Adana'da korsan gösteriler sırasında başından vurularak öldürülen İbrahim Aras'ın cinayet şüphelisi 14 yaşındaki çocuk, ilk kez hakim karşısına çıktı.

Geçen yıl 15 Haziran'da meydana gelen olayda, Diyarbakır'ın Lice ilçesindeki olayları protesto etmek için Güneş Kuşak Bulvarı'nda yol kesen terör örgütü PKK yandaşlarına polis tazyikli su ve biber gazıyla müdahale etmişti. Göstericilerin kaçtığı ara sokakta ise başından vurulan İbrahim Aras'ın (14) cesedi bulundu.

İbrahim Aras'tan alınan örneklerin ardından İstanbul Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulu, "Kişinin ölümüne neden olan yüksek kinetik enerjili harp silahı veya kapsülünde domdom kurşunu bulunan av tüfeğiyle bitişik, bitişiğe yakın veya yakın atış mesafesinden meydana gelen atışla husulü mümkün olmuştur" raporu verdi.

Olayla ilgili ifade veren gizli tanık "Alanya', "S.A.'da av tüfeği vardı. İbrahim ile S.A.'nın arasında 2-3 metre mesafe bulunuyordu. İbrahim yere düşerek başından kanlar aktığı sırada S.A. endişeli ve hızla uzaklaştı. İbrahim vurulduktan sonra herkes polisi suçladı. Bu olayı herkesin S.A.'nın gerçekleştirdiğini bilip konuşmasına rağmen kimse korkudan ifade veremedi" dedi.

"HERKESE KORKU SALMAM YAŞIM İTİBARİYLE MÜMKÜN DEĞİLDİR"

15 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan S.A., Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıktı. S.A., olay günü izinsiz gösteriye katılmadığını söyleyerek, "Evimde yatmaktaydım. Sonra atılan gazdan rahatsız oldum. Çığlık sesi duydum. Dışarı çıktım. Olayın olduğu yer ile evimiz arasında yürüyerek 5 dakikalık mesafe vardır. Merak edip dışarı çıktım. Zaten gazdan gözüm yanmıştı. Mahallede herkes bağırarak koşuyordu. Bir çocuğun öldüğünü söylüyorlardı. Ben olay yerine geldiğimde ortam kalabalıktı. Dayım Mehmet Nasip Ayaz çocuğun üzerine bir nevresim örtmüştü. Ben maktulü tanımam. Hayatım boyunca hiç görmedim. Benim tüfeğim yoktur. Şu an tutuklu bulunduğum diğer dosyada kullanılan tüfek de bana ait değildir. Ben bu tüfeği pazar yerinde bulunan birinden almıştım. Ateş etmelerine engel olmak istemiştim. Tekrar onlar elimden tüfeği almak istediler. Bu esnada tüfek patladı. Beni yere yatırıp çok dövdüler. Ben koşup polise sığındım. Bahsi geçen tüfek kesinlikle benim değildir. Beraatımı talep ediyorum" diye konuştu.

Gizli tanık "Alanya'nın beyanlarını kabul etmediğini söyleyen S.A., "Benim ailem beladan uzak durur. Benim herkese korku salıp herkesi öldürmem yaşım itibariyle dahi mümkün değildir. Kesinlikle olay yerinden elimde tüfek ile uzaklaşmadım. Tam tersi ben kalabalıkla birlikte olay yerine geldim" dedi.

"BİZE HEM DAMDAN HEM SOKAKTAN ATEŞ AÇILDI"

Tanık polis memuru Ayhan Demir ise eylemlere zırhlı araçlarla müdahale etmeye çalıştıklarını belirterek, "Ben ekibin başındaydım. Ancak zırhlı araçlarımız giderken arkasından yaya şahıslar da çıktığı için biz yaya olarak da müdahale etme zorunluluğu duyduk ve yaya birimlerimiz de zırhlı araçlarımız arkasından metro istasyonunun olduğu bölgeye kadar gittik. Biz henüz olayın olduğu sokağın başını tutmadan yan sokaktan bir kaç bayan çıktı ve bize bir şahsın yaralı olduğunu söyledi. Biz henüz sokağın bulunduğu yere giderken bunu söylemişlerdi. Sokağın başına varmamıştık. Ben polis memurları sokağın başını ve önünü tutmalarını, yaralı şahsın çıkarılmasını sağlamalarını söyledim. Bu aşamadan sonra polis memurları sokağın başını ve sonunu tuttular. Daha sonra ortam kalabalıklaştı. Bize doğru hem damlardan hem sokaktan ateş edilmeye başlandı. Olay öncesinde zırhlı araçta bulunan arkadaşlarımızın grubun silah da kullandığını söyleyip bizi uyarmıştı. Olay günü gaz fişeği ve gaz bombası kullanıldı. Ancak bunlar parlama yapmaz, ışık vermez. Ses ve ışık fişeği parlama yapar" şeklinde konuştu.

"SOKAĞIN İÇİNE POLİS MEMURLARI GİRMEDİ"

4. Sınıf Emniyet Müdürü Alpaslan Korkut da olay yerine daha sonra geldiğini ifade ederek, "Olayın olduğu sokağın başında hem zırhlı araç, hem de yaya polislerimiz vardı. Sokaktan polislere doğru çok miktarda molotofkokteyli, el yapımı patlayıcı atılmaktaydı. Polis memurları da ellerindeki mühimmatı kalabalığı dağıtmak için sıkmaktaydılar. Sokağın içine polis memurları girmedi. Zırhlı araç da girmedi. Sokağın içinden atılan maddeler çoğalınca biz yaya görevlilerimizi yolun diğer tarafına çektik. Biz yolun karşısına geçtikten sonra sokaktan silah sesleri duyduk. Kaç el ateş edildiğini bilmiyorum. Sonrasında aynı sokaktan çıkan kadınlı erkekli bir grup bize bir çocuğun vurulduğunu söylediler. Gaz fişeği, ses fişeği ve ışık fişeği kişinin kafasına çarparsa ezilme oluşabilir. Bu olaydaki harabiyeti oluşturmaz. Tüfek ile yakın veya bitişik atışta beyinin dağıldığını ben daha önceki bir olayda görmüştüm. İntihar eden kişi çenesinden bitişik atış yapmıştı. Giriş deliğini şu an hatırlamıyorum. Ancak beyin parçalanmıştı. Bildiğim bu kadar" dedi.

"SİLAH VE GAZ FİŞEĞİ SESİ DEĞİLDİ"

Tanık Mehmet Altunten ise, olayın babasının evinin önünde olduğunu aktararak, "Saat 14.00 sıralarında bir ses duyduk. Bu bomba patlaması veya tüp patlaması gibi büyük bir gürültüydü. Silah sesi olmadığı gibi ses ve gaz fişeği sesi de değildi. Bu bölgede sürekli eylem olduğu için bu seslere alışığız. Hemen pencereden dışarı baktım. Bir çocuk yerde yatıyordu. Sokak içinde eylemciler vardı. Eylemcilerin elinde tüfek veya silah görmedim. S.A.'yı o sokakta görmedim. Sonra aşağı indik. Polis sokak ile Güney Kuşak Bulvarı'nın kesiştiği yerdeydi. Çocuğun düştüğü yerden polislerin durduğu yer biraz görünüyordu. Polisler gaz bombası atmaya devam ediyordu. Gaz bombası büyük gürültü çıkarmıyordu. Ben 1-2 adım atıp polislere durmalarını, çocuğun yaralandığını söylemeye çalıştım. Ortam kalabalıklaştı. 112'yi arayarak durumu bildirdim. Ben maktulün üzerini kimin örttüğünü de görmedim. Bir süre sonra da ailemle oradan ayrıldım" ifadelerini kullandı.

"POLİS SOKAĞA GİRMEDİ"

İbrahim Aras'ın arkadaşı Emre A., futbol oynadıktan sonra Aras ile birlikte eyleme katıldıklarını söyleyerek, "Cadde üzerinde grupla birlikte hareket ettik. Taş attık. Eylemcilerin elinde tüfek veya silah görmedim. Zaten polis TOMA ile müdahale etti. Hepimiz kaçtık. Ben önden hızlıca kaçtım. İbrahim'in nereye kaçtığını görmedim. Ben kaçarken sürekli patlama oluyordu. Gaz bombası, havai fişek, molotofkokteyli sürekli patlıyordu. Polisler sokağa girmedi. Cadde üzerinde bekliyordu. Bomba ve biber gazı atıyorlardı. Ben epey ilerledikten sonra bir çocuğun öldüğünü söylediler. Ben dönüp geldiğimde İbrahim'in yerde yattığını gördüm. Sokak çok kalabalıktı" dedi.

Mahkeme, gizli tanığın duruşma harici bir günde hazır bulundurulması için Emniyet Müdürlüğü'ne yazı gönderilmesi ve eksiklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.

İbrahim Aras cinayetinden tutuksuz yargılanan S.A., 2 Şubat 2015'te semt pazarında av tüfeğiyle ateş açarak Yasemin Kaya'nın ölümüne sebep olduğu iddiasıyla açılan davadan tutuklu bulunuyor.