Denktaş Vakfı, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf  Denktaş’ın 4’üncü ölüm yıl dönümü nedeniyle “Denktaş Gözüyle Müzakere Süreci” konulu anma paneli düzenledi.

3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun da izleyici olarak katıldığı Atatürk Kültür Merkezi’nde yer alan panelde Cumhurbaşkanlığı eski Görüşmecisi ve Sözcüsü Osman Ertuğ, Cumhurbaşkanlığı eski Müsteşarı-eski Müzakereci Ergün Olgun ve Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın oğlu Demokrat Parti Ulusal Güçler (DP-UG) Genel Başkanı Serdar Denktaş konuşma yaptı.

Panelistler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf  Denktaş bugün yaşasaydı konjonktürü nasıl değerlendireceği ve neler yapacağıyla ilgili açıklamalarda bulunarak,  Denktaş ile ilgili anektodlara yer verdiler.

ERTUĞ

Panelde ilk sözü alan Cumhurbaşkanlığı eski Görüşmecisi ve Sözcüsü Osman Ertuğ,  tarihi kişilik, büyük devlet adamı, hizmetleri ve eserleri tarihe mal olmuş Denktaş’tan 30 yıl boyunca öğrendiklerine değinerek, müzakerenin sadece  masada yapılan bir egzersiz olmadığını, hayatın her alanında var olduğunu kaydetti.

Denktaş bugün yaşasaydı ne yapardı sorusuna” Görüşmeleri askıya alırdı” cevabını veren Ertuğ, “Buna gerekçe olarak da Rum Mahkemesi’nin aldığı karara istinaden İngiliz Kraliyet Mahkemesi’nin kararıyla Türk diplomatların İngiltere’deki  banka hesaplarının dondurulması, Rum tarafının hidrokarbon faaliyetleri ve anlaşmaları ile askeri tatbikatlarını gerekçe gösterdi” dedi.

Ertuğ, tüm bu girişimlerinin Rum tarafının anlaşma niyetinde olmadığının göstergesi olduğunu belirterek, “Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş bu tepkiyi gösterirdi” dedi.

Ertuğ,  gelecekte ortaklık olacaksa ortaklar gibi davranmak gerektiğini ancak  Rum tarafının bunun tersini yaptığını söyledi.

Müzakere sürecinde “evet” demeyi de “hayır” demeyi de bilmek gerektiğini söyleyen Ertuğ,  Denktaş’ın diplomasinin kurallarını çok iyi bildiğini ve uyguladığını kaydetti.

Annan Planı referandumu sonucunda yaşananların Kurucu Cumhurbaşkanı’nı  haklı çıkardığını söyleyen Ertuğ,  Türk tarafı izole edilirken Rum tarafının AB ile ödüllendirildiğini belirtti.

Ertuğ Denktaş’ın egemenlik ısrarına değinerek, Türkiye ve Atatürk sevgisinin onu nitelendiren özelliklerin başında yer aldığını, en önemli eserinin ise egemenlik ısrarının sonucu olan KKTC Devleti olduğunu belirtti.

Ertuğ, Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın özgür bir halk ve bağımsız bir devlet bıraktığını da sözlerine ekledi.

1452702802.jpg

OLGUN

Cumhurbaşkanlığı eski Müsteşarı, eski Müzakereci Ergün Olgun da konuşmasının başında dış dünyanın Denktaş’a bakış açısıyla ilgili bilgiler vererek BBC’nin Denktaş’ın ölüm haberini verirken  30 yıldan fazla Kıbrıslı Türklerin itici gücü ve davalarının sembolü olarak tanımladığını aktardı.

Denktaş’ın özellikle dış dünyada uzlaşmaz olarak addedildiğine değinen Olgun, yakın arkadaşı ve Rum tarafının eski müzakercilerinden Michael Deklaris’in Denktaş’tan gerçekçi, toplumun haklarını gözetmede dengeci olarak bahsettiğini kaydetti.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın büyükbabası Şeherli Mehmet, Babası Hakim Raif Bey, eğitimi sırasında faşizme karşı duruşu nedeniyle Winston  Churcill  ve Dr. Fazıl Küçük’ten etkilendiğini söyleyen Olgun,  Kurucu Cumhurbaşkanı’nın  üslubu hakkında da açıklamalarda bulundu.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın müzakere masasında mal sahibi duruşuyla oturduğunu ifade eden Olgun,  Cumhurbaşkanı Akıncı ile 2. Cumhurbaşkanı Talat’ın sürdürdüğü müzakerelerde Türk tarafının çözüme daha fazla ihtiyacı olduğu algısının yaratıldığını belirtti.

Olgun, bu algının Kıbrıs Türk tarafını Rum tarafının tutsağı haline getirebilecek ve masada daha fazla taviz   veren bir duruma sokabilecek bir tutum olduğunu savundu.

Olgun, Denktaş’ın izlediği üslupla  müzakere masasında Kıbrıs Türk tarafının siyasi sermayesini artırdığını, siyasi eşitlik, egemenlik, iki kesimlilik gibi kazanımları sağladığını vurguladı.

Olgun, Denktaş’ın bugün yaşasaydı müzakerelerde kazanımları ileri götürecek bir anlayış içinde olunmasını isteyeceğini kaydetti.

1452702823.jpg

SERDAR DENKTAŞ

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf  Denktaş’ın oğlu  DP-UG Genel Başkanı Serdar Denktaş da konuşmasında Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile müzakere heyetine eleştirilerde bulundu.

Serdar Denktaş,  içinde bulunulan ortamda Türkiye ile ilişkiler açısında en zafiyetli dönemden geçildiğini belirterek,” Hayatta olsaydı buna asla izin vermezdi. Her iki tarafla da konuşurdu” dedi.

Görüşme masasının oluşumuna değinen Denktaş,  Kurucu Cumhurbaşkanı’nın müzakere masasında farklı fikirlerden oluşan güçlü bir takım oluşturduğunu, oysa Cumhurbaşkanı Akıncı’nın kendi görüşleri doğrultusunda bir masa oluşturduğunu, ayrıca masada geçmişle ilgili hafızanın yer almadığını savundu.
Rum tarafıyla masada müzakere edildiğini ancak masada AB hukuku uzmanının yer almadığını kaydeden Denktaş, Kurucu Cumhurbaşkanı’nın eğer içeride uzman yoksa Türkiye’den uzman desteği aldığını kaydetti.

Müzakere ekibinin suçlu psikoloji ile müzakere masasında bulunduğunu savunan Denktaş, “Sürekli kan kaybediyoruz. ‘olmayacak, kabul etmeyecekleri hiçbir şeyi sürmeyelim’ tavrıyla müzakere olmaz” dedi.

“Denktaş müzakere masasında en ileriye kadar gidip mümkün olanın en fazlasını alıp dönerdi” diyen Serdar Denktaş, “ Suçlu edasıyla sürdürülen müzakerelerin gelecekte kayıplar oluşması tehdidini barındırdığını söyledi.
Serdar Denktaş, müzakere masasında egemenliğe önem veren yaklaşımın bulunmadığını,  eşit egemenliğin yer almadığını savunarak, siyasi eşitlikte de sağlam bir yaklaşım olmadığını söyledi.

“Denktaş çıkabilse mezardan  elinde sopayla hepimizin peşine düşecek” diyen Serdar Denktaş,  Garantiler konusunda Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu’nun açıklamalarını eleştirdi.

Barış Burcu’nun” garantiler tabu değil, tartışılır” dediği anda iplerin koptuğunu söyleyen Serdar Denktaş, bu açıklamayı acemice ve aceleci olarak nitelendirdi.

İleriki süreçte Garanti ve İttifak Antlaşması’nın masada yer almayacağını iddia eden Denktaş,  İngiltere ve Yunaistan’ın garantilerden vazgeçebilecekleri konusunda açıklamalarda bulunduklarını,  her konuda anlaşılıp garantiler konusuna gelindiğinde ise Türkiye’nin çözümün önünde engel olabileceği için istese de “garantilerden vazgeçmem” diyemeyeceğini belirtti.

Serdar Denktaş Kıbrıs Türk halkının güvenliğini sağlayan  Garanti ve İttifak Antlaşması’nın bir satırının  dahi tartışılmaması gerektiğini vurgulayarak “ Denktaş bunu tartıştırtmazdı” dedi.

Serdar Denktaş, Kıbrıs Türk halkının can güvenliğini sağlayan Türk askerinin adadan çıktıktan sonra 1963 benzeri olaylar yaşanması halinde AB üyesi olan Kıbrıs’a müdahale etme olasılığının bulunmadığını anlattı

Çözümün kağıt üzerinde kolay olduğunu ancak hayata geçirmenin sıkıntı olduğunu söyleyen Denktaş, olası çözümde mağdur olacak olanın ve göç edecek olanın Kıbrıs Türk halkı olacağını söyledi.

Sedar Denktaş,  Kıbrıs Türkü’nün o nedenle KKTC’de ısrarlı olması gerektiğini,  Rum devleti altında  eyalet olmayı kabul ettiği gün  herşeyi kaybetme noktasına geleceğini belirtti.

Denktaş, müzakere sürecinin çok zayıf bir dönemde olduğunu ve zafiyet içeren noktalar bulunduğunu iddia etti.

Denktaş, toplum mühendisliğiyle Anadolu insanı ile Kıbrıs Türkü arasında zafiyet yaratılmaya çalışıldığını, Anadolu insanının Kıbrıs konusundaki hassasiyetinin kaybedilmesiyle karşı karşıya kalındığını belirti ve “Bunu kaybettiğimiz gün her şeyi kaybederiz” dedi.

1452702822.jpg

1452702801.jpg

1452702800.jpg