Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, "Çok önemli zorluklarla karşı karşıyayız ama arkasından gidebileceğimiz özel çıkar alanlarımız da var. Bu nedenle vize serbestisi, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve özellikle de Suriyeli sığınmacıları evine alması ve çocukların eğitimine önem vermesi konusunda Türkiye'ye verdiğimiz destek ve yapıcı çalışmalarımız sürecek." dedi.

Ankara Palas'ta yapılan Türkiye-AB Üst Düzey Siyasi Diyalog Toplantısı'nın ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Mogherini, Türkiye'nin AB adayı bir ülke olması nedeniyle kendileri için bu üst düzey diyaloğun ve tüm konularda açık, samimi, saygılı bir şekilde görüşebilmenin çok önemli olduğunu dile getirdi. 
15 Temmuz'da yaşanan darbe girişimi nedeniyle Türk halkına ve Türk kurumlarına başsağlığı ve iş birliği duygularını ifade eden Mogherini, muhalefetteki partilerin bile demokrasiyi geliştirmek adına darbenin karşısında durmasını saygıyla karşıladıklarını belirtti.

Olayın yaşandığı ilk anlarda demokratik duruşa karşı yapılan bu saldırıya karşı olduklarını ifade ettiğini hatırlatan Mogherini, "Bütün kurumlarda gerçekleşen bu kalkışmayı mümkün olan en yüksek sesle kınadık." diye konuştu.

Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğüne tam bir bağlılığın nasıl savunabileceği konusunda çok kapsamlı tartışmalar gerçekleştirdiklerini anlatan Mogherini, yanı sıra Avrupa Konseyi ile yapılabilecek iş birliği konusunu da ele aldıklarını söyledi.

Bugünkü toplantının çok pozitif bir ana mesajı olduğunu söyleyen Mogherini, şöyle devam etti:

"Bütün işbirliği alanlarımızda diyalog ve ortak çalışmayı taahhüt ediyoruz. İkili ilişkilerimiz, dış politikamız ve bölgesel işbirliği alanlarında yapacağımız çok şey var. Yapıcı, ileriye dönük, ortak zorluklara ve çıkarlara yoğunlaşarak çalışmalarımıza devam edeceğiz. Çok önemli zorluklarla karşı karşıyayız ama arkasından gidebileceğimiz özel çıkar alanlarımız da var. Bu nedenle vize serbestisi, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve özellikle de Suriyeli sığınmacıları evine alması ve çocukların eğitimine önem vermesi konusunda Türkiye'ye verdiğimiz destek ve yapıcı çalışmalarımız sürecek.

Kürt meselesi de konuştuğumuz konulardan bir tanesiydi. Biz sadece AB'de değil üyelerimizin hepsinde PKK’yı terörist örgüt olarak kabul ediyoruz ve son zamanlarda PKK’ya karşı önemli önlemler alınıyor. Tüm terörist saldırılar ve şiddet durdurulmalı, silahlar bırakılmalı, demokratik bir süreç başlamalı."

Mogherini, üzerinde iş birliği yapmaya karar verdikleri birtakım kilit konular olduğunu ancak esas üzerinde görüş birliğine vardıkları konunun "karşılıklı saygı çerçevesinde neler yapılabileceğine yönelik biraz daha konuşmak" olduğunu vurguladı.

Toplantıda Suriye konusunun da ele alındığını ifade eden Mogherini bu ülkede yakın dönemde ateşkesin sağlanması ve siyasi çözümün sağlanması gibi ortak düşünceleri paylaştıklarının altını çizdi. Federica Mogherini, "Suriye'nin birliği, toprak bütünlüğü, bütün tarafların sürece dahil edilmesi ve aynı zamanda mezhepçi olmayan bir ülkenin ortaya çıkabilmesi için neler yapılabileceğini konuştuk. Bu alanlarda çalışmaya devam edeceğiz." şeklinde konuştu.

"15 TEMMUZ BİZİM İÇİN DE ÇOK BÜYÜK ŞOK"

AB Komisyonu'nun Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn ise başka gerginlikler yaşanmış olsa bile dostane bir ortamda son derece yapıcı bir toplantı gerçekleştirdiklerini vurguladı.

Türk halkına olan desteklerini ifade ettiklerini dile getiren Hahn, 15 Temmuz darbe girişiminin sadece Türk halkı için değil aynı zamanda çok yakın bir komşu ülkede yaşanması nedeniyle Avrupalılar için de çok büyük bir şok olduğunu söyledi. Hahn, "Biz de bu durumun üstesinden gelebilmek için elimizden gelen desteği vereceğiz." dedi.

Türkiye'nin hala AB için bir aday ülke olduğunu anlatan Hahn, şöyle devam etti:

"Biz kendi içimizde birbirini hiç eleştirmeyen kişiler değiliz. Gerektiğinde, herkesi ortak kurallar çerçevesinde tutabilmek için biz de eleştiriyoruz. Aday ülkeler için de aynı şey geçerli. Aday olan ülkeler ile olmayan ülkeler arasında bir fark var. Bu bazen bir zorluk olarak algılanabilir ama burada mesele eleştiri değil, yavaş yavaş aday ülkeleri hukukun üstünlüğü etrafında AB standartlarıyla uyumlu hale getirmek. Hukukun üstünlüğü standardını korumaya olan taahhüdünü farklı vesilelerle duyma imkanı bulduk ve bununla ilgili güvence aldık. Bu hem Avrupa hem de Türkiye halkı için çok önemli ve herkesin çıkarına olacak bir durum. O yüzden kendi aramızda işbirliğini geliştirmeliyiz. İç süreç çok çok önemli. Gümrük Birliği'nin güncellenmesine ilişkin tartışmalar önümüzdeki dönemde en önemli konulardan biri olacak. Bunu tamamlamak gayretindeyiz.

Sayın Ömer Çelik, 23. ve 24. fasılların açılmasıyla ilgili fikirlerini beyan etti. Biz de ümit ediyoruz ki Kıbrıs konusunda bir çözüm bulunur. Bu da Türkiye ile AB için pozitif bir sinyal olur ve böylece AB 23. ve 24. fasılları açmak için inisiyatif alır. Biz bununla ilgili hazırlıklarımızı zaten yaptık. Bunun önemli bir konu olduğunu düşünüyoruz."

Taraflar arasında imzalanan 18 Mart mutabakatına da değinen Hahn, mutabakatın kendileri için çok kapsamlı bir yol haritası olduğuna değindi. Bu konuda şimdiye kadar önemli yol katedildiğini dile getiren AB Komiseri, Türkiye'den Yunanistan'a geçişleri azaltırken aynı zamanda kaçakçıların yaptıklarını ve ölümleri de engellemeyi başardıklarına işaret etti.

Suriyeliler konusunda Türkiye'nin olağanüstü bir misafirperverliği olduğunu ifade eden Hahn, "Herkes bu sürecin daha hızlı gerçekleşmesini istiyor ama biz de bunun için normal prosedürün dışında hareket ediyoruz. Bunu unutmamak lazım. 2016 ve 2017 için 3 milyar avro bahsettiğimiz miktardı ve şu ana kadar 2,2 milyar avrodan daha fazlası için taahhütte bulunduk. Ay sonuna kadar 600 milyon avrodan daha fazlasını verebileceğimizi ve yaklaşık 1 milyar avroya ulaşabileceğimizi düşünüyoruz." dedi.

Vize serbestisi konusunda bir çözüm bulmak gerektiğini vurgulayan Hahn, tarafların birbirini daha iyi anlamasının önemli olduğunu ifade etti. Politikacılar olarak kendilerinin görevinin halkın durumu daha iyi anlamasını sağlayabilmek olduğunu kaydeden Hahn, "Bu anlamda sürecin başındayız diye düşünüyorum. Dolayısıyla gerekli saygıyı daha iyi şekilde sağlamak ve bunu Türk ve Avrupa vatandaşları tarafından desteklenen bir düzeye getirmek ilk önceliğimiz olmalı." görüşünü dile getirdi.