyi toplantısında da görüşlerini paylaşıp, kendilerini Türkiye'ye yatırıma davet ettiğini söyledi.

ChathamHouse'da yapacağı konuşmanın ardından İsviçre'ye hareket edeceğini belirten Davutoğlu, "Davos'ta yatırımcılar başta olmak üzere ikili görüşmelerimizi yapıp, Davos'tan Almanya'ya geçerek, hükümetler arası zirveyi Sayın Merkel ile birlikte gerçekleştireceğiz. İnşallah cuma akşamı ülkemize dönmüş olacağım" dedi.