BM yetkililerinin, bir “ilerleme sahnesi” kurmaya çalışıyor olmasına karşın BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin müzakerelerde zorluklar olduğunu teslim ettiği, hatta bunları, Ada’daki yabancı büyükelçilere söylediği haber verildi.

Fileleftheros; “Akıncı’nın Kırmızıçizgileri Sorun... Eide: En Kısa Zamanda Anlaşma Hedefi Devam Ediyor Ancak Zorlukları Da Teslim Ediyor” başlıklı haberinde, Eide’nin, Rum tarafında görev yapan yabancı diplomatlarla görüşmelerinde iki tarafın karşılıklı olarak müzakere masasına koyduğu meselelere değindiğini ve prosedürdeki zorluklardan söz ettiğini yazdı, özetle şunları aktardı:

“Güvenilir bilgilerimize göre, Türk tarafı, Avrupa müktesebatından daimi sapmalar ve ezeli yaklaşımı olan, anlaşmanın AB’nin birincil hukuku olması tezlerini terk etmiyor. Türk tarafı, iki toplumluluk konusunu Kıbrıslı Rumların Kıbrıs Türk oluşturucu devletine yerleştirmesi konusuna bağlıyor.

Kıbrıs Türk tarafını ilgilendiren -bunu da sürekli dile getiriyor- ‘kendi bölgesini yönetmektir.’ Sapmalar konusuna da burada ‘yapışıyor.’

Türk versiyonuna göre temel özgürlüklerin, hakların kullanılmasını kısıtlayacak bazı dipnotlarla uygulanması tanınacak.

BM, çözümün pahalıya patlayacağını değerlendiriyor ancak Eide, anlaşmanın ertesi gününe önemli ölçüde yardımcı olacak yabancı yatırımlar aradığını söylüyor. Bütün müdahiller, üçüncü taraflar bile ‘çözümün para getireceği ve ekonomiyi güçlendireceği’ teorisinin öne çıkarıldığı algı yönetimi uyguluyor.

RUM TARAFINDAN SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİ FİKRİ

Başkanlık konusunda anlaşmazlık olduğu biliniyor ki bunu Başkan Anastasiadis de son Ulusal Konsey toplantısında dile getirdi. Türk tarafı dönüşümlü başkanlıkta ısrar ederek bunu kırmızıçizgi olarak öne çıkarıyor. Rum tarafı bu tezi reddediyor ancak bu konuda çıkış yolu sağlayacak bazı işlenmiş fikirler hazırlıyor görünüyor.

Diğer şeyler yanında, yönetim sisteminin başkanlıktan, parlamenter (yetkileri olmayan cumhurbaşkanı, yetkileri olan başbakan) sisteme çevrilmesinden söz ediliyor. Öğrendiğimize göre bu durumda Türk tarafının daimi olarak Avrupa Konuları Bakanlığı’nı alması! gerekecek.”

Gazete, 27 Temmuz’daki bir sonraki liderler görüşmesinin, Ağustos (yaz) tatilinden önceki son görüşme olacağını da hatırlattı ve bu görüşmede, çalışma grupları ve teknik komitelerde elde edinilen ilk sonuçların liderlerin önüne konulacağını belirtti.

Haberinin; “Anlaşma İçin Silah ve Anahtar” başlığıyla ayırdığı bölümünde Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker’in Ada’daki görüşmelerinin anahtar kelimesinin Avrupa müktesebatı olduğuna dikkat çeken gazete özetle şunları aktardı:

“Juncker, detaya girmeden bazı ilke konularını ortaya koydu. Kıbrıs sorununda varılacak anlaşmanın müktesebata uygun olması Kıbrıs Rum tarafının talebidir ve Kıbrıs Cumhuriyeti AB üyesi olduğundan buna kesin gözüyle bakılmalıdır. Ancak bunun otomatikman gerçekleşmesi beklenmemelidir. Türk tarafı itiraz ettiğinden, bu konunun müzakereler aracılığıyla güvence altına alınması gerekecek.

Juncker, müzakerelerde silah olabilecek bir meseleyi de gündeme getirdi. ‘Avrupa müktesebatının nüvesi (çekirdeği) olan konularda ihlaller kabul edilemez.’”