İşte Talat'ın yapmış olduğu açıklama:

"CTP, 45 yıllık mücadele tarihinde, halkımızın barış, huzur, mutluluk ve refah içinde yaşaması için hiçbir sorumluluktan kaçmamış, elini taşın altına koymaktan çekinmemiş, bu uğurda kadrolarıyla birlikte ağır bedeller ödemiş bir partidir. Partimiz, uzun bir süreden beridir gündemde olan ve ülkemiz ve halkımız için son derece önemli olduğunu düşündüğümüz su konusunda da aynı sorumluluk bilinciyle hareket etmektedir. Partideki ve hükümetteki tüm arkadaşlarımız bu bilinçle görev yapmakta ve ülkemize gelecek olan suyun en doğru ve en verimli bir biçimde yönetilebilmesini ve işletilebilmesini sağlayacak formülleri geliştirebilmek için aralıksız olarak çalışmaktadır. Sorumluluk üstlenip çözüm ve alternatif yaratmak için Kıbrıslı Türklerin entelektüel birikiminden yararlanmak yerine, sorumluluğu sürekli olarak başkalarına atmak ya da düşünce değil laf üretmek gibi alışkanlıklara sahip olanların ciddi saldırılarıyla karşılaşsak ve bu saldırıların daha önce defalarca denendiği gibi CTP’yi bölüp parçalamaya yöneldiğini görsek de bu uğurda çalışmaya devam edeceğiz.

CTP hükümette var olmuş bir parti değildir. Var olmak ve halkımıza hizmet etmek için hükümette kalmaya mecbur da değildir. Ancak bu Parti, hükümette olmadığı dönemlerde ülkenin ve halkımızın geleceğini ipotek altına alan, geri döndürülmesi güç ne büyük hatalar işlendiğinin de bilincindedir. Bu bilinçle, gerek hükümetteki, gerekse partideki arkadaşlarımız bugüne kadar her türlü özveriyi göstererek yaratıcı bir çaba içinde olmuşlardır. Hükümette olduğumuz dönemlerde bizi “koltuk sevdalısı” diye suçlayanların, hükümetten ayrılmayı seçtiğimiz dönemlerde de “bırakıp gittiler” suçlamalarına yöneldiklerini bilecek kadar deneyim biriktirdik. Partideki veya hükümetteki hiçbir arkadaşımızın “koltuk” derdi yoktur. CTP kadroları, sırf “koltuk sevdalısı” denilecek korkusuyla hükümetten çekilecek veya sırf “bırakıp gittiler” denilecek korkusuyla ilkelerine ve halkımızın çıkarlarına uymayan işler yapacak ve bu yolla hükümette kalacak kadar siyasi bilinç yoksunu değildir.

Bir kez daha vurgulamak isterim ki bugüne kadarki çabamız, ülkemize gelen ve bizim için çok önemli olan suyun en doğru biçimde yönetilmesine ve işletilmesine ilişkin formülü geliştirmeye yönelikti ve bu çaba her koşulda ve hangi konumda olursak olalım, aralıksız biçimde sürdürülecektir. "