Karakuş'un köşe yazısı...

Bizim bildiğimiz eylemler, grevler genellikle adaletsizliklere karşı ses yükseltmek, hak taleplerini duyurmak ve değişim talep etmek amacıyla gerçekleştirilir. Kaç gündür yaşananlara sizler eylem ve hak arayışı diyebiliyor musunu? Bu ne Allah aşkına ya çevreye zarar vererek , beddualar ve farklı söylemler ile eylem yapıyor ve günün sonunda uzlaşı bekliyorlar. Kontrolsüz bir şekilde yönetilen veya provokasyonlara maruz kaldıran bu olay sonunda , kaosa  dönüştü. Beş gündür gördüğümüz manzaralar gibi. Nasıl bu kadar şuursuzca ve geri kalınmışlıkla yapıldığına şahitlik ediyoruz. 


Günlerdir yakarak , yıkarak ve amacı aşan hareketler ile gündemin ortasında yer alan hareketler, ne yazık ki toplumsal olarak vahim ve zarara sürüklenmeden öteye gidememiştir. Şiddet ve vandalizm içeren bu tür  eylemler, toplumsal hareketlerin meşruiyetini zedelemeye doğru gidiyor. Kamuoyunun desteğini kaybetmesine ramak kaldı. Yapılan bu tarz hareketler, korku ve güvensizlik yaratır, ayrıca kamu malına zarar vererek toplumsal düzeni bozmanız da cabası. Şiddet olayları, toplumsal hareketlerin asıl amacından sapmasına ve hak taleplerinin göz ardı edilmesine neden olur. "Hak bu şekilde aranmaz" bu şekilde sadece, toplumsal değişim talebine zarar vermekten başka bir atılım değildir. 


Hak arama, bireylerin ve grupların, mevcut koşullardan memnuniyetsizliklerini ifade ederek daha adil ve eşitlikçi bir düzen talep etmeleri diye biliyoruz bizler Bu süreçte, taleplerin meşru yollarla ve demokratik araçlarla dile getirilmesi daha doğru olmazdıydı? Toplumsal hareketler ve protestolar, hak arayışının en yaygın yöntemlerindendir ve tarih boyunca birçok önemli değişimin öncü olmuştur. Bakınız Martin Luther King Jr. ve Mahatma Gandhi gibi liderlere, şiddet içermeyen direniş ve sivil itaatsizliğe başvurmadan nasıl  büyük başarılar elde etmişlerdir. 

Birlik, beraberlik ve toplumsal hareketler, adalet, eşitlik ve özgürlük taleplerini dile getirmek için önemli bir araçtır. Demokratik eylemler daha geniş katılımı teşvik etmez mi? Peki ya  karar alma süreçlerinde şeffaflığı ön plana almaz mı? Bu, tür eyleme katılan bireylerin kendilerini değerli hissetmesini sağlamaz mı?  Yasal çerçevede gerçekleştirilerek ve hukuka saygılı olunarak , Bu, tür HAK arama hareketlerinin meşruiyetini artırmaz mı? Yakanın, yıkanın ve amacını aşan hareketlerde bulunanın yanında kim olur? Kim bu kadar şiddet ve kaosun içerisinde ol ak ister ki? Yollara dökülmek , çevreyi kirletmek şiddete başvurmak adil ve kalıcı çözümler getirmiyor ne  yazık ki.

Diyalogların,  taleplerin anlaşılmasını ve desteklenmesini zorlaştırmaktan öteye gitmiyor bu tarz eylemler. Her kesimin hak arayışına sonsuz saygımız var fakat bu tarz bu şekilde değil. Toplumsal olarak özellikle de genç nesillere verdiğimiz mesajlar çok kötü. Ülkenin içinde olduğu kaosu gözlerinin içine , soka soka burada yaşam ve hayat bu şekilde gidiyor demiş olmuyor muyuz? Şiddetin her türlüsüne karşı gelmek ve kabullenmemek sadece klavyede gösteriliyor. Vatandaş ile polisin karşı karşıya geldiği ve şiddetin en vahim tablosunun ortaya çıkması HAK ve HUKUKUN yanlış yerlerde olduğunun göstergesidir. Eylemi gerçekleştirenler kadar buna izin verenler de suçludur. 


Hakkın aranması , taleplerin sunulması, adil ve kalıcı çözümler , ancak organize ve disiplinli bir şekilde yapıldığı zaman hareketin ciddiyetini ve kararlılığını gösterir. Bu, kamuoyunun hareketi ciddiye almasını ve desteklemesini de sağlar. Kısacası  “Eylem ve grevler sükunetle yapılır” 


O GÜZELİM YAVRU OĞLAGA GÖSTERDİĞİNİZ İŞKENCE  DE ASLA UNUTULMAYACAK…

KAZA YAPAN ARABAYA HERKES BAKAR 

AMA HERKES YARDIM İÇİN DURMAZ…


KARAKUŞ