Platformun açıklamasında “Buradan tekrardan tüm üretici kardeşlerimize ve paydaşlarımıza başta hayvancılar birliği olmak üzere beraber hareket etme çağrısı yapar kaçakçılara, kaçağa ve spekülatörlere karşı beraber dur demeye davet eder, birazdan açıklayacağımız Gıda örgütleri Platformundaki yerlerinin her zaman hazır olduğunu belirtmek isteriz” denildi.
Açıklama şu şekilde:
“Et fiyatlarının son bir yılda yaklaşık olarak %310 artması ile birlikte halkın ete ulaşımı zorlaşmış hatta imkânsız hale gelmiştir. 1 kg etin fiyatı nerdeyse 1 günlük asgari ücretten fazla olmuştur. Son zamanlarda yapılan artışlar sonucu hane halkı evine et almakta güçlük çekmekte, et satan kasaplar ve restoranlar ise kepenk kapatma noktasına gelmiştir.
Bunu nedeni ise üretici yani hayvancı, kasap veya restorancı değildir.
Bunun nedeni 40-50 yıldır buna çözüm bulamayan siyasilerimiz ve bu sektörlerin doğrudan bağlı Olduğu Tarım Bakanlığı’dır. Bizim sosyal medyada yaptığımız paylaşımlar serisinde dediğimiz gibi.7 halk evine et alamamakta, ilgili bakanlık ve hükümet buna seyirci kalmaktadır.
Halk restoranından kasabından ve hayvancısından et alıp evine götürememektedir. Biz yaptığımız paylaşımlarda hükümeti politika üretmeye yani bu sorunlara acilen çözüm bulmaya davet ettik ve bu konuda etkili olduğumuzun düşüncesindeyiz. Bu konu uzun süredir Res-Bir paylaşımlarıyla ülke gündemine oturmuştur. Sorun sadece et olmamakla birlikte tüm üretim sektöründeki sorunları sırası ile ülke gündemine taşımaya ve ülke gündeminde tutmaya devam edeceğiz.
Bizim kesinlikle bu konuya çözüm arayan ya da aramaya çalışan hükümete; her türlü üretimle alakalı politika üretin talebinden başka hiçbir talebimiz olmamıştır.
Devletin politikası teşvik vermek mi olur!!
Hibe vermek mi olur!!!!
Sübvansiye vermek mi olur!!!! İthalatı bir süreliğine açıp oluşturulacak bir fonu üreticinin hayvan popülasyonunu artırması için hayvancıya aktarmak mı olur !!!!! Bunu bizler bilemeyiz.
Ancak her ne politika geliştirilecekse tüm paydaşlarla olmalı ve ülkemizde sürekli kesintisiz ve ulaşılabilir et fiyatı olmalı diyoruz. Bu yöntemi belirlerken hayvancının ve üreticini üretimini idame ettirecek formüller üzerinde durulmalı ve tartışılmalıdır.
Bizim sosyal medya ki paylaşımlarımızda kesinlikle üretici suçlu ve hedef haline getirilmemiştir. Üretici bizim dostumuz ve paydaşımızdır.
Bu aşamada geçtiğimiz günlerde hayvancılar birliği başkanının basın açıklamasını büyük hayret ve üzüntü ile karşıladığımızı sosyal Medyada Res-Bir'e ve hatta yönetimden bazılarımızın şahsına yapılan paylaşımları üzülerek takip ettiğimizi belirtmek isteriz.
Bizler her açıklamamızda hayvancıların karşıtımız değil paydaşımız olduğunu vurgulayıp hak ve hukuklarının korunması gerektiğini savunurken birlik başkanlarının on binlerce insanın ekmek yediği sektörleri hedef göstermesini kabul edilemez bulmaktayız.
Etin ulaştığı fahiş fiyatlar ve ülkede rahatlıkla yapılan kaçakçılık herkesin ama öncelikle hayvancının derdi olması gerekirken bu konulara değinmek yerine bu şekilde bir saldırganlık düşündürücüdür. Gelin hep beraber bu konuyu dert edinelim. Eğer et fiyatları bu şekilde yükselmeye devam ederse yüzlerce iş yeri iflas edecek, et sadece belli bir ekonomik sınıfın ulaşabileceği bir ürün olacaktır.
Buradan tekrardan tüm üretici kardeşlerimize ve paydaşlarımıza başta hayvancılar birliği olmak üzere beraber hareket etme çağrısı yapar kaçakçılara, kaçağa ve spekülatörlere karşı beraber dur demeye davet eder, birazdan açıklayacağımız Gıda örgütleri Platformundaki yerlerinin her zaman hazır olduğunu belirtmek isteriz.
Ülkenin içinde bulunduğu Gida krizini kamuoyunun gündemine taşımaktır. Gıda Üretmekle sorumlu Bakanlık olan Tarım Bakanlığının halkın en temel tüketim ihtiyacı olan Et, Süt, Yaş sebze meyve gibi ürünler için orta ve uzun vadeli politkalarının olmayışı, üretim planlamalarının olmayışı sektörlerin monopollere ve spekülatörlerin insafina terk edilmiş olması gıda fiyatlarını anormal arttırmakta, halkın gıdaya erişimini engellemektedir.
Ülkemizde, Bitkisel Üretim ve Hayvansal Üretim Sürdürülebilir şekilde kendi kendine yeten bir sistem olmak yerine büyük oranda Teşvik ve Desteklemelere bağımlı hale getirilmiştir. Bu durum zaten kit olan finansal kaynaklarımızı yok etmekte, tarımsal alt yapılara kaynak aktarılmasının önünde engel teşkil etmektedir.
Hükümetler, Ülke ihtiyaçları doğrultusunda tarımsal ürünlerin yıl içerisinde üretim planlaması yapılarak, gıda fiyatlarının ne Üreticiyi nede Tüketiciyi mağdur etmeyecek şekilde dalgalanmadan dengede kalması için plan program yapmak şöyle dursun, yaptıkları yanlış müdahalelerle gıda fiyatlarının anormal şekilde pahalılaşmasına neden olmaktadır.
Türkiye’den gelen suyun on yıldan fazladır ucuz kaliteli kaba yem üretimi yada yaş sebze meyve üretimi gibi temel ihtiyaçlar için kullanılmamış olması vahim bir hatadır.
Son dönemde Halkın Et ve Et ürünlerine erişiminde yaşadığı sıkıntılar yukarıda bahsedilen tarımsal politikasızlıklardan kaynaklanmaktadır. Tarım Bakanlığı verilerine gore 2022 yılında ülkede 21109 adet Büyükbaş hayvan, 134763 adet küçükbaş hayvan kesilmiştir. Kesim randımanları göz önünde bulundurularak yaklaşık 400.000 nüfusa oranladığımız zaman, ülkemizdeki yıllık kişi başı et tüketiminin Afrika ülkeleri düzeyinde olduğu gerçeği karşımıza çıkmaktadır.
Aynı şekilde, Sütek'in tekelci yapısı ve Çiğ süt fiyatlarını belirlemedeki rolü Süt sanayiinin iç ve dış piyasada rekabet gücününün zayıflatmaktadır. Dünyada süt ve ürün fiyatları düşerken bizde artmaktadır. Yanlış verilen süt teşvikleri Hayvancılık işletmelerinin büyümesinin önündeki en büyük engeldir.
Yaş Sebze Meyve ve Patates gibi ürünler için üretim planlamalarının yapılmıyor olması, bu ürünlerin bir yıl elde kalmasına bir yıl kara borsaya düşmesine neden olmaktadır.
Halkın Et ihtiyacı ve Et üretimi başlı başına ayrı politikalar gerektirir.
Ülkemizde yapılan Hayvancılık daha ziyade Süt üretimine dayalı bir hayvancılık modelidir. Tüm İşletmelerin birincil ürünü Süt'tür. Hayvancılık İşletmelerinde bulunan hayvanların tamamına yakını kombine ırk olan Holstein ırkı hayvanlardan oluşmaktadır. Ülkede, Etçi ırklar ve Et işletmeleri teşvik ve tesis edilmesi ile ilgili çalışmalar yapılmalıdır.
Son 20 yıllık istatistiklere bakıldığında KKTC'de yaşayan nüfusun %100'e yakın oranda artmasına ve ilaveten ülkeye gelen turist ve öğrenci sayısının artmasına karşın ülkedeki hayvan popülasyonu değişmemiştir. Hal böyle iken, Hükümetler ise artan nüfus karşısında, gereken önlemleri alarak Hayvan popülasyonunu ve nevini yeterli düzeye çıkarmaya yönelik politikalar geliştirmediği gibi hayvan arzının kısılmasına refakat etmiştir.
Sağlıklı çalışmayan Hayvan kayıt sistemi ile kaçakçılığa dolaylı yoldan göz yumulmuştur. Hayvan Kayıt sisteminin yeniden sağlıklı ve izlenebilir hale getirilmesini öneriyoruz.
Sektörün, spekülatörler tarafından yönlendirilmesine karşı reaksiyon göstermesi asli vazifesi olan TÜK gibi kurumların piyasa regülasyonu görevine dönmesi hayati önem taşımaktadır.
Bizler, Hayvansal ürün işleyen, ticaretini yapan, restoranında kullanan tüm sektörler olarak bu politikasızlıklar ve istikrarsız fiyat dalgalanmaları karşısında Türkiye’de olduğu gibi sektörün tüm paydaşlarından oluşan Ulusal Et-Süt konseyi kurulmasını öneriyoruz.
Küçükbaş hayvan üretiminin geliştirilmesi, et ve süt üretiminin arttırılması adına ulusal islah program başlatılmasını öneriyoruz.
Önemli hayvansal protein kaynağı olan beyaz ete erişimin kolaylaşması adına Köy tavukçuluğu desteklenmelidir.
Hayvancıların yem maliyetlerinin düşürülmesi adına Devlet arazileri kiralanırken hayvan sayısına göre hayvancılara öncelik verilmelidir.
Hayvancı-Kasap kavgasını sonlandırmak adına Devlete ait mezbahanın Hayvancılar Birliğine devredilmesini öneriyoruz.
KKTC kamuoyuna belirtmek isteriz ki; Bu platform Etin ve Sütün Halkımızın tüm kesimleri tarafından ulaşılabileceği hale gelmesi için çaba göstermek adına kurulmuştur.
Kamuoyuna Saygılarımızla Arz Ederiz”.