Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Cemal Özyiğit, Kıbrıs müzakerelerinin, 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu döneminde imzalanan ve UBP’nin de onay verdiği 11 Şubat Ortak Belgesi temelinde yürütüldüğüne dikkat çekerek, “Bir yandan belgeye onay vereceksin, diğer yandan da bu temelde müzakere yürütülmesine karşı çıkacaksın. Bu en basit tanımıyla siyasi ikiyüzlülüktür" ifadelerini kullandı.

Özyiğit, Başbakan Hüseyin Özgürgün'ün Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'ya yönelik söylemleri nedeniyle, Cumhurbaşkanı nezdinde tüm toplumdan özür dilemesi gerektiğini savundu.

Cemal Özyiğit, konuyla ilgili yazılı açıklamasında, “Kıbrıs Türk halkının yüzde 60 oyuyla seçilen ve yolunu halkla birlikte yürüyen Cumhurbaşkanı Akıncı'ya yönelik hakarete varan söylemler, Özgürgün'ün oturduğu makama yakışmadığı gibi, halka karşı yapılmış bir saygısızlıktır” yorumunda bulundu.

Özyiğit, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, müzakere masasında topluma verdiği sözler doğrultusunda her iki toplumun eşitlik, özgürlük ve güvenlik içinde yaşayacağı adil ve kalıcı bir çözüm için uğraş verdiğini belirtti. Öztyiğit, “Akıncı'yı 'çözüm dilenmekle' suçlayacağına, vatandaşlarına ettiği küfürlere, sildirdiği park cezalarına, 'evet efendimci' tavrına, koltukta kalmak için yaptığı işlere baksın" dedi.

Mustafa Akıncı'nın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle yeniden başlayan müzakerelerde Ağustos ayı ile Eylül ayında yapılacak toplam 7 görüşmenin gelecek açısından belirleyici olacağını belirten Özyiğit, bu kritik dönemeç öncesinde çözüm olasılığının bile bazı çevreleri rahatsız ettiğini savundu.

Görüşme tutanaklarının Meclis'e gönderildiğini, Cumhurbaşkanlığı’nda da her hafta bilgilendirme toplantısı yapıldığını anımsatan Özyiğit, şöyle devam etti:

“Sn Özgürgün ya tutanakları okumuyor, ya da okuduğunu anlamıyor. Üstelik Cumhurbaşkanlığındaki görüşmelerde çekincelerini dile getirmek biryana, hükümet olarak müzakerelere destek verdiklerini  söylüyor. Bu gerçekler ortada iken, Sn. Cumhurbaşkanına çirkin ve hakarete varan söylemlerde bulunması, Özgürgün'ün hem siyaset anlayışını, hem de vizyonsuzluğunu ortaya koymaktadır. Oturduğu makamın ağırlığının farkında olmayan Özgürgün'ün bu tür söylemleri alışkanlık haline getirmesi en başta kendisi için üzüntü vericidir”