Ceren Ercih

Doğu Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turgut Turhan, Gözde Bekir’in sunduğu Günaydın Ada programının konuğu oldu. Doğalgazla birlikte başlayan umutların neden kaosa döndüğü ile ilgili açıklamalar yapan Turhan, “bundan sonra ne olacak” sorusuna da yanıt verdi. 

“HANGİ EGEMENLİK?” 

Adada “doğalgaz” konusunda yaşanılan gelişmeleri ve gelinen son noktayı değerlendiren Turhan, ilk başlarda bir çözüm unsuru olarak atfedilen doğalgazın gelinen aşamada neden bir kaos kaynağı olduğu ile ilgili değerlendirmeler yaptı. Turhan şunları söyledi; “Bunun iki yolu vardı. Öncelikle en mantıklı ve olabilecek yolu, bulunması umulan doğal gazın daha başından aranmasından başlayalım bulunduğu ateşin yakıldığı güne kadar ortak hareket etme. Bunun makul hukuki nedenleri de var. Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin artık 50 yıl süren bu inadı bırakıp Türk tarafı ile ortak bu işe girmesiydi. Anastasiadis ne diyor; ‘Egemenliğimi tartışma konusu yapmam.’ Hangi egemenlik? Baştan bu beraber yapılsaydı zaten çözüm kendiliğinden gelmiş olacak.” 

“RUMLARIN KAZANDIKLARI PARA 14 MİLYON EURO” 

Uluslararası toplumun doğalgaz konusunda iki yüzlü bir tutum sergilediğine dikkat çeken Turhan, Güney Kıbrıs’ın bu faktörü lehine çevirdiğine vurgu yaptı. Güney Kıbrıs’ın şimdiye dek yapılan arama çalışmalarından 14 milyon Euro’luk bir rakam kazandığını ifade eden Turhan, bu rakamda Kıbrıslı Türklerin payı olduğunu da hatırlattı. Turhan, “Rumların, bu aramalardan kazandıkları para 14 milyon Euro civarındadır. Ne dediler aramaya, ‘çıkarmaya ortak etmeyeceğiz. Çözümden sonra vereceğiz’. Bu yol olması gereken yoldu olmadı. Ne zaman doğal gazın çözüme yol açabileceği görüşü ortaya atıldı?” 

“GEÇİCİ TEDBİRLER ALIN” 

Güney Kıbrıs’ın sözde münhasır ekonomik bölgede araştırma yapması üzerine liderliğin Barbaros hamlesi yapmasının akıllıca bir manevra olduğunu belirten Turhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Akıllıca bir hamle yapıldı. Şunu bir kere kabul etmek lazım tüm dünyada bu sorumlu bölgelerde her şeyden önce BM Deniz Hukuku Sözleşmesi şunu söylüyor; ‘eğer bir bölgede bir takım sorunlar varsa ve bu sorunun giderilmesi yapılacak olan bir antlaşmaya bağlıysa o bölgelerde ileride yapılacak olan bu antlaşmanın yapılmasını engelleyici faaliyetlerde bulunmayın.’ Onun yerine geçici tedbirler alın, asıl antlaşmanın yapılmasını tehlikeye atmayın. En güzel kural bu ama Güney Kıbrıs ne yaptı? Tamamıyla Türk tarafını dışlayarak BM Deniz Hukuku Sözleşmesinin bu hükmüne gayet açık aykırı davranarak ileride yapılacak bir çözüm anlaşmasını tehlikeye atıcı tasarruflarda bulundu. Bu nedenle sorunlu olan bölgelerle gözdağı vermek hep vardır. Bu bir tek Türkiye ile Güney Kıbrıs, Yunanistan, İsrail arasında yaşanmıyor.” 

“AMAÇ BUYDU” 

Turhan, doğalgaz konusunda dikkatlerden kaçan önemli bir noktayı da gündeme getirdi. Turhan şunları kaydetti; “12. parselde umulduğu gibi 7 trilyon gibi yüksek bir rakam çıksaydı Güney Kıbrıs’ta o bölge doğal gaz ile bağlandıktan sonra doğal gaz aktarılmış olsaydı o gündeme getirilen çözüm anlaşmasını kimle yapacaktı? Siz sanıyor musunuz ki Kıbrıslı Türkler ile muhatap olacaktı. Önce Türkiye ile gelin konuşalım diyecekti ve şartlarını o zaman dikte ettirecekti, güçlü duruma gelecekti çünkü amaç buydu.” 

“AVRUPALI BUNLARA GÜÇLÜ DİYOR” 

Güney Kıbrıs’ın Türkiye’yle sıkıntısı olan ülkeleri arkasına alma gibi bir tavır izlediğini hatırlatan Turhan, bu nedenle İsrail ve Mısır’la yakınlaşma çabaları olduğunu hatırlattı. Turhan, “bundan sonra neler olabilir”” sorusuna da şu yanıtı verdi; “Yunanistan’ın Mısır ile münhasır bölge anlaşması yapmasını Türkiye her halükarda engellemeli. Yunanistan’ın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile de münhasır bölge anlaşması yamasını engellemeli. Türkiye’nin güçlü bir devlet olabilmesi tek başına ekonomiye bağlı değildir. Eğer siz dünya nezdinde güçlü devlet olarak gözükmek istiyorsanız temel hak ve özgürlükler, adalet, eğitim, kültür seviyesinde çok ileride olmanız lazım. Avrupalı ancak bunlara güçlü diyor.”