Özge Kizir

Kıbrıs müzakerelerinde eski görüşmeci ve Cumhurbaşkanı eski Sözcüsü Osman Ertuğ, Kıbrıs müzakerelerinde “ilerleme”den bahsedildiğine işaret ederek, gizlilik ilkesi içerisinde sürdürüldüğü için ne gibi bir ilerleme sağlandığını bilmediklerini söyledi,  “İlerlemeler, Kıbrıs Türk tarafının temel bir takım vazgeçilmezlerinden ödün vererek yapılmış ilerlemeler ise bu gerçekten kaygı vericidir” dedi. Ertuğ, yeni Türkiye raporunda Türkiye'nin çözüme katkı sağlaması, askerlerini çekmesi ve Maraş'ı BM'ye vermesini talep eden Avrupa Parlamentosu’nun ise “saçmaladığını” belirtti.

Avrupa Parlamentosu'nun (AP) yeni Türkiye raporunda, Kıbrıs konusu da yer aldı. Raporda, Kıbrıs sorununun Türkiye-Avrupa Birliği (AB) arasındaki ilişkileri etkilediği belirtildi. Bu nedenle tüm taraflardan çözüme dönük gayret göstermeleri istendi. Türkiye'nin, Kıbrıs Rum Kesimi gemi ve uçaklarına liman ve havaalanlarını açması gerektiği savunulan raporda, bunun üyelik müzakerelerini önemli ölçüde güçlendireceği ifade edildi. Müzakerelerdeki ilerlemeden memnuniyet duyulduğu kaydedilen raporda, Türkiye'nin çözüme katkı sağlaması, askerlerini çekmesi ve Maraş'ı BM'ye vermesi de talep edildi.

Raporu ve rapordaki talepleri değerlendiren Kıbrıs müzakerelerinde eski görüşmeci ve Cumhurbaşkanı eski Sözcüsü Osman Ertuğ, Avrupa Parlamentosu’nun “saçmaladığını”  belirtti.

“Uygulama kabiliyeti olmadığı bir yana bağlayıcılığı da yoktur”

Alınan kararın herhangi bir hükmü olmadığını ve olamayacağını ifade eden Ertuğ, “Bu kararın herhangi bir hükmü yoktur ve olamaz. Esasen uygulama kabiliyeti olmadığı bir yana, bağlayıcılığı da yoktur. Fakat Avrupa Parlamentosu (AP) eğer gerçekten Kıbrıs sorununun çözümlenmesine katkıda bulunmak istiyorsa, öncelikle yansız davranabileceğini ve önyargılı davranmayabileceğini ortaya koyması gerekiyor” şeklinde konuştu.

“Kıbrıs Türk tarafı çözüm istediğini her zaman göstermiştir”

Ertuğ, sözlerine şöyle devam etti: 

“Bugün çözüme katkı için çağrı yapılması gereken ülke Türkiye değildir. Türkiye, her zaman çözüme katkısını koymuştur. Kıbrıs Türk tarafı da her zaman çözüme taraf olduğunu sadece sözle değil, aynı zamanda hareketleriyle de göstermiştir. Bunun en son örneği 2004’te Kıbrıs Türk halkının yüzde 65’lik bir oranla evet dediği Annan Planı’dır. 

“Yanlı ve gerçeklerden uzak bir davranış içerisine girmesi düşündürücüdür”

Avrupa bu gerçekleri görmezden geliyor. Kıbrıs Rum tarafının hâkimiyetçi bir zihniyetle adanın bütününe sahip çıkma ve Kıbrıslı Türklere en iyimser ihtimalle bir azınlık statüsü verme amacında olduğunu görmezden geliyor. Koskoca bir Avrupa Parlamentosu’nun bu kadar yanlı ve gerçeklerden uzak bir davranış içerisine girmesi düşündürücüdür. Herhangi bir telaşa kapılmamıza veya panik yapmamıza gerek olduğu kanaatinde değilim. Çünkü herhangi bir bağlayıcılığı olmayan ve uygulama kabiliyeti bulunmayan bir karardır. Aslında karar da değil bir rapordur.”

“Kıbrıs Türk tarafı üzerindeki sınırlamalar kalkarsa Türkiye limanlarını açar”

Türkiye’nin, Güney Kıbrıs’a limanlarını açması talebini değerlendiren Osman Ertuğ, “Türkiye’nin eskiden beri devam eden bir önerisi var. Kıbrıs Türk tarafı üzerindeki bütün sınırlamalar kalksın, o zaman da Türkiye bütün limanlarını açar. Bu konuda zaten Türkiye’nin bilinen bir önerisi vardır. Bu öneriye maalesef Kıbrıs Rum tarafı hayır demiştir” dedi.

“Temel vazgeçilmezlerimizden ödün vererek yapılmış ilerlemelerse, bu gerçekten kaygı vericidir”

Müzakerede sağlandığı söylenen “ilerlemeler” konusuna da değinen Osman Ertuğ şunları söyledi: 

“Görebildiğim kadar söylemek istiyorum çünkü görüşmelerde gizlilik hüküm sürüyor. Bir taraftan ilerleme olduğu söyleniyor. Tam olarak ne konuda ilerlemeler olduğu kamuoyunda pek de paylaşılmıyor. Fakat bu ilerlemeler Kıbrıs Türk tarafının temel bir takım vazgeçilmezlerinden ödün vererek yapılmış ilerlemelerse, bu gerçekten kaygı vericidir. Nitekim buna yönelik bir takım işaretlerde alınıyor.

“Özel bölgeler iki kesimliliğe aykırıdır”

Örnek vermek gerekirse, ‘özel statü bölgeleri’ meselesidir. ‘Karpaz’da veya Güzelyurt’ta özel statü bölgeleri oluşsun’ şeklindeki yaklaşımdır. Şimdi bu iki kesimliliğe taban tabana zıttır. İki kesimlilik en temel çözüm ve Birleşmiş Milletler parametrelerinden birisidir. ‘Özel bölgeler’ meselesi iki kesimliliğe aykırıdır. Çünkü bu bölgelerde bütün yani Kıbrıs Türk kurucu devletinde sayı, nüfus ve mülkiyet çoğunluğu Kıbrıslı Türklerde olması gerekiyor. 

“İki kesimlilik bizim vazgeçilmezlerimizden birisidir”

Hal böyleyken bunu şimdi özel statü bölgeleriyle bunu sulandıracak, hatta belki de zaman içerisinde ortadan kaldıracak düzenlemelere bizim tarafın itibar etmesi, ettiyse de bence son derece sakıncalı bir durumdur. Böyle tavizler verilmemelidir. İki kesimlilik bizim vazgeçilmezlerimizden birisidir. Bizim taraftan garantiler konusunda da ikircikli konuşmalar duyuyoruz. Bu da belirsizlikler kaldırmayacak bir durumdur. Çünkü Kıbrıs Türkünün can güvenliği ile ilgilidir. Can güvenliği herhangi bir sulandırma kaldırmaz.” 

“İlerlemeler ne pahasına”

Müzakere sürecinde yaşanan ilerlemelerin halkla paylaşılması gerektiğine dikkat çeken Ertuğ, “Kaydedilen ilerlemeler nedir veya ne pahasına olmuştur bilinmesi gerekiyor. Çünkü Kıbrıs Rum tarafından bir takım iddialar geliyor. Bunlara ise resmi makamlardan cevap verilmiyor. Bu da dengesiz bir durum ortaya çıkarır. Halk neye inanıp neye inanmayacağını bilemez duruma geliyor. Kıbrıs Rum tarafından mülkiyet konusunda da ciddi bir takım iddialar vardır. Bu durumda halk ikinci en önemli konusu diyebileceğimiz, yani can güvenliğinden sonra mal güvenliği konusunda da kafalarda soru işaretleri kuşkular yaratır” şeklinde konuştu.

“Hepimiz çözüm istiyoruz, ama bunun doğru çözüm olmasını istiyoruz”

Müzakere sürecinde yeterli açıklamaların yapılmadığını yineleyen Ertuğ, “Doyurucu bir açıklama yapılmıyor. Daha ‘hiçbir şeyde anlaşılmış değil’ deniyor. Eğer anlaşılmamışsa o zaman ilerleme nedir? Bu da belli değildir. Dolayısıyla daha büyük bir detayla halkın bu konularda aydınlatılması gerekiyor. Öncelikle Kıbrıs Türk halkı çözüm istiyor. Hepimiz çözüm istiyoruz, ama bunun doğru çözüm olmasını istiyoruz. Önemli olan budur. Sadece bir çözüm değil, doğru bir çözüm olmasıdır” ifadesini kullandı.

“Kafalardaki duvar nelerdir?”

Ertuğ, sözlerine şöyle devam etti: 

“Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, ‘öncelikle kafadaki duvarların yıkılması lazım’ demekle doğruyu söylemiştir. Fakat bunu söylerken şuna da işaret etmek lazım,  Kafalardaki duvar nelerdir? Somut bir örnek vermek gerekirse, Futbol Federasyonları ile ilgili bizim tarafın ciddi tavizler vererek geldiği bir nokta vardı. Ona rağmen Kıbrıs Rum tarafı kendi taahhütlerine sadık kalmadı. 

“Geleceği bunun üzerine mi inşa edeceğiz?”

Kıbrıs Rum Futbol Federasyonu Başkanı Kostakis Kutsokumnis Türkiye’deydi. Üzerinde Türk bayrağı, yani ulusal sembolümüzün bulunduğu bir tişört giydi diye sözle linç ediliyor. Resmi ağızlar bile dâhil herkes kendisine saldırıyor. Güney’de bu koro halinde yapılıyor. Duvar mı istiyorsunuz? İşte duvar. Bu zihniyet değişmezse biz bir kâğıda imza atsak bile nasıl yürüteceğiz. En bariz ve çarpıcı örneklerden birisidir. Halkımızın görüp bunları değerlendirmesi gerekiyor. Bizden bu konuda ‘tıs’ yoktur. Geleceği bunun üzerine mi inşa edeceğiz?”