Hasipoğlu'nun açıklaması şöyle:

Kıbrıs Sorunu’nu 60 yılllık bir kalıcı çıkmaza hapseden 4 Mart 1964 tarihli 186 Sayılı kararın 60.ıncı  yıldönümündeyiz.

Tam 60 yıldır BM, adamızda bizimle herhangi bir anlaşma yapmaksızın bulunmakta ve statükoyu temsil eden işgal edilmiş Kıbrıs Cumhuriyeti’ne destek vermektedir 

Kıbrıs Türklerini yok etmek için Rum Silahlı güçlerinin başlattığı saldırıların gölgesinde, günün könjonktürü kapmasında krize geçici bir çıkış yolu diye gündeme getirilen 186 Sayılı kararla, BM Güvenlik Konseyi Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yegane ülke  olarak kabul etmiş, Kıbrıs Türklerinin egemenlik haklarını görmezden geleceğini o tarihten ilan etmiştir. 

Geçirmiş olduğumuz tüm sonuçsuz müzakere süreçlerini de dikkate alırsak , artık bu karar çağdışı kalmıştır ve adanın gerçekleri ışığında revize edilmelidir .

186 Sayılı karar ile BM Güvenlik Konseyi çözümü değil çözümsüzlüğü körüklemekte ve  Kıbrıs’ta Rum tarafına konfor alanı yaratmaya devam etmektedir.

Bazı bölgelerde elektrik kesintisi olacak... Bazı bölgelerde elektrik kesintisi olacak...

Hukuk, eşitlik, insanlık ve yaşam hakkı bu kararla hiçe sayılmıştır.

BM ve Güvenlik Konseyi’nin bu hatanın bedelini her fırsatta Kıbrıs Türküne ödetmeye çalıştığını bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyoruz.

En son 2017 Yılı’nda Crans Montana’da federal müzakere sürecinin son görüşmesinde 186 Sayılı karardan aldığı güçle dönemin Rum Lideri Anastasiadis ve veliahtı Hristodulides masadan geriye bakmadan kalkmıştır.

2017, Anavatan Türkiye ile KKTC’nin yeni politikasının penceresini açmıştır.

Kıbrıs Türk Halkı, eşit egemenlik ve uluslararası statüsünün teslim edilmesini çoktan haketmiştir. 

Antalya'da gerçekleşen Diplomasi Forumu’nda, Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, açılış konuşmasında ifade ettiği gibi ‘artık uluslarası eşit statü talebimiz ve 'egemen eşitlik' vurgusu Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC'nin dış politikada tam bir uyum içerisinde olduğunu net olarak ortaya koymuştur. 

Kıbrıs için garebete dönüşen 186 Sayılı karara karşı Kıbrıs Türkü ve KKTC’nin dünyaya açılımının, Türk Devletleri ve diğer önemli dünya kuruluşları ile bağlarını güçlendirmesinin önündeki engeller ileriki süreçte tek tek aşılacaktır