Ceren ERCİH 

Vakıflar İdaresi Eski Genel Müdürü Taner Derviş, Günaydın Ada programının konuğu oldu. Müzakere sürecinin en önemli konu başlıklarından Maraş’la ilgili önemli bilgiler veren Derviş, Maraş’ın tamamının vakıf malı olduğunu belirtti. Derviş, çözüme yönelik yol haritasını anlattı; Avrupa Parlamentosu’ndan çıkan kararın yaratabileceği olumsuzluklara da dikkat çekti. 

“VAKIF HÜKÜMLERİ AYNEN KORUNMAKTADIR” 

Maraş’ı bir statüye oturtabilmek için öncelikle yasal durumunun netleştirilmesi gerektiğini belirten Derviş, Maraş’ta güçlü bir hukuki zemin olduğunu anlattı. Derviş, “Osmanlı idaresi ile İngiltere hükümeti arasında savunma anlaşmasında Vakıf Hükümleri aynen korunmaktadır. Osmanlı İmparatorluğundan ayrılan devletlerdeki Vakıflar muhafaza edilip korunacaktır. Bu Lozan Anlaşmasının 60. maddesidir” dedi. 

“RUMLAR MARAŞ’TA İŞGALCİ DURUMUNDADIR” 

Vakıflara ait mülkiyetin elden çıkarılması gibi bir durumun söz konusu olamayacağına dikkat çeken Derviş, Maraş’ın tümünün Vakıflar’a ait olduğunu savundu. Derviş, bu noktadan hareketle Maraş’taki gerçek işgalcilerin Rumlar olduğunu şu sözlerle ifade etti: “Kıbrıslı Rum şahıslar yaklaşık yüzde 72’sini zapt etti Maraş’ın. Kıbrıslı Rumlara ait şirketler, Kıbrıslı Rumlar Maraş’ta işgalci durumundadır.” 

“1878’DEN İTİBAREN BÜYÜK BİR EMLAK YAĞMASI YAPILDI” 

1878’den 1974’e dek Maraş’ta önemli bir emlak yağması olduğunu hatırlatan Derviş, çeşitli hilelerle malların Kıbrıslı Türkler’in elinden alınmaya çalışıldığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü; “Osmanlı idaresindeki toprak ve mülkiyet tespitlerini yaptılar. Ekilebilir arazinin üçte 1’i Müslüman Türk halka, üçte 1’i Hristiyanlara ve üçte1’i sultana verilir. 

1878’den sonra yapılan yağmanın ve bu sultan arazileri ile Kıbrıs Türk arazilerindeki malların, mülklerin önemli bir kısmı da vakfedildi. Bu bize 1878’den itibaren ne kadar büyük bir emlak yağmasının yapıldığını gösteriyor.” 

“Derviş Maraş’ın böyle kalmasının kime ne faydası var” sorusuna da yanıt vererek Maraş’taki çözümün nasıl olması gerektiğini de şu şekilde anlattı; “Biz illa ki Rumların çizdiği politikanın arkasına sürüklenme gibi bir durumumuz yoktur. Biz Kapalı Maraş’taki Rum işgalciler aleyhinde mahallinde yargı çerçevesinde Mağusa Kaza Mahkemesinde tazminat davaları açmalıyız. Kıbrıs Hukuku çerçevesinde orada bir Rum yargıç bulunsun.”