Denizli'nin Acıpayam ilçesinde bulunan ve sarkıt ve dikitleriyle doğaseverlerin uğrak noktası haline gelen 145 metre uzunluğundaki Keloğlan Mağarası, bölgede anlatılan kel çoban efsanesinin ardından, özellikle saçı olmayan ve dökülenlerin ilgisini çekiyor. Mağara, corona virüs (Covid-19) döneminde de ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor.

Pamukkale, Karahayıt gibi turistik bölgeleri, Hierapolis, Loadikya, Triapolis gibi büyük antik kentleri barındıran Denizlimağara turizmi ile de ön plana çıkıyor.

Yerli ve yabancı turistler, Honaz ilçesinde bulunan Kaklık ve Acıpayam ilçesinde yer alan Keloğlan Mağarası'nı görmeden bölgeden ayrılmıyor.

Acıpayam ilçesine 18 kilometre uzaklıktaki Dodurgalar Mahallesi yakınlarındaki Mallı Dağı'nın doğu yamacında bulunan 145 metre uzunluğundaki Keloğlan Mağarası, yöre halkı tarafından geçmişten bu yana bilinmesine karşın doğaseverlerce 1990'lı yıllarda keşfedildi.

Ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim yaşatan mağara, 2003'te yapılan düzenlemeyle turizme açıldı.

Damla taş sütunları ile küçük odacıklara bölünmüş, tek bir salondan meydana gelen ve dar bir girişi olan mağara, nemli ve ılık bir havaya sahip. Mağara iç sıcaklığı zaman zaman 32 santigrat dereceye kadar çıkabiliyor.

Sütunlar, sarkıt ve dikitler ile travertenlerin oluşturduğu büyülü atmosfere mağaradaki renkli aydınlatma da katkı sağlıyor.

Tur operatörü Emre Süllü, Keloğlan efsanesini duyanların mağarayı sıkça ziyaret ettiğini belirterek, ‘’Bu bölgede yaşayanlar ve dışarıdan gelenler kel çobanın efsanesini duyunca Keloğlan Mağarası'na geliyor. Efsaneye göre, kel çoban saçı olmadığı için sevdiği kızla evlenemeyince kendini buraya kapatmış, günler sonra mağaradan çıktığında sırma saçları varmış, köye döndüğünde çoban kızla evlenmiş. Bunu duyanlar mağaraya gelerek medet umuyor, şifa arıyorlar" dedi.

"MAĞARAMIZ KENT TURİZMİNE KATKI SAĞLIYOR"

İl Kültür ve Turizm Müdür Vekili Turhan Veli Akyol, yaptığı açıklamada, mağaranın turizme açıldıktan sonra yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktası haline geldiğini söyledi.

Corona virüsle mücadele döneminde de mağaraya ilginin devam ettiğini aktaran Akyol, "Mağaramız yerli ve yabancı turistler tarafından yoğun bir ziyaret görüyor. Pamukkale'ye gelen her turist hemen hemen Keloğlan Mağarası'nı görmeden dönmüyor. Mağaramız kent turizm gelirlerinin artmasına katkı sağlıyor" dedi.

Mağaranın efsanesini duyduğu için ziyaret ettiğini söyleyen Ozan Süllü, “Saçım dökülmeye başladı. Kellik başladı, buranın efsanesini duydum. Saçımın dökülmesini durdurup, tekrar çıkmasını sağladığını söylediler. Ben de geldim, birkaç gün ziyaret edip, içinde dolaşacağım. Bakalım saçım tekrar çıkacak mı, bakacağız’’ diye konuştu.

Öğretmen Bünyamin Şahin ise, mağaranın efsanesini komşusunun anlattığını ifade ederek, “İlk kez bu mağaraya geldim. Saçı çıkardığını bana komşum anlattı, merak ettim. Benim de saçım yok, inşallah vesile olur, şifa niyetine geldik’’ dedi.

Mağarayı ziyaret edenlerden İsmet Berber de, “Kel çobanın hikayesini çok duydum. Bu mağaraya özellikle kel olanların çok geldiğini öğrendim. Benim de saçım dökülüyor. Ben de şifa niyetine geldim. İnşallah daha gür çıkar diye ümit ediyorum" diye konuştu.

Ziyaretçilerden Naile Akyüz, mağaranın kesinlikle gezilip görülmesi gereken yerlerin başında olması gerektiğini ifade etti.

Ordu'dan gelen Çağrı Yılmaz ise "Mağara harika ve çok güzel. Çok değişik geldi bana. Türkiye'de her yerin ayrı güzellikleri var. Gidip görmek lazım. Mağara çok ilginç" dedi.

Aydın'dan gelen Metin Akbilici, yoldan geçerken tesadüfen tabelasını gördükleri ve gezmeye karar verdikleri mağarayı inanılmaz bulduklarını anlattı.İzmir'den gelen İzlem Gökçe de "Mağaraları gezmeyi çok seviyorum. Burada kendimi masalda gibi hissediyorum. Beklediğimden de güzel bir yermiş. Bakımlı ve güzel bir mağara" diye konuştu.

11 yaşındaki Ulaş Korkmaz, ilk kez bir mağara gördüğünü anlatarak, "Buradan çok etkilendim. Daha önce hiç mağaranın içini gezmemiştim." dedi.

İstanbul'dan babasıyla gelen Berrin Aydoğan da mağarayı gizemli bulduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

"Çok güzel ve inanılmaz bir doğa harikası mağara. Ülkemizin ne güzellikler barındırdığının en güzel kanıtlarından birisi. Mağaranın içini hayranlıkla gezdik."

KEL ÇOBAN EFSANESİ 

Mağaraya ismini veren efsane ise şöyle; eskiden bölgede çobanlık yapan genç, bir kıza aşık olur. Ancak kel olduğu gerekçesiyle sevdiği kızla evlenmesine izin verilmeyince kendini dağlara vurur. Dolaşırken yorgun düşer ve gördüğü mağaraya girer. Burada günlerce uyuyan genç, uyandığına saçlarının çıktığını görür. Köyüne döndüğünde, aşık olduğu kız onu görür ve evlenirler. O günden sonra da mağaraya 'Keloğlan' adı verilir. Bu efsane bölgede sıkça anlatılır.