Bu yıl zeytin rekoltesi, geçen yıla oranla çok düşük…

Mesela geçen yılki rekoltenin ise son 60 yılın en yüksek rekoltesi olduğunu öğrendim…

Bir de, geçen yıldan elde çok fazla yağ kaldığını…

Neden satılmadı yağ?

Çünkü en önemli alıcı olan beş yıldızlı oteller, salgın döneminde kapalı kaldı.

-*-*-

Demek ki neymiş?

Oteller, sadece kumarcılık meselesi değilmiş!

Oteler, çok ciddi zeytinyağı alıcısı…

Çünkü zeytinyağı ithalatı yasak; büyük oteller tüm zeytinyağı ihtiyacını yerli olarak karşılıyor…

-*-*-

Demek ki neymiş; bizde üretilen çok fazla ürüne, ithal yasağı koyarsak, oteller açıldığı zaman, bu işi daha iyi yönetebilirmişiz…

-*-*-

Tabii ki gündemimiz cumhurbaşkanlığı seçimleri…

“Her Yerde Haber Var” adlı programı hazırlarken, Akçay’da, Kalkanlı bölgesinde ve Akdeniz köyünde bazı vatandaşlarla “siyaset” de konuştum…

-*-*-

Her kafadan bir ses çıkıyor…

Mesela “Akıncı ilk turda kazanacak” diyen de var, “Bu seçim dördüncü olacak” diyen de!

Aynı iddiayı Tatar için de dile getirenlere rastladım.

Fanatik UBP’li biri, “abi bu işi ilk tuda bitirdik” dedi; Kalkanlı’da bir CTP’li “Tatar dördüncü” diye konuştu.

-*-*-

Maraş olayının Tatar’a zarar vereceğini iddia edenler de oldu, tam tersini savunanalar da…

“Pandemi hastanemiz bitti, suyumuz geldi, Anavatan sağolsun; Anavatan Tatar’ın yanındadır, biz da” diyenlerle de sohbet ettim…

-*-*-

kıncı – Erhürman ikinci turda” diye kesin konuşanına rastladığım gibi, “Bu işi en iyi Serdar yapar” diyenler de gördüm; “Kudret hoca en iyi” diye görüş belirtenler de…

-*-*-

Herkes bir şey söylüyor…

“Serhat satıldı” diyenler de oldu…

Efsane kaleci kardeşim Mesut Girgen aradı, “küfürlü de konuşuruz kendi aramızda”, söve saya sohbet ettik, “… Be ama döndün diyenler var” dedi, güldüm ama sinirlenmedim dersem yalan olur.

-*-*-

Dilediğim adayı desteklerim; dilediğim adaya oy da veririm…

11 aday arasında, Türkiye ile ilişkiler konusunda ötekilerden farklı olan tek bir aday yoktur.

Sadece Türkiye’nin belki kendince “tercih” ettiği aday veya adaylar vardır ya da hiç tercih etmediği aday ya da adaylar olabilir.

Özellikle Ersin Tatar’ın bu konuda saldırıya uğruyor olmasının sebebi, öteki adayların Türkiye’ye karşı siyasetleri olması değil; Türkiye’nin onlara karşı siyasetleri olmasıdır!

Bilimem anlatabildim mi

Türkiye, “Akıncı iyi aday” dese; taraftarlarının tavrı böyle olmaz diye düşünüyorum…

Haaa öyle bir durumda da UBP’li seçmenle örneğin Serdar Denktaş’ın destekçileir arasında hiç fark kalmaz.

Onlar da anında Erdoğan ve Ak Parti karşıtı olurlar.

-*-*-

Birinci tura bir günümüz veya iki günümüz kaldı…

Pazar sabahı 08.00’de başlayacak olan oy kullanımı; akşam 18.00’de bitecek…

Saat 20.00, bilemediniz 20.30 gibi, ilk iki belli olur inancındayım…

-*-*-

Siyasette temel, ideolojidir…

İdeolojisiz bir şekilde, “Türkiye’nin desteği” üzerine siyaset yapmak, doğru değildir.

Ama bu destek üzerine siyaset yapmak, ne yazık ki bizim “siyasi geleneklerimiz” içerisinde her zaman mevcuttur.

Merhum Rauf Denktaş, defalarca “Türkiyesiz olmaz asla yapamayız” derken, bunu sadece ekonomik anlamda söylememiştir; Türkiye’den gelen destek çekildiği için son döneminde aday olmamıştır ve bunu defalarca dile getirmiştir.

-*-*-

Kıbrıs sorunu kesinlikle çözülmelidir…

Kıbrıs sorununun çözüm şeklinin nasıl olacağı veya nasıl olması gerektiği ise seçim programlarındaki “hamasi nutukların” işi değildir.

Uluslararası ve bölgesel siyasetin, Türkiye ve Yunanistan’ın, doğal gazın, askeri prestijin bu sorunun şekli üzerine etkileri çok iyi hesaplanmalıdır.

Ben iddia ediyorum ki, şu anda “federal çözüm olmaz” diyenler veya “ayrı devlet imkansız” diyenler; örneğin doğal gazla ilgili paylaşım doğrultusunda, “üniter devlete” de fittir veya “Türkiye’ye ilhaka bile hayır demeyecektir”…

Çıkarlar, günün şartları, siyaseti belirleyecektir.

-*-*-

11 Şubat 2014 belgesi, unutulmamalı ki, Ankara’nın talimatı ile UBP’li bir başkan tarafından imzalanmıştır.

Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünün en önemli konularından biri, Ankara’nın talimatı ile CTP tarafından kilitlenmiştir. (İTEM Yasası)…

-*-*-

Sayın Akıncı, defalarca “Ankarasız olmaz, KKTC tek çözüm” demiş ve o siyasetlere “sol taraftan” çok önemli destek vermiştir…

-*-*-

Güney Kıbrıs da çok farklı değildir…

EOKA B Faşist örgütünün siyais uzantısı olan DİSİ, Annan Planı’na “evet” demister; tü4

Seçimi kazanmak için söylenen laflar veya takınılan tavırlar; son derece sahtedir, geçersizdir ve tamamen seçim amaçlı – populism içerikli tavırlardır.

Ersin Tatar, bal gibi de federal çözümü savunabilirdir; Mustafa Akıncı da bal gibi “iki ayrı devletli çözümü” rahatlıkla savunabilirdir.

-*-*-

Pazar günü sandığa gidin…

Siyasi söylemlerine göre takılacaksanız dahi takılabilirsiniz ama değilse, partinizin adayına, sevdiğiniz bir adaya, akrabanız olan adaya, köylünüz ya da taraflınız olan adaya, en yakışıklı saydığınıza, en zeki Kabul ettiğinize, en iyi İngilizce bildiğini sandığınıza, en güzel konuşanına, en delisine, en zolisine, en şişmanına, en zayıfına, en saçlısına, en keline, en bıyıklısına, hatta sakallısına, şıkına, kılıksızına “OY” verin…

Bitsin bu işkence; göreceksiniz, 11’de 11, o küfrettiğiniz, aşağıladığınız, svdüğünüz konularla bağlantılı olarak, “en küçük farkları yoktur”…

Haaaa, bana sövmeye devam edebilirsiniz…

Rahatlıyorsanız, sövün!

Sen da söv be Mesut!

-*-*-

Sövseniz de, dövseniz de, hatta vursanız ve öldürseniz de; ben geçmişte neysem, oyum…

İnsanları çok seviyorum; doğayı çok seviyorum; bu ülkeyi çok seviyorum; Tera’yı ve Limnidi’yi hiç ayırmadım… Biri annemin, biri babamın doğduğu yerler… Gaziveren’i hiç ayrımadım, ben doğdum…

Lefke’yi çok seviyorum, okuduğum Ankara ve 15 yılımı geçirdiğim Londra’yı da…

-*-*-

Mutlaka belirtmek zorundayım; fanatik Tottenham taraftarıyım… Jose Morinho Dünya ahret kardeşimdir…

Ayrıca, Türkiye’de Adana Demirspor’cuyum.

-*-*-

Haaaa Kıbrıs’ta çözümün üniter devlet olduğu inancımı hiç yitirmedim…

Siz solculuk adı altında bana “döndü” diye küfrediyorsunuz ya; örneğin “siz adını telafuz etmeye korkarken ve edemezken ben Selahattin Demirtaş Türk siyasetinin yıldızıdır” diye yazılar yazdım…

Tepsitiniz aslında bir anlamda doğrudur; siz giderkeeeeeeen ben “dönüyordum” canlarım benim!