Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Cemal Özyiğit, gerek dövizdeki artış, gerekse de hükümetlerin karar ve uygulamaları nedeniyle toplumun son dokuz ayda %30 oranında fakirleştiğini belirtti.

Halkın içinde bulunduğu ekonomik durumun gerçekten kötü olduğunu, borçluların, borcunu borçla ödeyenlerin ve çek yasağına giren kişi sayısının hızla yükseldiğini, alacak-verecek davalarının arttığını belirten Özyiğit, bu acı gerçek karşısında göstermelik değil, gerçek anlamda halkı rahatlatacak önlemlere ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. 

Yapılan son resmi açıklamalara göre, 2015 yılının ilk yedi aylık ihracat rakamlarının 2004 yılının aynı dönemine göre %8.46, beş aylık ithalatın da 2014 yılının aynı dönemine göre %13 azaldığını belirten Özyiğit, işin daha kötüsünün bu düşüşlerin geçici değil, süreklilik taşıması olduğuna dikkat çekti.

Özyiğit, İthalâttaki düşüşün en büyük nedeninin son dokuz aylık sürede TL’nin döviz karşısında %30 değer kaybetmesi olduğunu belirtti.

Kuzey Kıbrıs’ta yeterli üretim olmadığı için ekonominin büyük oranda ithalata dayandığını, bunun en son somut örneğinin Annan Planı sonrası 3 yıllık dönemde yaşandığını, artan ithalatla birlikte ekonominin de büyüdüğünü anımsatan Özyiğit, o dönemlerdeki siyasi yanlışlar ve öngörüsüzlük nedeniyle büyümenin iyi değerlendirilemediğini ve sonuçta tarihin en  büyük bütçe açıklarının yaşandığını anımsattı, ekonomi kötü gitmesine rağmen aynı yanlışların bugün de sürdürüldüğünü kaydetti.

“Gelir dağılımı bozuldu”

Bütçe açıkları nedeniyle denk bütçe iddiası ile sıkı mali politikalar uygulanması, çalışan ve emekliye yeterli maaş artışı yapılmaması ve asgari ücretin de gerçek değerinde belirlenmemesi ile ülkede gelir dağılımının bozulduğunu, halkın büyük çoğunluğunun  daha da fakirleştiğini belirten Özyiğit, bunun sonucunda da borçlu sayısının arttığını, mazbatalarla karşı karşıya kalındığını ifade etti.

Çek yasağına girenlerin sayısının tavan yaptığını, kredi kartlarında geciken ödemeler tutarının 200 milyon lirayı aştığını belirten Özyiğit, “Bundan dolayı sabit gelirliler, zaruri tüketim harcamaları dışındaki harcamalarını kısmışlar veya ertelemişlerdir. İthalâttaki düşüşün bir nedeni de insanların harcayacak paralarının azalmasıdır” ifadelerini kullandı. 

“Hükümet önlem almak zorunda”

İçinde bulunulan süreçte hükümetin halkı rahatlatıcı önlemler almasının kaçınılmaz olduğunu belirten Özyiğit, “Sn. Başbakan alınan önlemlerin yetersiz olduğunu kabul ettiğine göre, önlem alma sorumluluğunu da yerine getirmelidir” dedi. 

Yapılması gerekenlerin belli olduğunu, bu önerileri defalarca kez tekrarladıklarını belirten Özyiğit, sıkı mali politikalar yerine, genişletici mali politikaların uygulanması, asgari ücretin günün koşullarına göre artırılması, eşel-mobil uygulamasının tekrardan hayata geçirilmesi, Fiyat İstikrar Fonu’nun kuruluş amacına uygun kullanılması, stopaj, vergi ve harçlarla ilgili düzenlemeler yapılması, ithalatta temel gıda maddeleri ile temel mallarda alınan KDV ve Fonların düşürülmesi, buna karşılık lüks tüketim vergisi konması gibi önerilerde bulundu.

Özyiğit, çalışan, emekli ve genel anlamda halkın gelirlerinin artmasının doğal olarak tüketim harcamalarını da artıracağını, dolayısı ile ithalatla birlikte hükümetin hem ithalattan, hem de tüketimden aldığı KDV ve diğer gelirlerin de artacağını belirtti.