TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit, CTP-UBP hükümetinin yıllardır söz verip tutulmayan vaatleri balon gibi şişirip yeniden halka sunduğunu, halka şiir nameler düzdüğünü söyledi

Özyiğit, CTP ve UBP’nin “artık iki büyük parti olmadığının” son iki seçimde görüldüğünü, meclisteki yapının halk iradesini yansıtmadığını belirterek, erken seçimin kaçınılmaz olduğunu, TDP olarak erken seçime ve iktidara hazırlandıklarını söyledi

CTP-UBP hükümet programının “cek-cak’larla dolu olduğunu, reform hükümeti lafının ise şişirilmiş bir balon olduğunu kaydeden Özyiğit, şişirilmiş balona değil, ayakları yere basan politikalara ihtiyaç duyulduğunu vurguladı

 

Züleyha KARAMAN

Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Cemal Özyiğit, CTP ve UBP için “sağdaki ve soldaki en büyük iki parti” ifadesine itirazları olduğunu, 29 Haziran 2014 Yerel Seçimleri ile 19-26 Nisan 2015 Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarının, UBP ve CTP’nin “büyük olmadıklarını” gösterdiğini belirterek, “Bizim temel itirazımız, şu anda halkın iradesinin meclise yansımadığı şeklindedir. Dolayısıyla önce, Meclise, halkın şu andaki iradesi yansımalı, ardından da sayısal dağılıma göre hükümet kurulmalı” dedi.

HALKIN SESİ’ne konuşan Özyiğit, UBP ile DP’nin toplamda 26 milletvekiline ulaştığını ama hükümeti kurmaya talip olamadıklarına işaret ederek, “Niçin bunu diyemediler, çünkü şu anki 26’nın onların hakları olmadığını biliyorlar. CTP Meclis’te en büyük çoğunluğa sahip, hükümetin yine büyük ortağı, ancak cumhurbaşkanı adayları ikinci tura kalamadı, yerel seçimlerde de büyük kentleri kaybetti” ifadesini kullandı.

HÜKÜMETİN OLUŞUMU

Mehmet Ali Talat’ın 2003’de başbakan olduğunda da CTP-DP hükümeti için ‘reform hükümeti’ dendiğini anımsatarak, “reform hükümeti diye diye memleket bu hale geldi” diyen Özyigit, CTP-UBP hükümetinin yine aynı vaatlerle göreve geldiğini kaydetti. Özyiğit, “Ama balonun ömrü iğnenin ucunun dokunduğu ana kadardır. Biz şişirilmiş balon değil, ayakları yere basan politikalar istiyoruz. Ülkeyi, insan dokusunu doğru tahlil eden ve bu çerçevede yeniden yapılandırıp bu ülkedeki insanların yaşam standardını yukarılara çekmek için plan, program, projeler istiyoruz. Ülkenin buna ihtiyacı vardır” dedi.

HALK ARASINDA GÖRÜŞ, TELKİN…

Özyiğit, CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat’ın, geçmişte , “Türkiye’de yaşasaydım oyumu AK Partiye verirdim” dediğini anımsatarak, halk arasındaki genel kanının CTP-UBP hükümetin “dış müdahale” ile kurulduğu yönünde olduğunu savundu.

“AĞIR KOŞULLAR”

2016-2018 Ekonomik Programı’nın “ağır koşullar” içereceği yönünde ciddi endişeleri olduğunu, bu koşulları kabul ettirmek için, ülkede, sivil toplumu ve örgütleri etkileyecek geniş tabanlı hükümet kurulması yoluna gidildiğini öne süren Özyiğit, hükümet programına konan elektriğin özerkleştirileceği ifadesinin göstermelik olduğunu, ‘özerkleşme’ değil ‘özelleşme’ olacağını söyledi.  Özyiğit, yapılan icraatların özerkleştirmeye değil, özelleştirmeye hizmet ettiğini belirtti.

Türkiye’den getirilecek suyun yönetiminin de özelleştirilmesinin öngörüldüğünü, hükümetin bu konuda net bir tutum içinde olmadığını belirten Özyiğit, “Belediyeler Birliği’nin suyun yönetilmesi konusunda çok ciddi bir proje hazırladığını, TDP olarak Belediyeler Birliğine bu konuda destek belirttiklerini ifade etti.

Kamu Hizmeti Komisyonu’na karşı ciddi bir güvensizlik olduğuna işaret eden Özyiğit, hükümet programında 6 ay içinde kamu reformu yapılacağının, 9 ay içinde de Kamu Hizmeti Komisyonu’nun yeniden yapılandırılacağının yer aldığını belirterek, şöyle devam etti: “Önce güven verecek bir Kamu Hizmeti Komisyonu oluşturulmalı ki insanlar gönül rahatlığı ile o komisyonun açacağı münhallere başvurabilsinler. Adil, tarafsız, bağımsız bir sınava girip haklarını alma yoluna gitsinler. Tayin, terfi atamalarda bu haklarını güven içinde alabileceklerine inansınlar. Böyle bir şey yok. Bizim temel yaklaşımımız, bu tür hayati yasaların yaşam bulacağı bir düzenleme ve arkasından seçimdi. Hala daha bu ısrarımızı sürdürüyoruz. Olması gereken budur.”

Hükümetin sayısal çoğunluğun 39 olduğunu, bunun bir anayasa değişikliğini yapabilecek çoğunlukta olduğunu kaydeden Özyiğit,  şöyle devam etti: “Ama anayasa değişikliği yapma niyetleri var mıdır, bunu sorgulamak lazım. Örneğin, ‘polisi sivile bağlayacağız’ diyorlar, takvim de verdiler. TDP 3-4 yıl önce, polisin sivile bağlanması için yasa önerisi sunmuştu. Geçici 10. madde kaldırılman bu ülkede gerçek anlamıyla bir sivilleşmeden, demokratikleşmeden söz edilemez. Bir önceki CTP-DP hükümetinde geçici 10. maddenin kaldırılması vardı, bu defa, UBP’nin buna itirazı olduğu için programa dahi koymadılar. Geçici 10.madde kaldırılmadığı sürece, gerçek anlamda sivilleşme, demokratikleşme sağlanabilir mi? Bunu hep beraber oturup tartışalım. Polisin sivil otoriteye bağlanması için de doğru bir tavır koyalım. Türkiye’deki gibi olmasın. Polis sivilleşsin ama, asla siyasallaşmasın. Bu defa, siyasi otorite askeri makamların elinden alıp da polisi istediği gibi kendi yönlendirmesin. Bu konuda ciddi itirazlarımız vardır. İtfaiye yerel yönetimlere bağlanabilir, olması gereken bize göre budur.”

Hükümet programının “cek-cak” ile dolu olduğunu, ülkenin en önemli konularının başında eğitim ve sağlık geldiğini vurgulayan Cemal Özyiğit, daha önceki hükümetin gündeminde tam gün eğitim ve sağlık olduğunu, bu kez, yapamayacaklarını görünce hükümet programına dahi konulmadığını belirtti.

Özyiğit, “Kamusal eğitim ve sağlık mutlaka günün mesai koşullarına göre düzenlenmeli ve nitelikli bir şekilde yapılandırılmalı. İnsanlarımızı, özel hastanelere, özel okullara muhtaç olmaktan kurtarmalıyız. Devlet asli görevini yapsın, onlar da bir yerde dursun. Arzu eden vatandaşımız gidip özelden hizmetini alsın.  Devlet eğitimi keyfi bir şekilde bırakmasın. Tam gün eğitime kesinlikle geçilmeli” dedi.

Yeni hükümetle bu adımların atılacağının şüpheli olduğunu ifade ederek, Milli Eğitim Bakanı Kemal Dürüst’ün geçmişte tam gün eğitimi “katleden adam” olduğunu savunan Özyiğit, Dürüst’ün geçmişte çok başarılıymış gibi şimdi yeniden vatandaşın önüne konulduğunu kaydetti.     Özyiğit,  “Eskiden başarısız olan bir bakanı yeniden aynı bakanlığa getirmenin bir alemi yok” dedi.

“HÜKÜMET PROGRAMINA DAHİ YAZAMADILAR”

Bir önceki hükümet programında, GKK, Sivil Savunma, Merkez Bankası’nın başına KKTC vatandaşının geleceğinin yazıldığını, yeni programda bunların olmadığını, özel sektörde sendikalaşmadan ise yüzeysel bahsedildiğini kaydeden Özyiğit, “Ben de soruyorum, özel sektörde sendikalaşmayı nasıl teşvik edecekler?”

Devlet Planlama Örgütü’nün (DPÖ) ülkenin fizibıl yapısını çıkarmadığını kaydeden Özyiğit, üniversitelerin açtığı bölümlerin ülkenin ihtiyaçlarına göre belirlenmesi,  yüksek öğretimin ve mesleki teknik öğretimin yeniden kurgulanması gerektiğini söyledi.

Ülkede eleman ihtiyacının olduğu alanlarda eleman bulma sıkıntısının yaşandığını, diğer taraftan da, kısıtlı iş imkanlarının olduğu alanlarda fabrikasyon gibi mezun verildiğini, diplomalı işsizler ordusu yaratıldığını ifade eden Özyiğit, tüm bunların doğru planlama yapılmadığı için yaşandığını, devletin bunu kısa sürede çözmesi gerektiğini kaydetti. Ülkenin yetişmiş insanlarına, yetiştikleri alanlarında ihtiyaç duyulmadığını, ihtiyaç duyulan alanlarda da yetişmiş insan bulunmadığını ve yurt dışından işçi getirildiğine dile getiren Özyiğit, “Bir sürü yetişmiş değerimiz atıl kalıyor ve çareyi ülkeden göz etmekte buluyor” dedi.

“HALKA ŞİRİNNAME DÜZÜLÜYOR”

Hükümetin, takvimleme de yaparak halka şirinnameler düzdüğünü ifade eden Özyiğit, nefeslerinin hükümetin ensesinde olacağını vurguladı. Olumlu adımları destekleyeceklerini, halk aleyhinde olacak gelişmelere sivil toplum örgütleri ve halk ile birlikte karşı çıkacaklarını ifade eden Özyiğit, şöyle devam etti:

“Kısa bir süre sonra bunun da (hükümetin) şişirilmiş bir balon olduğunu herkes görecek. Geçmişte de yaşandı, görüldü. Bunu bekleyip göreceğiz. Biz yine de bu bekleme sürecine olumlu bakmak istiyoruz. Eğer halkın yararına atacakları olumlu adımlar varsa, yapacakları olumlu, güzel icraatlar var ise bunlara destek olacağız. Bundan hiçbir endişeleri olmasın. Ama nefesimiz enselerindedir. Halk adına, yapacakları icraatları, atacakları adımları takip edeceğiz. Yeri geldiğinde, halkla ve sivil toplum örgütleri ile birlikte, halkın aleyhine olabilecek konularda karşı çıkmayı sürdüreceğiz” dedi.

“YAN GELİP YATMA LÜKSÜMÜZ YOK”

Kıbrıs sorunu çözülmeden de yapılacak çok iş olduğunu, Kıbrıs sorunun çözümsüzlüğünün eğitimin yeniden yapılanmasına, sağlık, tarım alanında bir takım düzenlemeler yapılmasına, özel sektöre sendikalaşmayı getirmeye engel olmadığını kaydeden Özyiğit, şöyle devam eti:

 “Bunlar yetkililerin işgüzarlığıdır. Devleti yönetenlerin beceriksizliğini konuşmamız lazım. Sanki Kıbrıs sorunun çözümü ile o peri masallarındaki gibi sihirli değnek havaya fırlatılacak, her şey yerine gelecek ve o zaman aynı insanlar büyük bir şevkle çalışmaya başlayacakmış gibi düşünüyoruz, bu mentaliteyi değiştirelim. Bu ülke bizim, bu ülkede insanca yaşamak istiyoruz. Elbette barış istiyoruz, uluslar arası hukukun içine girmek istiyoruz. Ama onlar olana kadar da, kendi evimizin efendisi olmak istiyoruz, kendi evimizi de düzenlemek istiyoruz. Düzenlerken de, önce hangi alışkanlıklarımızdan gerileyeceğimize, daha doğrusu taviz vereceğimize karar vermemiz gerekiyor. Şu ana kadarki alışkanlıklarımız, bu ülkenin çok da hayrına olmadı. Yani, yan gelip yatma lüksümüz yoktur. Her alanda, öncelikle bu ülkeyi yaşanabilir bir ülke haline getirmeliyiz. Bu, çocuklarımıza, torunlarımıza borcumuzdur. Her alanda bir seferberlik ruhu ile hareket etmek lazım, yaşam seferberliğinden bahsediyorum, ülkeyi yaşanabilir kılma seferberliğinden bahsediyorum. Herkes aldığı göreve dört elle sarılıp, canla başla çalışmalı. Biz bir şey yapmaya çalışmazsak o zaman bu ülke yaşanılır olmaktan tamamen çıkar o zaman çocuklarımıza, torunlarımıza söyleyebileceğimiz bir şey kalmaz, onların yüzüne bakamayız.

“TOPLUMDA CİDDİ ŞEKİLDE DEJENERASYON VAR”

Birlik, beraberlik içinde hareket edilmesi için mutlaka bazı tehlikelerin mi olması gerektiğini sorgulayarak, bundan rahatsızlık duyduğunu dile getiren Cemal Özyiğit, toplumda ciddi şekilde dejenerasyon olduğunu kaydetti.

Kıbrıs Türkü’nün varoluş mücadelesi yıllarında birbirine karşı, sevgi, saygı, hoşgörülü, aralarında güçlü bağ, inanç birlikteliği olduğunu anlatan Özyiğit, “Ganimet, yağma, vurgun, talan düzeniyle bu güzellikler ortadan kalktı. Bırakın komşuluğu, aile bağları zedelendi. Bizim, bu yağma, vurgun düzenini ortadan kaldıracak düzenlemelere ihtiyacımız vardır. Bunlar olmadığı sürece, bekleneni verme şansını bulamayız. Hükümet programlarında iyi, doğru, güzel şeyler de yazabilir, ama yazması yetmez, bunarın uygulanması lazım. Her gelen hükümet reformlardan bahsetti, ama sonuç ortada.”

“MİLLETVEKİLLİĞİ TRANSFER BORSASI AÇIK”

TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit, ülkeyi yönetenlerin sorumluluk sahibi olması gerektiğini vurgulayarak,  bugüne kadar yönetime gelenlerin eskilerden hesap soracağını söyleyerek geldiğini ama kimsenin de hesap sormadığını belirtti. Siyasi Partiler Yasası’nın henüz geçmediği için “milletvekili transfer borsasının açık olduğunu” ifade eden Özyiğit, UBP’den DP’ye geçenlerin yeniden UBP’ye dönebileceğini söyledi. Özyiğit, DP’ye geçenlerin bazıların geri döndüğünü, kalanlarında dönmeyeceğinin garantisinin olmadığını kaydetti.

 “ELEŞTİRİLER DOĞRU DEĞİL”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, Kıbrıs müzakereleriyle ilgili kamuoyuna  yeteri kadar bilgi vermediği yönündeki eleştirilere katılmadığını, Cumhurbaşkanının eskiden olmadığı kadar bilgi verdiğini belirtti.

“KALICI ÇÖZÜM KAÇINILMAZ”

Düzenli, sürekli daha geniş bilgilendirmenin yapılmasının önemli olduğunu  kaydeden Özyiğit, kritik bir süreçten geçildiğini, Akıncı’nın cumhurbaşkanı seçilmesinin ülkede ve dünyada Kıbrıs sorununun çözüleceği yönünde güçlü bir imaj oluştuğunu, bunu iyi sahiplenip gereğini yapmak gerektiğini söyledi.

İki liderin sosyal amaçlı etkinlerde de bir araya geldiğini ve insanlara güven verdiğini ve çözüm beklentisini yükselttiğini ifade eden Özyiğit, “Artık hiç kimsenin bu insanların bu beklentisini ters yüz etme hakkı yoktur” dedi.

Eski acılardan ders çıkararak, bir daha kan, acı, gözyaşı ve göçün olmaması için kalıcı çözüme varılmasının kaçınılmaz olduğunu, adımları bu doğrultuda yorumlamak gerektiğini ifade eden Özyiğit, “Elbette varılacak anlaşmada bir takım sıkıntılar olacaktır. Çünkü ister istemez karşılıklı bir takım tavizlerin verilmesi olacaktır. Rum tarafı 50 yıldır tek başına yönettiği bir devletin yönetimini Kıbrıslı Türklerle paylaşacak. Bunun başka yolu yoktur. Paylaşmadığı sürece zaten bir anlaşma olmayacak. Şimdi onlar, yönetim ve gücü Kıbrıslı Türklerle nasıl paylaşacak sıkıntısını yaşıyor. Kıbrıslı Rumlar, ülkenin yönetimi Kıbrıslı Türklerle paylaşacak, siyasi eşitlik ve öngörülen temel ilkeler boyutunda. Kıbrıslı Türkler de toprak ve mülkiyet konularında bir takım tavizlerin verileceğini görecek” dedi.

Özyiğit, iki tarafta da marjinal örgütlenmeler olduğunu, bunların her türlü provokasyona veya çözüm karşıtı olaylarına hazır olmak gerektiğini dile getirerek, liderlere, şoven yaklaşımları da dikkate alarak destek olmak gerektiğini vurguladı.

“KIBRIS TÜRKÜ HALA GÜVEN SORUNU HİSSEDİYOR”

Garantiler konusunun bir güven sorunu olduğunu, Kıbrıs Türkünün yaşanan acı olaylardan dolayı hala güven sorunu hissettiğine işaret eden Cemal Özyiğit, eski acı olayların bir daha yaşanmasını istemediklerini, eski acı olaylara vesile olmayacak bir çözümü görmek istediklerini, belki ondan sonra garantilerin tartışılabileceğini söyledi.

Özyiğit, “Ayrıca, garantiler garantörler ile birlikte konuşulur. Olası bir anlaşmanın içeriği ve uygulamasını, eski acı günleri yaşatmayacak bir düzenlemenin yaşam bulduğunu herkes görecek ki, gelecekten emin olsun, garantiler konusuna o çerçevede bakmak lazım” dedi.

 “TDP büyüyor”

Özyiğit, TDP’nin örgütlenme çalışmalarının ve partiye katılımın devam ettiğini, partiye sürekli yeni üye yapıldığını, son yapılan MYK toplantısında 100 kişinin TDP’ye üyeliğinin kabul edildiğini söyledi ve son iki seçimden sonra partiye bin üye yapıldığını açıkladı

Cemal Özyiğit, TDP’nin bir süre önce tüzük kurultayı yaptığını, böylece, TDP’de üyenin daha fazla söz sahibi olması için düzenlemeler yapıldığını anlatarak, parti tüzüğünün daha modern hale geldiğini kaydetti. Tüzük Kurultay’ında “eş başkanlık” konusunun da konuşulduğunu ve eş başkanlığı gündemlerine aldıklarını anlatan Özyiğit, parti programına göre, ülke sorunlarıyla ilgili komisyonlar kurulacağını ve bu komisyonların “gölge kabine” gibi çalışacağını söyledi.

Partinin örgütlenme çalışmalarının ve partiye katılımın devam ettiğini, partiye sürekli yeni üye yapıldığını, son yapılan MYK toplantısında 100 kişinin TDP’ye üyeliğinin kabul edildiğini kaydeden Özyiğit, son yapılan 2 seçimden sonra partiye yaklaşık 1000 civarında üye yapıldığını kaydetti.

Örgütlenme çalışmaları çerçevesinde Lefke’den Dipkarpaz’a kadar yoğun bir çalışma içinde olduklarını belirten Özyiğit, son olarak Mağusa’da 3 mahallede olmak üzere, Lefke, Sipahi,  Dilekkaya-Kırıkkale, Taşkınköy-Göçmenköy örgütlerinin kurulduğunu, bu haftadan itibaren de birçok bölgede hazır olan örgütlerin kamuoyuna duyurulacağını açıkladı.

ÖZYİĞİT KASIMDA YENİDEN ADAY

Cemal Özyiğit, TDP’nin Kasım ayında 5. Olağan Kurultayı’nı yapacağına işaret ederek, genel kurulda yeniden aday olacağını açıkladı.

Kendi başkanlığında TDP’nin iki seçime girdiğini ve başarılı çıktığını ifade eden Özyiğit, “Yola devam diyoruz” dedi.

Özyiğit, geçtiğimiz yerel seçimlerde başlatılan işbirliği ve dayanışmalarının kendileri açısından devam ettiğini, “olabilecek en geniş halk koalisyonunu kurmaya çalıştıklarını ancak neo-liberal politikalara destek vermelerinin söz konusu olmadığını vurguladı.

Özyiğit, solda işbirliğine olumlu bakmakla birlikte, yetkili organların büyük çoğunluğunun amblem ve isim değişikliğine ise sıcak bakmadığını ifade etti.