Haber: Pelin Yükselay

Kıbrıs’ın her iki tarafında da mülkiyet hakları bakımından yaygın hak ihlalleri yaşandığını, yaşanmaya da devam ettiğini belirten Özersay, kayıp şahıslar ve kültürel miras gibi konularda kapsamlı çözümü beklemeden hem Kıbrıslı Türklerin, hem de Kıbrıslı Rumların yaşadıkları hak ihlallerini ve ortak faydalarını düşünerek somut adımlar atıldığını anımsattı. Özersay, “Aynı şekilde mülkiyet konusunda da kapsamlı çözümü beklemeden adım atabilmeliyiz” dedi.

Gündem Kıbrıs WEB TV’de Bahar Sancar’ın sorularını yanıtlayan Özersay, mülkiyet konusunun diğer hak gasplarıyla, iki-kesimlilikle başka toplumsal kayıplarla ve toprak meselesiyle doğrudan bağlantılı olduğunu ancak yine de bireylerin ihlal edilen haklarını bir yerden başlayarak giderecek çareler üretilmesi gerektiğini belirtti.

“Güney Kıbrıs’ta Türk malları ile ilgili etkili bir iç hukuk yolu yok”

Yıllar önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin  “Kapsamlı çözümü beklemeden insan hakkı ihlalleri konusunda adım atılmalı” mesajı verdiğini söyleyen Özersay, bir yandan Taşınmaz Mal Komisyonu’nun kurulması, diğer yandan da hem Kıbrıs Rum, hem de Kıbrıs Türk tarafında kayıplarla ilgili etkili soruşturma yapılması süreçlerinin başlatılmasının mahkeme tarafından zorlandığını ifade etti.

Özersay kuzeydeki Kıbrıs Rum mallarıyla ilgili bir TMK yaratılmış olmasına rağmen Güney Kıbrıs’ta Kıbrıs Türk malları konusunda bu türden etkili bir iç hukuk yolu, bir çare söz konusu olmadığını anımsattı.

“İki taraf arasında kurulacak bir ortak komite” vurgusu…

“Hizmet bedelleri ucuzlayınca insanlar daha fazla seyahat edebilecek” “Hizmet bedelleri ucuzlayınca insanlar daha fazla seyahat edebilecek”

1985 Anayasası’nda 1974 tapu kayıtlarına göre mal sahibi olan Kıbrıslı Rumlara mallarının tazminatını alabilmeleri için bir yasa öngörüldüğünü ancak 30 yıl boyunca bu yasanın yapılmadığını belirten Özersay, AİHM kararları nedeniyle 2005 yılında yaratılan TMK ile tazminat da dahil farklı çarelerin üretildiğini hatırlattı.

Özersay şöyle devam etti:

“Bizde gecikmeli ve ağır aksak da olsa AİHM denetimine tabi bir yapı oluşmaya başladı. Oysa güneydeki Kıbrıs Türk malları konusunda tazminat ödemesi çözümden sonraya ertelenmiş durumda ve o tarafta yürürlükte bulunan Vasilik Yasası bugüne değin AİHM denetiminin dışında tutuldu. Güneyde taşınmaz mal iadesi, tazminatların ödenmesi, kuzeyde TMK’nın daha iyi çalıştırılması ve bazı değişikliklerle kapasitesinin artırılması, bir tarafta taşınmaz mal alıp diğer tarafta feragat ettiği malı satanların tespit edilmesi, bireylerin anlaşması sonucu durumu netleşen taşınmazların her iki tarafta da tapu kayıtlarına doğru düzgün ve sorunsuz şekilde işlenmesi gibi hususlar iki taraf arasında kurulacak bir ortak komitede ele alınmaya başlanabilir.”

Özersay, iki tarafın mülkiyet konusunda oluşturacağı ortak komitenin Avrupa Konseyi ile işbirliği halinde çalışabileceğini de ifade etti.

Özersay: Komite kurulması Rum tarafını da sıkıştırır

Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, adanın her iki tarafında da mülkiyet ihlalleri olduğunu vurgulayarak, “Bizim proaktif bir siyaset izlememiz gerekiyor. Şartlarda köklü değişiklikler gerçekleşti. Bu komitenin kurulması Rum tarafını da sıkıştırır” ifadelerini kullandı. 

“Meclis içindeki ve dışındaki tüm partiler ortak bir mektuba imza koymalı”

Ortak komite yanı sıra kendi içimizde de yapmamız gerekenler olduğunun altını çizen Özersay, “Biz, Kıbrıs Türk tarafının Birleşmiş Milletler ile görüşmesini, Rum tarafına da onlarla bir araya gelinebilmesi için tutuklamaların durması gerektiğini iletmelerini önerdik. Öte yandan Meclisin bu konuda olağanüstü bir toplantı yapıp oy birliği ile karar alması gerekir. Tutuklamalar kabul edilmemeli. Bunun yanında Meclisin içinde dışında olan tüm siyasi partilerin altında imzası olan ortak bir mektup yazılmalı ve bu mektup Birleşmiş Milletler ve Avrupa Parlamentosu dahil her yere gönderilmeli. Kıbrıs Rum tarafı bu kararlarla Avrupa Parlamentosu kararlarını ihlal ediyor, Avrupa Parlamentosu Taşınmaz Mal Komisyonu’nu etkin bir iç hukuk yolu olarak kabul etti. Rum tarafı Taşınmaz Mal Komisyonu’nu etkisiz hale getirmeye çalışıyor. Bunu duyurmamız lazım” diye konuştu.

“Biz de tutuklama kararı çıkarabiliriz”

Güney Kıbrıs’ın tutuklamalarına karşı Kıbrıs Türk tarafının da tutuklama kararı çıkarabileceğini anlatan Özersay, şöyle konuştu:

“90’lı yılların başında Rumlar Vasilik Yasası çıkardı. 74’ten önce adadan ayrılan Kıbrıslı Türklerin malları ayrı, 74’ten sonra kuzeye geçenlerin malları ayrı sözleşme ile mevcut mallara göçmenleri yerleştirdiler ya da kiraya verdiler. Tüm bunların hiçbirinde tazminat yoktur. Güney Kıbrıs tazminat yatırırım ama Kıbrıs sorunu çözülünce alırsın diyor. Kıbrıs Türk tarafı tapu verdi yanlıştı, Rum tarafı tapu vermemesine rağmen tapu sahibine insan muamelesi yapmıyor. Türklerin mallarını mal sahibinin rızası olmadan kullanma hakkı verdiler, tutuklama emri çıkarabiliriz. Rum Yönetimi bu malları ya da toprakları uygun fiyatlara Rumlara kiralıyorlar, onlar milyon dolarlara şirketlere kiralıyorlar biz de tutuklama yönüne gitmeliyiz. Bunun yanında Doğalgazda Kıbrıs Türkleri’nin rızası alınmadığı için doğalgaz araması yapan ya da yapacak olan şirketlerin yöneticilerine Türkiye aracılığı ile İnterpol’de arama kararı çıkartılabilir. Bu karşı tedbirleri alacağınızı karşı tarafa hissettirmelisiniz.”

“Hristodulidis oy toplamaya çalışıyor”

Rum lider Nikos Hristodulidis’in anketlerde kan kaybettiğinin görüldüğünü dile getiren Özersay, Rum liderin bilerek bu adımları attığını kaydetti. Özersay, şunları söyledi:

“Kıbrıs Rum tarafının neyi hedeflediğini doğru okumak lazım. Rumlar bu hukuki bir meseledir demiş olsa da inandırıcılığı yoktur, burada hukuki bir konu yoktur. Özel birim kurulmuştur ve tutuklamalar yapılmaktadır. Bunlar siyasi adımlardır, yargı meselesi ile karşı karşıya değiliz, siyasi bir tutumla karşı karşıyayız. Rum tarafı Kıbrıs Türk tarafında korku endişe yaratarak ekonomimize zarar vermeye çalışıyor, üzerimizde siyasi bir baskı oluşturmaya çalışıyor. Neden şimdi? Çünkü siyasi bir tercih var. Rum lider Hristodulidis’in Güney Kıbrıs’ta kamuoyu yoklamalarında desteği azalıyor, sıkıntı yaşıyor. Bunun üzerine kendisini makama getiren kişilerin tercihlerini ön plana çıkarmaya başladı. Aşırı milliyetçi ve daha radikal kesimleri tatmin ederek kamuoyundaki yerini yeniden almaya çalışıyor. Karma evlilikler konusunda iyileştirmeler yapacağım demişti, o konuda açılım yapmadı ama mülkiyet konusunda baskı yaparak oy topladığı kesimleri kontrol altına almaya çalışıyor.”