Haber: Bahar SANCAR

“Her şey TMK’da çözülemez. O geçici bir mekanizmadır”

“Mülkiyet” konusunda yaşanan gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulunan Akansoy, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), “K.V.Mediterranean Tours Limited vs Türkiye” davasında aldığı karara ilişkin konuştu. Akansoy, “Taşınmaz Mal Komisyonu, 2005 yılında CTP’nin Sayın Talat’ın çabalarıyla yaşlaştırıldı. O dönemde Loizidou davası sonrası Kıbrıslı Rumların açtıkları davalar bağlamında öncelikli olarak TMK ile ileriye götürülmesi öngörüldü. TMK gerek idari kadro gerekse bütçe bakımından insanların başvurularına cevap vermesi oldukça önemliydi. TMK, KKTC’deki Rum malları bakımından mülkiyet sorununu çözecek bir mekanizma değildir. Bu bağlamda kurulmadı. TMK, çözüme kadar olan süre içerisinde Kıbrıslı Rumların olası talep ve isteklerini karşılamak üzere AİHM tarafından etkin bir iç hukuk yolu olarak nitelendirildi. Bu bizim elimizde büyük bir kazanımdır. Şimdi öyle bir tanıtılıyor ki ‘Her şey orada çözülür’. Hayır, her şey TMK’da çözülemez. O geçici bir mekanizmadır. O mekanizma bir yerde tıkanır. TMK üzerinden KKTC’deki Rum mülklerini iade, takas ve tazminat yoluyla karşılamak mümkün değildir” diye konuştu.

“Duygusal refleksler geliştirmek yerine, akılcı olmakta fayda vardır”

Konuşmasının devamında Akansoy, “Kıbrıs Rum tarafı mülkiyet konusunda çok acımazsız bir tavır içerisindedir. Mülkiyet konusunu siyasallaştırdı ve bu konuyu hukuki gerekçelerle ileriye götürdü, tutuklamalar çıkardı. İnterpol’e kadar vara n aramalar söz konusu oldu. Bu da bizim ekonomimizi etkiledi. Burada duygusal refleksler geliştirmek yerine, akılcı olmakta fayda vardır. Sayın Tatar’ın ‘Bunları görüşmem’ demesini biz doğru bulmuyoruz. Her bağlamda mülkiyet konusunda yaratılmış kaosun ortadan kalkması için çalışmak gerekiyor. Sayın Tatar’ın bu yönde yurt dışına, BM’ye ve Rum tarafına yönelik açık açık konuşması gerekiyor. Kıbrıs adasında bir problem vardır. Kıbrıs Türk tarafında Rum malları vardır aynı Rum tarafında Türk malları olduğu gibi… Bu sürede bizim kendi hayatımızı sürdürebilmek için bu mülklerden de faydalanmamız gerekiyor. Yoksa başka türlü hayatımızı sürdürebilmemiz mümkün değildir. Dolayısıyla bu bağlamda çözüme de kapalı değiliz. Bu yönde destek talep edip, çalışma yapması gerekiyor. Bu çalışmalar yapılmadan oturduğumuz yerde bizim bu sorunları çözebilmemiz ya da birilerinin bizi bu yönde haklı bulmasını bekleyemeyiz” dedi.

Ortak deklarasyon önerisi: Biz zaten tepki koyuyoruz

Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP), Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) ile bugüne kadar birlikte çalışma fırsatı yaratmadığını söyleyerek, “Tam tersine muhalefetin yatığı eleştiriler de UBP’nin bir kulağından girdi, diğer kulağından çıktı. Bizim uzattığımız eli herhangi bir şekilde tutmamış olmaları ve mülkiyet konusunda tüm uyarılarımıza rağmen duvara vurmaları bizim için son noktaydı. Sonra bize gelip ‘Beraber tepki koyalım’ demenin bir anlamı yok. Biz zaten tepki koyuyoruz. Ancak biz sizinle birlikte bu ortak deklarasyona imza atmayacağız. Böyle bir iklim yok” ifadelerini kullandı.