Bahar Sancar'ın köşe yazısı...

Ortadoğu’da İsrail ve İran arasında gerginlik tırmanıyor…
Diğer yandan Adana'da NATO üssünün de olduğu İncirlik'te bulunan 10'uncu Tanker Üs Komutanlığı'nın ismi 10'uncu Ana Jet Üs Komutanlığı olarak değiştirildi…
Akdeniz havzası sıcak…
Belli ki sular daha da ısınacak…
Her ne kadar dünyadan sağduyu çağrıları yapılsa da savaşın tarafları hallerinden memnun…
Yüzyıllar boyunca bu topraklarda kan, gözyaşı ve acı dinmedi…
Stratejik planlar, güç savaşları ve hırs, bir neslin umutlarını, hayallerini ve hayatlarını çalıyor… 

Bir yandan ekonomik kriz, akabinde gelen geçim sıkıntısı, diğer yandan artan suçlar bozulan bir insanlık…
Nüfus hareketleri dünyanın her yerinde gerçekleşiyor ve artan nüfus hareketleri ile birlikte suçlar da çeşitleniyor…
Bundan on sene öncesine kadar hiç duymadığımız, yaşamadığımız olayları normalleştirir olduk…
Huyumuz mu değişti?
Her gün haberleri izlerken ardı ardına sıralanan adli olaylara tepki veremiyoruz artık…
Çalmak normalleşti, birini öldürmek normalleşti, kazalar normalleşti, kanlı bıçaklı kavgalar normalleşti…
Duyarsızlaştık, duygusuzlaştık…

Sahi bize ne oldu?
Olan bize mi oldu yoksa tüm insanlığa mı?
İnsani değerlerin günden güne kaybolduğu, hayat mücadelesinin içerisinde fatura ve kira ödemeye odaklanmış bir sistemin içerisinde, saygının ve sevginin yerini çıkar ilişkilerinin aldığı bu dünyada ne için yaşıyoruz?
Para? Daha çok kazanmak?
Makam? Daha iyi mevkilere sahip olmak?
Sınıf atlamak? Daha iyi kıyafetler giyip daha lüks arabalara binmek?

Bazen dönüp baktığımda gerçekten eski günleri özlüyorum…
İnsanların birbirleri gerçekten insan olarak sevdikleri, saygı gösterdikleri, para için kullanmadıkları, bir araya gelip sohbet ettikleri çıkarsız günler…
İlişkilerin temelini sevginin ve saygının oluşturduğu zamanlar…
Çıkarsız, karşılıksız…
İhanete ve yalana bulanmamış sevgiler…

Bu bozuk düzen içerisinde her ne kadar direnmeye çalışıp insani duygularımı kaybetmemek için çabalasam da günlük hayatın akışı hiç o yönde ilerlemiyor…
Kaç kişi kaldı bu duygulara sahip olan?
Hiç yok demeyeceğim hala daha böyle insanlar var…
Ve bu insanlardan bir kaçı benim etrafımda olduğu için gerçekten çok şanslıyım…
İyi ki varlar, hep var olsunlar… 
Ancak genele baktığım zaman birbirini kullanmaya alışmış, oyunlar üzerine hayatlar kuran, insanlığını yitirmiş insanoğluna üzülmeden edemiyorum…
Teknoloji mi bizi daha kötü yapan yoksa teknolojinin getirdiği rahatlık mı?
Teknoloji ve bilim bir yandan hayatımızı kolaylaştırırken diğer yandan duygularımızı da mı robotlaştırdı?
Hissizleştik mi yoksa böyle olmayı mı tercih ediyoruz?
Umursamaz mı olduk yoksa önemsemek işimize mi gelmiyor?
Tembelleştik mi?
Umursamanın ve önem vermenin sorumluluklarını yerine getirmemek ve rahatımız bozulmasın diye mi tüm çabamız?

Küçücük ada içerisinde büyük hayatlar…
Kaybolan insanlık…
Yitip giden değerler…

Dünün özlemi ve yarının umudunun bir arada yaşandığı hayatlar…

Bahar geldi…
Doğa, insanlığın tüm çirkinliğine rağmen yeniden hayat buluyor ve tüm görkemi ile bizi karşılıyor…

Mutlu hafta sonları diliyorum…