Suna ERDEN 

Kuzey Kıbrıs siyasi durumu itibari ile kısıtlı bir şekilde ihracat yapabiliyor. Sadece Türkiye, üçüncü dünya ülkeleri ve Arap ülkelerine ihracat yapma olanağı bulan KKTC’nin gözde ihracat ürünlerinin başında narenciye ve hellim geliyor. KKTC’nin toplam ihracatının yüzde 25’lik kısmını oluşturan hellim sayesindeülkede yüzde 17’lik kısım bu işten ekmek parası kazanıyor.Kuzey’de “Hellim”,Güney’de “Halloumi” ismi ile üretilen bu ürünün ekonomik değeri, adanın her iki tarafı için de önem teşkil ederken, dünyanın bazı ülkelerinde ve Türkiye’de markalaşmış bu isimlerle üretim yapılıp, satışa sunuluyor. 

Ekonomik bir değer olan hellim için Güney Kıbrıs Rum Yönetimi adanın tümümü kapsayacak şekilde coğrafi tescil için başvuruda bulunurken, denetleme yetkisinin ise sadece kendisinde olmasını istiyor. Sanayi Odası Başkanı Ali Çıralı, denetlemenin Güney’in uhdesine verilmesi halinde ise KKTC’de hellim üretiminden ekmek kazanan yüzlerce insanının mağdur olacağını söyledi ve Star Kıbrıs’a yaptığı açıklamada hellim ile ilgili son durumu anlattı. 

HELLİM TÜM KIBRIS’A AİT BİR ÜRÜN ANCAK TEK TARAFLI DENETİM TALEP EDİYORLAR 

Ali Çıralı, Kıbrıs adasına özgü bir ürün olan hellim peynirinin hem Kuzey hem de Güney Kıbrıs’ta üretildiğini belirterek, Rum hükümetinin tüm Kıbrıs adasını kapsayacak şekilde coğrafi tescil başvurusunda bulunduğunu söyledi. Çıralı, Coğrafi tescil ürünlerinin üretimi için Denetleme Kurulu tayin edildiğini, bu kurulun üretilen ürünün içeriğini, kullanılan maddeleri, standartlara uygun olup olmadığını ve tescil kriterleri ile bağdaşıp bağdaşmadığını kontrol ettiğini belirtti. Güney Kıbrıs’ın tüm adayı kapsayacak şekilde tescil başvurusunda bulunsa da denetleme yetkisinin sadece Güney Kıbrıs Tarım Bakanlığı’na ait olmasını talep ettiğini kaydeden Çıralı, KKTC olarak Rum hükümetinin Kuzey Kıbrıs’ta denetim yapamayacağını savunduklarını kaydetti. 

BU DAVA İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ 

Güney Kıbrıs’ın Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında Avrupa Birliği’ne tam üye olarak kabul edildiğini kaydeden Çıralı, bu kabulle beraber “protokol on” kriterlerinin şart koşulduğunu ifade ederek, bu protokolde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kuzeyde bir etkinliğinin olmadığına, Rum hükümetinin Kuzey ekonomisinin daha kötüye götürecek icraatta bulunamayacağına dair düzenleme olduğunu açıkladı. Çıralı, bu protokole istinaden Sanayi Odası ve diğer yetkili kurumlarla beraber, KKTC’deki hellim üretimi için ayrı bir otorite oluşturulmasını talep ettiklerini ifade etti. Taleplerinin AB komisyonunda olumlu karşılandığını kaydeden Çıralı, Güney Kıbrıs’ın ise bu noktada itiraz ettiğini ifade etti. Çıralı, bu nedenle siyasi bir mücadelenin devam ettiğini, Sanayi Odası, yetkili diğer kurumlar ve Sivil Toplum Örgütleri ile birlikte bu dava için mücadele ettiklerini dile getirdi. 

TEK TARAFLI TESCİL ALINIRSA KKTC EKONOMİSİ ZARAR GÖRÜR 

KKTC’nin toplam ihracatının yüzde 25’ini Hellim ihracatı oluşturduğunu, hayvan üreticisi, süt üreticisi gibi nüfusun yüzde 17’sinin hellim işinden ekmek kazandığını, süt üretiminin yüzde 50’sinin hellim olarak ihraç edildiğini kaydeden Çıralı, dolayısı ile hellimin ekonomi için çok önemli olduğunu ifade etti. Çıralı, KKTC’nin dışlandığı bir tescil olması halinde hellim üretiminden ve ihracatından beslenen yüzde 9’luk kısmın mağdur olacağını vurguladı. 

EKONOMİK DEĞERE TEK BAŞLARINA SAHİP OLMAK İSTİYORLAR 

Çıralı, bunun nedenlerini şöyle açıkladı: “Tescil gerçekleştikten sonra hellim veya halloumiisimleri için Denetleme Kurulu’nda sertifika almak gerekecek. Eğer sadece Rum Hükümeti denetleme yetkisine sahip olursa, KKTC’li üreticiler hellim veya hallum isimlerini kullanmak için sertifika alamayacak. Dünyanın bazı ülkelerinde ve Türkiye’de hellim ismi ile peynir üretiliyor. Tescil olduktan sonra bu ülkeler, bu iki isim ile üretim yapamayacak. 

Böylelikle markalaşmış bu isimle üretilen ürünün değeri artacak. Marka olan isimler ile üretim yapabilecek olan ülke, artan talepler üzerine süt üretimini artıracak. Dolayısı ile hellimin ekonomik değeri daha da artacak. Bir marka haline gelen hellim ve hallum ismi Rumların tekelinde olması durumunda sadece onlar kazanacak.” Çıralı,Rumların bu ekonomik değeri tek başına sahiplenmek istediğini ve böylece kuzey ekonomisini çökertmek için kullanacağını söyledi. 

KARAR ZAMANI BELLİ DEĞİL 

AB’nin denetleme konusunda bir karar ürettikten sonra tescilin AB Resmi Gazetesi’nde yayınlanacağını, yayınlandıktan sonra üç ay itiraz süresi tanınacağını, bu süre içerisinde itirazların değerlendirileceği ve sonuç olarak ya tescilin kabul edileceğini ya da toptan reddedileceğini kaydeden AliÇıralı, “Kararın ne zaman çıkacağı belli değil. Beklentim birkaç ay zarfında neticelenmesidir” dedi.