Rum yönetiminin, Doğu Akdeniz’deki krizin yatıştırılması ve Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlamasını sağlamak için bir eylem paketi sunacağı, öneri ve taleplerinin yer alacağı anlaşma paketini Yunanistan aracılığıyla, Aralık ayı başında Atina’yı ziyaret edecek Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na ileteceği haber verildi.

Simerini “Atina Aracılığıyla Lefkoşa’dan Davutoğlu’na Krizin Azaltılması İçin Yol Haritası...  Görüş Birlikleri Aracılığıyla ‘Barbaros’un Ayrılması” başlığıyla manşete çektiği haberinde Rum yönetiminin perde gerisinde, krizin yumuşatılması, Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemisinin ayrılması ve müzakerelerin yeniden başlamasını sağlayacak bir eylem paketi üzerinde anlaşma istediğini yazdı.

Rum yönetiminin II. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile zamanın Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas arasında varılan; federal gelirler ve bunların paylaşımıyla ilgili iki görüş birliğini ve doğal gazın yönetilmesiyle ilgili teknik inceleme yapma niyetini silah olarak kullanacağına vurgu yapan gazete, devamla şunları yazdı:

“RUM YÖNETİMİNİN DAVUTOĞLU’NA ANLAŞMA ÖNERİSİYLE SUNACAĞI EYLEM PAKETİ”

“Bunun paralelinde, Türkiye’nin rıza göstermemesi halinde gündeme getirilecek daha ileri tepki önlemleri de inceleniyor ve planlanıyor.

Teyit edilmiş bilgilerimize göre hükümetin projesi genel hatlarıyla şunları içeriyor:

-Barbaros’un ayrılması ve geri dönmeyeceğinin taahhüt edilmesi.

-Doğal gaz gelirlerinin federal hükümete ait olacağını belirleyen 2008-2012 döneminden iki görüş birliği ile bunların paylaşımıyla ilgili uzlaşı formülünün ilk liderler görüşmesinde gündeme getirilmesi.
-Liderlerin, resmileştirilmesi daha doğrusu ‘tescil edilmesi’ hedefiyle sözü edilen görüş birliklerine bağlılık açıklaması yapması.

-Uzmanlar tarafından yapılacak incelemeyle doğal gaz yönetim modeli (ör. Norveç) belirlenmesi yukarıda sözü edilen iki görüş birliğini takviye edecek, akabinde Lefkoşa doğal kaynaklarından edinilecek menfaatlerin Kıbrıslı Türk-Rum, Kıbrıslıların tamamıyla ilgili olacağını taahhüt edecek.

Konuyla ilgili bütün görüş ve önerilerin masaya yatırılacağı Siyasi Parti Başkanları Konseyi’nin yeni toplantısı gelecek hafta yapılacağından Başkanlık Köşkü nihai tutumunu belirlememiş olsa da siyasi istikamet nettir. Hükümetin üst yönetim kademelerinde Lefkoşa’nın karşı-önerisinin –her zaman olduğu gibi perde gerisinde ve diplomatik yollarla-ileri götürülme yöntemi planlanmaya başladı.

Karşı-öneri olarak nitelendiriliyor çünkü bize söylendiğine göre hem, güya doğal gazın Kıbrıslı Rumlar tarafından tek taraflı değerlendirilmesine dair hayali Türk argümanlara hem de BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin burada bulunduğu süre içerisinde önerdiği tehlikeli maharetlere cevap teşkil ediyor.

“ÖNERİLER YA TAMAMIYLA KABUL EDİLECEK VEYA TAMAMIYLA REDDEDİLECEK”

Hükümet kaynakları ‘Bu öneri, ileri götürülmesi halinde, hiçbir şekilde salamlaştırılmayacak (dilimler halinde değerlendirilmeyecek). Ya tamamı benimsenecek veya tamamı reddedilecek’ net izahında bulunuyor.

Başkan Anastasiadis ve yakın çalışma arkadaşlarının mantığı artık net olan ‘Türkiye’nin kolayca rota değiştirmesinin söz konusu olmadığı ve tehditkar bir şekilde faaliyetlerini sürdüreceği’ görüntüsüne dayanıyor. Bu olumsuz görüntü çerçevesinde Lefkoşa, Kıbrıs sorununa çabucak ancak bu şartlar altında adil çözüm yönünde hareketler yaratarak Türk tepkisinin yatıştırılması için ‘tehlikesiz’ yöntemler bulmaya çalışıyor.

Atina’daki Türkiye-Yunanistan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin en üst düzeyde, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Başbakan Andonis Samaras düzeyinde gerçekleştirilmesi yönündeki uzlaşı da bu çerçevededir.

Öğrendiğimize göre 5-6 Aralık zirve toplantısı Başkan Anastasiadis’in önerisini doğrudan Ankara’ya ileteceği ve Türk niyetlerinin ölçüleceği ilk gerçek hat olacak.

ANASTASİADİS EİDE’YE DE ROL BİÇİYOR...

Lefkoşa bu gelişmede Genel Sekreter’in Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’ye de rol biçiyor. Eide’nin ilettiği öneriden rahatsız olsa da Başkanlık Köşkü ilk günden, karma uzmanlar komitesi kurulmasını kabul etmeyerek sonlandırmadığı, karşı önerisi de olduğu işaretini vermişti. Bu çerçevede Başkan Anastasiadis’in Eide’yi, Lefkoşa’nın çerçeve tezini iletmek ve Kıbrıs sorunu satranç tahtasındaki güçlü oyuncularla temaslarında, özellikle de Ankara ile arasındaki iletişim hattı aracılığıyla ileri götürmesi için (Eide’yi) en kısa sürede Ada’ya geri getirmesi bekleniyor.

Hükümetten bir kaynak ‘Sayın Eide diyaloğun yeniden başlaması için gerekli şartları oluşturma hedefine yoğunlaşmış ve bu yönde çalışıyorsa, o zaman önerimizi anlamakla kalmayıp destek de verecek ve kabul edilmesi için ileri götürecek. Bu hepimizin çıkarına olan bir öneridir’ dedi.

Ancak Kıbrıs hükümetinin, krizi yumuşatması için Türkiye’ye baskı yapacağı yöntemlerini tüketmiyor, yatıştırma önlemleri ile de sınırlı kalmıyor. Aksine, üst düzeyli bir hükümet kaynağının gazetemize söylediğine göre hazırladığı önerilerle eşzamanlı ve paralel olarak bizim tarafça alınan tepki önlemlerinin tırmandırılması yöntemlerini de inceliyor ve planlıyor.  Gerek bölge ülkeleriyle (Mısır’la üçlü ve İsrail’le üçlü ittifaklar) kurduğu stratejik ittifakları yeniden perde önüne taşıyor gerekse Başsavcılık, Dışişleri Bakanlığı ile elbirliği ve tam eşgüdüm içerisinde daha ileri hukuki önlemler de inceliyor.

KASULİDİS: “ULUSLARARASI KURULUŞLARDAN HİZMET ALIMINA KARAR VERDİK”

Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis Meclis Maliye Komitesi’nde, Başsavcılık ile yapılan özel toplantıda, Lefkoşa tarafından hukuki, adli, yargı önlemleri alınması çabasına uluslararası kuruluşlardan hizmet satın alımına gidilmesi kararı alındığını açıkladı.

Kasulidis istediğimizin aksi bir şey başarmamamız için önlemlerin, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin nasıl ileri götürmesi gerektiğinin detaylarına karar verilmeden önce uluslararası kuruluşlar tarafından inceleneceğini anlattı.

Var olan düşüncelerden biri de ‘mümkünse, kabul edilemez tahriklerinde Türkiye ile birlikte çalışanların şahsen bedel ödemesidir. Bize söylendiğine göre gerek Kıbrıs mahkemelerinden gerek başka mahkemelerden bu kişiler hakkında uluslararası tutuklama emri çıkartılması ihtimali de ihtimal dahilinde tutuluyor. Bunun, ‘Barbaros’un Norveç şirketine ait mürettebatı ile ilgili olduğu açıktır. İlgili Norveç şirketi aralarında ENI’nin de bulunduğu birçok enerji şirketiyle işbirliği yapıyor.”

2009-2012 DÖNEMİNDE VARILAN FEDERAL GELİRLERİN PAYLAŞIMI İLE İLGİLİ GÖRÜŞ BİRLİKLERİ

Gazete haberinin “Gelirlerle İlgili İki ‘İhtilaflı’ Görüş Birliği” başlığıyla ayırdığı bölümünde 2009-2012 döneminde varılan ve federal gelirler ve bunların oluşturucu devletçiklere paylaştırılması ile ilgili iki görüş birliği ile ilgili kendi arşivinde yaptığı araştırmanın sonuçlarına yer verdi.

Orijinal metinden çevirinin gazete tarafından yapıldığını ve resmi çeviri olmadığını da vurgulayan Downer Belgesi olarak da anılan görüş birlikleri belgesinin fotokopisine de yer veren Simerini, dönemin iki görüş birliğini şöyle aktardı:

“*Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin doğal zenginliğinin yönetilmesinden edinilecek bütün gelir Federal hükümete ait olacak.

A) Federal Hükümet’in gelirlerinin paylaşımı şu şekilde olacak: 

-Dolaylı vergilerden edinilen gelirin bir bölümü, oluşturucu devletçiklere, nüfus oranlarına göre dağıtılacak. 

-Gelirlerin (kararlaştırılacak) bir bölümü oluşturucu devletçiklere, her birinin Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla’sına göre verilecek. 

B)Federal Hükümet’in toplam gelirlerinin yüzde 6’sı federal bütçenin özel kalkınma fonuna gidecek ve şu şekilde kullanılacak:

-Toplam meblağın 5/6’sı Kıbrıs Türk Oluşturucu Devletçiği’nde altyapı çalışmaları için kullanılacak.

-Toplam meblağın 1/6’sı Kıbrıs Rum Oluşturucu Devletçiği’nde altyapı çalışmaları için kullanılacak.

Federal gelirlerin yukarıda anlatılan şekilde dağıtımı 13 yıl veya Kıbrıs Türk oluşturucu devletçiğindeki yaşam düzeyi Kıbrıs Rum Oluşturucu Devletçiği’ndeki yaşam düzeyinin yüzde 85’ine yükselmesine kadar geçerli olacak.”