EL-SEN Eğitim Sekreteri Hakan Ergider’in  22-23 Kasım 2014 Yöneticilik Eğitim Çalışmalarını açılış konuşması ile başlayan eğitim ,verilen görev şehitleri için  bir dakikalık  saygı duruşu ile ,sendika başkanı Çağlayan Cesurer’ın konuşması ve Türk-sen Genel  Başkanı Aslan Bıçaklı’nın konuşması takip ederek ,değerli eğitmenler Doç.Dr Erdal Güryay ve  Hasan Sarıca  eşliğinde Yönetici Eğitimi Eğitim Çalışmalarına başladı :

Yapılan konuşmalarda :Eğitim sekreteri Hakan Ergider  ;

"El-SEN’in yiğit üyeleri,

Bugün yapacağımız eğitim çalışması sendikamızın yıllardır sürdürdüğü eğitim çalışmalarının yeni bir aşamasını oluşturacaktır. Yüzlerce üyemiz Temel Eğitim Çalışmalarına katılmıştı. Yapılacak planlamalarla önümüzdeki aylarda bu çalışmalar devam edecektir.

Sendikalar işçilerin bir araya geldikleri örgütlerdir. Tıpkı tuğlalar gibi dizilirler ve bir set oluşturabilirler. Ancak bu setin güçlü olabilmesi için harç gerekmektedir. Rüzgara ve müdahalelere karşı dirençli olabilmesi için birbirini daha iyi anlaması, neyi niçin yaptığını daha iyi bilmesi ve birbirine daha sıkı kenetlenmesi zorunludur. Eğitim çalışmaları tuğlaları birbirine güçlü bir şekilde birleştiren harç gibidir. Harcımız ne kadar güçlü olursa sendikamız da O kadar güçlü olur. Dış müdahalelere karşı direnci artar ve alacağı kararlarda daha bilgili olma kapasitesine ulaşır.

Bu anlayışlar sürdürülen çalışmalarda bizlere bilgileri ile katkılarda bulunacak değerli eğitmenlerimize şimdiden teşekkür ederim.

Katılımları ile bize güç veren değerli konuklarımızı saygı ile selamlarken Eğitim Çalışmalarımızın; sendikamız üye ve yöneticileri ile tüm çalışanlara hayırlı olmasını dilerim."

EL-SEN BAŞKANI ;ÇAĞLAYAN CESURER’DE

"EL-SEN Başkanı Çağlayan Cesurer’in 22-23 Kasım 2014 Yöneticilik Eğitimi Çalışmasında yaptığı konuşma. 

Bugünkü açılış konuşmamda dikkatleri sendikal eğitimin önemi üzerine çekmek istiyordum. Eğitim çalışmalarının sendikalar için de vazgeçilemez derecede bir etkinlik olduğunu nedenleri ve eğitimlerin doğurduğu ve doğuracağı sonuçlar üzerinde durmak niyetinde idim. Ancak son günlerde yaşananlar dikkatimizden kaçmamaktadır. Böylesine nezih bir topluluk karşında da bazı şeyleri görmezden gelmek istememekteyim.

Emperyalist güçler dediğimiz ülkeler bu güzel adamızı stratejik konumu nedeni ile huzur içerisinde bırakmadı. Yerli işbirlikçileri de kullanarak yıllardır barış yüzü görmeyen bir Ada ortaya çıkardılar. Son yıllarda ortaya çıkan doğal gaz kaynakları ve bunları kimin sahiplenip yöneteceği ve sonuç olarak nemelanacağı ortalığı daha da karşıtıracağa benzemektedir. Tunus, Libya, Mısır, Irak ve şimdi de Suriye enerji kaynakları ve enerji kaynaklarının iletim yollarına sahip oldukları için param parça edildi. Binlerce insan yaşamını yitirdi, sakat kaldı. Milyarlarca dolar değerlinde maddi zararlar meydana geldi. Orta Doğu ve bunun bir parçası olan Kıbrıs ve özelde KKTC bu stratejik konum ve kaynakları nedeni ile enerji sorununa daha titiz bir şekilde yaklaşmalıdır.

Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu (KIB-TEK), Kıbrıs Türk Halkının kendi malı olan ve üzerinde egemen olduğu en ciddi alandır. Enerji veya elektrik üretme, iletme, dağıtma ve tahsilat konularında yıllardır üyelerimiz canla başla çalışmaktadır. Bu yolda 6 yiğit kardeşimizi kaybettik. Ancak korkmadık. Çalışmaya devam ettik. KIB-TEK bizim ekmek teknemizdir. Ancak daha da önemlisi toplumsal en büyük ve stratejik varlığımızdır. Bu gerçeklerden hareketle kurumun ÖZERK bir yapıya kavuşturulması ve elektrik konusunda Kıbrıs Türk Halkının kendi kendine yeter bir hale gelmesi yönünde uzmanlarla pek çok değerli çalışma yaparak halkımızla paylaştık. AKSA isimli TC orijinli özel şirketle garantili alım sözleşmeleri yaparak halkımıza daha pahalı elektrik arz edilmesine karşı sesimizi hep yükselttik. KIB-TEK’in menfaatleri halkımızın da menfaatidir. KIB-TEK’in ayakta kalması ve daha fazla üretmesi halkımıza daha ucuz elektrik olarak dönecektir. Bunu belgeleri ile defalarca ortaya koyduk.

Mevcut Hükümet ortakları tarafımızdan hazırlanan ve ÖZERKLİĞİ hedef alan Yasa Önerisini KKTC Meclisi’ne sunmuşlardı. Onlardan imzalarına sahip çıkmayı bekliyoruz. KIB-TEK’in şimdiki yönetiminin her yaptığını elbette ki onaylamıyoruz. Ancak özellikle “akıllı sayaç” uygulamasının yaygınlaştırılması ve yeni üretim santralleri temin edimesi yönünde cesaretle attığı doğru ve zorunlu adımları da sonuna kadar destekliyoruz. Bizim için esas olan KIB-TEK’in halkımıza ucuz, kaliteli, sürekli elektrik sağlamasıdır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Lefkoşa Büyükelçilik mensuplarının AKSA^ya daha fazla avantajlar elde etme gayretleri, kablo ile elektrik getirmek suretiyle elektrik konusunda Kıbrıs Türk Halkını tamamen bağımlı bir hale getirme ve KIB-TEK’i yok etme çabalarına sessiz kalmadık ve kalmayacağız. Gerektiğinde meşru her yolla bu girişimlere karşı direnişimizi dirençli bir şekilde ortaya koymaktan yine çekinmeyeceğiz.

TC Lefkoşa Büyükelçiliği’nin KKTC Hükümetine yaptığı yardım ve verdiği kredileri 2 aydır durdurğu ve bu ödemeler için diyet istediği bilgileri bizlere ulaşmıştır. Bu bilgilerin doğru olmamasını dilemekteyiz. Çünkü TC yetkilileri KKTC’nin elektrik konusunda kendi kendine yetmesini istememektedirler. Ancak bunun için mevcut KIB-TEK yönetiminin attığı adımların geri alınması şartını ileri sürmesini hakaret olarak kabul etmekteyiz. Kıbrıs Türk Halkı bu şekilde aşağılanmayı ne geçmişte ne de günümüzde kabul etmemiştir ve etmeyecektir.

EL-SEN olarak bölgesel ve ülkemizdeki gelişmeleri dikkate aldığımızda KIB-TEK’in daha güçlü bir yapıya kavuşturulması gerektiği konusundaki ısrarımız daha da kuvvetlenmektedir. Güney Kıbrıs’a elektrik ihraç edebilecek bir kapasitede olunabileceğini yaşayalı daha birkaç yıl olmuştur.

Hükümet edenler elbette ki TC veya başka bir ülke veya kuruluş ile anlaşmalar yapacaktır. Ancak bu anlaşmalar halkımızı ve varlıklarını yok etme anlaşmaları olamaz. Hükümeti bu aşağılayıcı tavra karşı direnmeye davet etmekteyiz. Nasıl ki işveren durumunda olan KIB-TEK Yönetiminin doğru girişimlerine destek veriyoruz, hükümetin de hatalarını eleştirecek ancak doğru adımlarının yanında olacağız.

Bu anlayışlar eğitim çalışmalarımızın mücadelemize yapacağı katkılardan emin olarak hepinizi bir kez daha selamlar, değerli katkıları nedeni ile eğitmen olarak görev alan dostlarımıza teşekkür ederim."

TÜRK-SEN BAŞKANI ARSLAN BIÇAKLI :

"Gönül arzu ederdi ki hoş geldiniz  sayın Enerji Bakanı,hoş geldiniz Çalışma Bakanımız diyeyim. Eğer Sanayi Odası veya Ticaret Odası’nın bir toplantısına davetli olmuş olsalardı en önde ve en erken vakitte orda hazır olurlardı. Bu şekilde çalışanların değil sermayenin temsilcileri olduklarını ancak bu kadar net ortaya koyabilirlerdi.

TÜRK-SEN ve özellikle EL-SEN sendikal eğitime büyük önem vermektedirler. Bu sayede yönetici ve üyelerin bilgileri ve yöneticilik kabiliyetleri sürekli olarak yenilenmekte ve yükseltilmektedir. Bu nedenle bu çalışmaya katılanlar öğreneceklerini sadece kendilerine saklamamalı ve her ortamda bunu diğer arkadaşları ile de paylaşmalıdır.

Bizim ülkemizde maalesef bulaşıcı bir hastalık vardır. Muhalefette “ya ya şa şa” işçi sınıfı ve mücadeleleri çok yaşa derler. Muhalefette iken “Göç Yasası” ve “Özelleştirme Yasası” nın iptali için birlikte mücadele ettik. Özelleştirme Yasasının iptali için mahkemeye birlikte başvurduk. Mahkemede kutuya girerek vallahi bu Yasa Anayasaya aykırıdır dedik. Biz çok basit bir şey talep ediyoruz. Muhalefette iken söylediğiniz ve gösterdiğiniz tepkilere bu gün sahip çıkın diyoruz. Söz verip verdiğiniz yemin ve önerdiğiniz yasalara sahip çıkın diyoruz. Niye söz, yemin ve  davranışlarınızı bu kadar erken unuttunuz. Amacınız bizleri kandırarak oyları almak mı idi? Yani bizlere yalan mı söylemiştiniz?

Maalesef yıllardır aynı sıkıntıları yaşıyoruz. Muhalefette iken söylenenler hükümete gelinince unutuluyor. Unutmak bir yana tam tersi yapılmak isteniyor ve savunuluyor. Telefon ve elektrik konusunda söylenmiş olanlarla bugün yapılmak istenenler bunun en gerçekçi örnekleridir. KIB-TEK ve Telekomünikasyon alanında gerekli yatırımları yapmamak ve yapılmak istenenleri engellemekle varılmak istenen hedef bu kurumların batırılması ve kendi akıllarınca özelleştirmeyi meşru hale getirmektir. Şu anda yatırımlar yapılmadığı için Telefon Dairesinde bina çalışanların üzerine yıkılmak üzeredir. Çalışanlar can güvenlikleri için grev yapma noktasına getirilmişlerdir. Telefon çalışanları halka hizmet vermek ve kaliteyi yükseltmek için kablo alın der, yönetim duymaz. Malzemelerimiz eksik denir, duymazdan gelirler. Aynı şeyler KIB-TEK için de geçerlidir. KIB-TEK akıllı sayaç alma ve yeni santralar temin ederek üretim kapasitesini artırmaya ve tahsilat sorunlarını çözmeye çalışırken karşılarına dikilen en büyük engel hükümetin kendisi olmaktadır. Hizmetlerdeki aksamaları örnek göstererek akıllarınca özeleştirmeyi halkımızın önüne kurtuluş olarak sunacaklar. Daha önce söylemiştim. İrsen Bey anlamamıştı.ÖZERKLEŞME için attığı imzayı unutmuştu. Ama şimdi evde torun bakmakla meşguldür. KIB-TEK’te şu anda tahsilat yönünde ilerleme vardır. Aynı şekilde yaptırımlar yapılarak üretimin artırılmasına çalışılmaktadır. Hükümet bunlara sahip çıkıp destek vereceğine köstek olmaktadır. TC Elçiliği’nin KIB-TEK’i yok etme politikasına boyun eğerek kendi toplumsal varlıklarımızı yok etmeye boyun eğiyorlar. Eğer bizi her alanda Elçilik yönetecekse O zaman bu hükümet ve Meclise ne gerek var? Elektrik cereyandır. İrsen Bey anlamadı ve kendisini cereyan çarptı. Şimdiki hükümet de anlamazsa onları da cereyan çarpacaktır.

EL-SEN ülkemizdeki en etkili sendikaların başında gelmektedir. Bilinçli ve birlik içinde mücadelesini kararlı bir şekilde yürütmektedir. Başbakan Özkan Bey’e hatırlatıyorum. Cereyanla oyun olmaz. Oyun oynamaya çalışanlar dön ve bak. Bakmazsan seni de cereyan tepecektir.

Eğitim çalışmalarını sürekli hale getiren EL-SEN’i kutlarım."