DP-UG’den yapılan açıklamaya göre, ziyarette halk ile günlük konularda fikir alış verişinde bulunan Denktaş daha sonra müzakerelerin gidişatını değerlendirdi.

Ziyarette Denktaş’a, Meclis Başkan Yardımcısı Hüseyin Avkıran Alanlı, Genel Başkan Yardımcısı Ersin Görsay ve örgüt başkanları eşlik etti.

DP-UG Genel Başkanı Serdar Denktaş, ziyaretlerde yaptığı konuşmalarda, hükümetten beklentilerin düştüğünü savundu. Denktaş, halkın sorun ve sıkıntılarla boğuşurken Kıbrıs meselesinden haberdar olmamasının kendisini üzdüğünü belirtti.

Konuyla ilgili halka çağrı yapan Denktaş, şöyle devam etti:
“Sıkıntılarımız var mı? Elbette var. Ama bu sıkıntılar düzelmeyecek şeyler değil. Sıkıntılar var diye, devlet, milli birlik, beraberlik, ortadan kalkarsa kaybedeceğimiz sadece devlet olmaz. Bunlar var diye, ‘evet diyelim de ne isterse olsun’ demek mümkün değil. Devlet ayağımızın altından kalkarsa bittik. Çözüm olacaksa devletimizle birlikte olmalı. Aksi takdirde asılacak dal da bulamayız. Sıkıntılar var diye, Kurtuluş Savaşı’nın olmamasını düşünebilir miyiz? Oysa ne büyük sıkıntıların içinde verildi Kurtuluş mücadelesi. Unutulmasın!”

“VERİLEN MESAJLAR OLUMLU GÖRÜNSE DE..”

Müzakere masasından verilen mesajlar olumlu görünse de madalyonun arka yüzünde işin aslının öyle olmadığının bilinmesi gerektiğini savunan Denktaş, “Her iki taraf da olumlu sinyaller veriyor. Yalnız, tutanakları okuyoruz, Akıncı’nın açıklamalarını dinliyoruz ve Rum tarafındaki açıklamalara bakıyoruz. Aynı konuyu Anastasiades Rumlara farklı bir şekilde, Akıncı bize farklı şekilde anlatıyor” dedi.

“OLAN FAKİR-FUKARANIN MÜLKÜNE OLACAK”

Serdar Denktaş, mülkiyet konusunun sorunlu olduğuna işaret ederek, “Liderlerin şu anki konuşmalarına bakarsak, yaklaşım, inkişaf ettirilmiş mülkün şimdiki kullanıcısı, ilk söz hakkı sahibi olacak” dedi.

Denktaş, “Mal alan ve zengin olanlar statükonun bozulmasını istemediğinden çözüme karşı çıkıyorlar. Çünkü böylesi bir çözümde malları ellerinden gidecek endişesini taşıyorlar” gibi yalan yanlış veya eksik propaganda yapılmaya başlandığını savundu.

Serdar Denktaş, şöyle devam etti:
“Diyelim ki aldığınız tarlayı, arsaya çevirdiniz. Üstüne de bina yaptınız. Burada söz sahibi siz olacaksınız. Yine aynı şekilde, kerpiç bir evdi, yıktın dubleks ev yaptın veya beton evi yıktın apartman diktin, otel yaptın, bunlar inkişaftır. Buralarda öncelikli hak sahibi mevcut kullanıcı. Ancak üstüne hiçbir şey yapılmamış arazi veya ev, tadilat etmene rağmen inkişaf sınıfına girmiyor. Buradaki hak ve öncelik eski sahibinde olacak. Bu ülkede inkişaf ettirilmiş mülk oranı  yüzde 24’ü geçmez. Geriye kalan mülk inkişaf ettirilememiş mülktür. Ve bunun sahipleri fakir fukaradır. Yani sanıldığının aksine söylenildiği gibi mülk zengini olanlara değil, fakir fukaraya olan olacak. Bu tür mülkler tehdit altındadır. Dolayısı ile bu tür propaganda yapanlar halkın aleyhine uğraşıyorlar”

BİREYSEL MÜLKİYET HAKKININ KABULÜ

Denktaş, mülkiyet konusunda bir başka sıkıntının ise Türk tarafının ‘bireysel mülkiyet hakkı’nı kabul etmesinden kaynaklandığını söyledi.

Serdar Denktaş, şöyle devam etti:

“Rauf Denktaş mülkiyet hakkını kabul ederken belirtti ki, ‘bunu global tazminatla karşılarız. Yani iki devlet masaya oturur, mülk sahipleri ile muhatap olur. Kişiler değil’. Oysa şimdi söylenen bir Mülkiyet Komisyonu kurulacak, oraya bireyler müracaat edecek. Mülkiyet komisyonunun vereceği karar, kesin karar olacak. Ne kadar yıl süreceği ise muamma, şanslıysan belki bir gün ama değilsen belki de kırk yıl boyunca akıbetini bilmeden yaşayacaksın. Böylesi, bir durum benim inşaat sektörümü de, yan sektörlerimi de olumsuz etkileyecek.”

“BASKI İLE BİR BELGE ORTAYA ÇIKABİLİR”

Fiyasko ile sonuçlanacağını iddia ettiği  bir başka konunun ise “Özel Statü Bölgeler” olduğunu savunan Denktaş, bu konunun Karpaz ve Girne halkları için hayati önem taşıdığını, genelde ise çatışmaya davetiye çıkaracağını iddia etti.

Serdar Denktaş, normal koşullarda iki liderin bir mutabakata varacaklarını görmediğini ama büyük ihtimalle baskı ile bir belge ortaya çıkabilme ihtimalinin yüksek göründüğünü savundu.