Özlem Çimendal

Motorlu Araç Satıcılar ve İthalatçılar Birliği (MASİB) Başkanı İbrahim Akın, sektörün içinden çıkılmaz bir hal aldığını ve devlet tarafından acil bir önlem paketi hazırlanıp ivedi olarak uygulamaya konulmasının hayati önem teşkil ettiğini ifade ederek, sektörde mevcut sistemin artık çöktüğünü vurguladı. Akın, yasal düzenlemelerin hemen hayata geçirilmemesi halinde ise, sektörün başka güçlerin elinde iyi olmayan yönlere doğru kaymasının önüne geçilemeyeceğine dikkat çekti. Akın uygulanan yanlış ve haksız politikalar nedeniyle 0 araba satıcılarıyla 2. el araba satıcıları arasında seyrüsefer fiyatlandırması bakımından haksız uygulamalardan kaynaklı fiyat farkı olduğunu, bunun da 0 araç satmayan galericileri büyük bir sıkıntıya sürüklediğini ifade etti.

“Araç Kayıt’ta işlemler çağ dışı”

Araçları sattıktan sonra devir işlerinde birtakım sıkıntılar yaşadıklarını da anlatan Akın, mesai saatlerinin yeterli olmadığından yakınarak, “Araç kaydın mesai saatleri çok kısa. Öğleden sonra 14.00’te vezneler kapanır. Motorlu Araçlar Mukayyitliği’nde yaşanan sıkıntıların da bir an önce giderilmesi, (Bir aracın kayıt işlemini yapmak için bazen iki üç gün beklemek zorunda kalıyoruz.) Kayıt işlemlerinin hızlandırılması ve Gazimağusa, Girne gibi bölgelere de yeni araç kayıt hizmetlerinin götürülmesi gerekir” dedi. Akın, işlemlerin hala çağ dışı şekilde elle yazılır halde yapıldığını kaydetti.

“Çalışma izni yenilenenler, bakanlıktan aldığı bir faturayla işlem yaptırabiliyor”

Seyrüseferi ve muayenesi olmayan araçların devrinin kesinlikle yapılamaması gerektiğine dikkat çeken Akın, çalışma izniyle adada araba sahibi olmak isteyenlerin de ticari araç alamadığına dikkat çekerek bu uygulamanın da yanlış olduğunu belirtti. Akın, “Kişi ticari araba satın alabilmesi için işçi değil iş sahibi olmalı” dedi. Bu pozisyonda olan bazı şahısların ticari araç satın alamadığı için eski salon araçları iş amaçlı kullanarak  trafikte can güvenliğini tehlikeye attıklarını belirtti. Ülkedeki  TC uyruklu vatandaşların araba satın alabilmesi için çalışma iznine bakıldığını ancak önceden yasada bir açık olduğu için işlerin bazen olağanın dışında seyredebildiğini belirten Akın, “Yasada bir açıklık vardı bu konuyla ilgili. Kişi çalışma izni bitiği zaman herhangi bir aracın devrini üzerine alamazdı. Ancak çalışma izni bitmiş olan bir kişi İçişleri Bakanlığı’na pasaportunu verip oradan aldığı bir belgeyle işlemlerini sorunsuz yapabiliyordu” diyerek, bunun da birtakım yanlış anlaşılmalara sebebiyet verildiğini ve söz konusu şahısların izinsiz araba satın aldıklarına dair söylemlerin ortaya çıkmasına neden olduğunu ifade etti.

“Kurumda ciddi sıkıntılar var”

Maliye ve Ulaştırma Bakanlığı’na defalarca sektörün sorunlarını aktardıklarını ve taleplerini ilettiklerini söyleyen Akın, “3 ay önce araç kayıt personeli isyan ederek greve girdi. Günün sonunda ciddi bir grev dayanışması olunca, bakanlık bir protokol imzaladı ve araç kaydın sorunlarının çözülmesi adına birtakım çalışmalar başlatıldı” dedi.

“Birileri yerini sağlamlaştırmak adına çamur atıyor”

Akın, araç kayıt binasının bulunduğu binanın altyapısının araç kayıt işlemleri için uygun olmadığını, burada çalışan personelin önceden Maliye Bakanlığı’na bağlı oldukları için çoğunun aslında vergi memuru olduğunu, son düzenlemeyle ise bu personelin  Ulaştırma Bakanlığı’na bağlandığını kaydetti. Akın, bu yapılmasına karşın   Ulaştırma Bakanlığı bünyesinde böyle bir  yapılandırma olmaması nedeniyle de bu personelin ortada kaldığını belirtti.  İbrahim Akın, personelin çalışmalarını hala eski sistemlere göre yapmaya çalıştıkları için de  ciddi problemleri yaşandığını vurguladı. Akın, “Araç Kayıt Dairesi’nin içinde bazısı gidecek bazısı kalacak gibi bir durum olduğu için birileri yer etmeye çalışıyor ve herkes birbirine çamur atmaya çalışıyor. Bu huzursuzlukların amacı da birilerini yerinden etmektir” diye konuştu.

“Dairelere yılbaşlarında giden hediyeler rüşvettir”

Ülkedeki bozuk düzenin bir parçası olmak istemediğini dile getiren Akın şunları söyledi: “Yılbaşlarında bütün dairelere dağıtılan içkiler, çikolatalar rüşvet sayılsın, yasaklasınlar bunları. İş yeri sahipleri bu dairelere bunları göndermek zorunda değil. İngiltere’den Ada'ya  döndüğüm ilk yıl benden de bu tür hediyeler göndermem  rica edildi ben de gönderdim. Sonra bir baktım her yıl bir daha bir daha. Bazıları marka vermeye kadar önceden sipariş vermeye kadar götürüyor işi. Bir de gönderdiğim hediyeyi de beğenmeyenler çıktı. Ben bunu bir daha asla yapmam. Göndermezsem işim yapılmayacak dendi. Yapılmayacaksa yapılmasın, benim çekineceğim ya da yaptığım işte bir eksikliğim yok ki çekineceğim ya da iyi gözükmek için hediyelere boğayım insanları. Bakanlıklar da genelge yayınlasın  bu hediyelerin kabul edilmeyeceğine dair.  Kapıcıdan tutun eve kadar hediyeler yağar. Makama göre hediyenin çeşidi değişir. Müdüre ayrı, müdür yardımcısına ayrı, çalışana ve  odacıya ayrı.”

“Devletin uyguladığı yanlış politika vergi kaçakçılığına yol açıyor”

Sokakta, internette, köşe başında satılan araçların vergisini ödeyerek yasal olarak bu işi yapan  insanları çok kötü etkilediğini anlatan İbrahim Akın, “Sistem bu haksızlığa müsaade eder. Satışta  formu satan kişi doldurur, alan kişi doldurmaz sonra onu alır aynı evrak üstünden bir başkasına satar öyle öyle 10 el değişir bir araba ve bu esnada da hiçbir şekilde devlete vergi ödenmez” dedi. Akın açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Bu şekilde elden ele dolanan araba kamera cezasına girerse, kesilen ceza 1. sahibine gider. Polis gidip araç kayıtlarına sorup araştırmaz. Arada bir iletişimsizlik var. Adam gider kriminal olaya karışır, hırsızlık yapar vs. İlk sahibinin başına iş açılır, arabayı sattığını da ispat edemezse mahkemede haksız duruma düşer. Ve bu kişi bunu ödemekle mükellef olur.” Yasanın devredilen aracın en geç 7 gün içinde araç kayıtta işlemlerinin yapılmasını emretmesine rağmen bunun yapılmadığından yakınan Akın, “Satan şahıs bir formu doldurup aracı alana verir. Evrak önce    muhtara ardından da Araç Kayıt Dairesin’e gider. Bir araba 10 defa el değiştirdiyse  devletin bundan vergi ve  KDV alamaması demektir bu da devlete büyük kayıptır” dedi.

“Hala ömrünü tamamlamış 1974 trafik yasalarını kullanıyoruz”

Bunun önüne geçilebilmesi için muhtar mührünün ortadan kalkması gerektiğini belirterek,  alanla  satanın  birlikte araç kayda giderek işlemlerini yapmasının da şart olduğunu söyleyen Akın, “Biz hala 1974 trafik yayasıyla işlem yapıyoruz. Bu yasalar artık tarih oldu. Bir arabayı galeri alıyorsa, tüm sorumluluğunu galerici alacak ve araçları kayıt altına almak zorunda olacak. Başka türlü satamayacak. Burada da her işlemde devletin kasasına para girecek. Galericiler kayıt altına alınacak. Sokaktaki satışlar ortadan kalkacak” ifadelerini kullanarak kayıt altına alınmak istediklerini vurguladı.  

“Seyrüsefer ücretleri benzine yansıtılmalı”

Seyrüsefer ücretlerinin çok yüksek olduğunu, neredeyse yıllardır aracının seyrüseferini ödemeyen kişiler bulunduğunu anlatan Akın, “Bence bir af çıkmalı ancak o güne kadar ödeyene de haksızlık olmaması için en azından hiç ödemeyen bir yıllık bir ödeme yapmalı. Daha sonra bu seyrüsefer ücretleri çok cüzi bir miktara indirilmeli ve bu benzine yansıtılmalı. Böylelikle herkes arabasının CC’sine göre, motor gücüne göre ücret ödesin. Adalet de böylelikle sağlansın. Bu durumda devletin kasasına hergün sıcak para girmiş olur. Ve asla seyrüseferi, muayenesi olmayan araç devir edilememeli” diyerek, seyrüsefer uygulamasına baştan birtakım düzenlemeler getirilmesi gerektiğini böylelikle de devletin kasasına günü gününe para gireceğini vurguladı. 

“Tüzük rüşvete kapı aralıyor”

2. el araç alım satımı yapan galericilerin bir diğer kanayan yarasının sıfır araba satan galericilerle aralarında uygulamadan kaynaklı bir haksız rekabet olduğunu ifade eden Akın şöyle konuştu: “Sıfır araç sahipleri araçlarını Muayene Dairesi’ne götürmüyor. Biz aynı aracı getirdiğimizde muayeneye götürmek zorundayız. Biz muayeneye gitmekten şikayetçi değiliz sakın yanlış anlaşılmasın. Ancak bizim aracı dönüp tartıyorlar ve kiloya göre seyrüsefer ödüyoruz. Bu kilo uygulamasında tüzük diyor ki oradaki memur 50 kiloya kadar inisiyatif kullanıp ekleme yapabilir. İş bu noktaya geldiği anda bizim işimiz de biter. Örnek vermem gerekirse, sıfır araç satıcısının 300 TL ödediği seyrüsefer, bizim aracımız tartıldıktan sonra bir de üstüne bu 50 kilo eklenince 900 TL’ye çıkıyor. Oradaki memura yasayla verilen bu imtiyaz sonucu memur, 300’se 350 diyebilir ve işte tam da bu noktada rüşvete açık kapı bırakmış olursunuz.”

“Sıfır arabalara ayrıcalık tanınıyor”

Sıfır arabaların tartıya girmediğini söyleyen Akın, “Bizim arabaların da koçanlarında kilolar yazar. Yenilerde araba yürümeye hazır ama içinde benzinin olmadığı, yolcunun, yağının olmadığı şekilde kilosu dikkate alınır. Ancak bize geldiğinde yolcu beraberi olan ağırlığı dikkate alırlar. Sıfır arabalar da tartılsın, niçin tartılmaz?. Arabaları artık reklam ederken seyrüsefer ücretleriyle reklam ederler. Seyrüsefer adaletsizliği yüzünden sıfır araba satıcısında 5 bin sterlin olan bir araç, bende 8 bin sterlin oluyor. Ya bu araçlar eşit şekilde işlemlere sokulsun ve hepsi tartılsın ya da hiçbiri tartılmasın” dedi.  

“Amaç, birkaç büyük abinin yolunu açmak”

Bir diğer sorunun da yeni açılan şirketlere sıfır araba alma şartının getirilmesi olduğunu anlatan Akın, “Bir şirket açtınız diyelim ve kiralık araba almak istiyorsunuz. Yasa size diyor ki bu 10 arabayı 0 alacaksın, 2. el alamazsın. Neden 2. el almasın ve neden 0 araba alsın bu insan?. İşte burada da kafalarda soru işareti oluşuyor. Sıfır araba getiren birkaç büyük abinin yolu açılıyor ve destek böylelikle onlara sağlanıyor” ifadelerini kullandı.

“Galeriler tefecilerin eline geçti”

Akın, yeni açılan bir galeriye Maliye Bakanlığı’nın gidip bir denetim yapması gerektiğini, galeriyi açması için gerekli parayı nereden bulduğunu ve o parayı oraya yatırdığını sorması gerektiğini söyledi ve “Bu sektör yavaş yavaş başka kişilerin eline geçmeye başladı. 30 yıldır bu mesleğin içindeyim hala nelerle mücadele ederim. Galerilerdeki koltuklarda oturanlar tefecidir artık. Kayıtsız, şartsız önüne gelen galeri açmaya başladı. Sistem çöktü acil yasal bir düzenleme gerekiyor” dedi.

“Çalıntı, pert olan arabalar lego gibi birbirine ekleniyor ve ölüme davetiye çıkarıyor”

Bu yanlışların önüne geçilmesi için bazı önerilerin alınabileceğini ifade eden Akın bunları şöyle sıraladı: “Muhtar mührü ortadan kalkacak. Sıfır arabalar da muayeneye girecek. Seyrüseferler dediğim işlemde düzene girecek ve bu sistem yüzde 80 düzelecek. Devletin kasasına da şakır şakır para akacak. Biz de vergimizi ödeyeceğiz bu iş böyle sağlıklı bir şekilde çalışacak.”  

Araçlara denetleme yapılma noktasında sınıfta kalındığını iddia eden Akın, “Hurdaya çıkan arabalar kaportacılar tarafından alınır başka araçlara eklenir ve satılır. Yurt dışında yine hurdaya çıkan araçlar alınır yedek parçalarıyla birlikte. Onlar da parçalanır, lego gibi birbirine eklenir ve satılır. Kazalar da hep bu yüzden olur. Kaza yapan ve pert (hurda) olan araçların sigorta şirketleri tarafından satılıp aracın tekrar trafiğe çıkarılması engellenmeli. Hurdaya çıkan aracın sahibine bedeli sigorta tarafından ödendiğine göre söz konusu araç Avrupa’da olduğu gibi kayıttan düşürülüp yedek parça olarak kullanılmalıdır. Pert olan araç kayıttan düşürülmediği için şasi üzerindeki numarası ile birlikte kesilerek çalıntı araçlara takılıp satışı yapılmasına olanak sağlıyor. Tıpkı Güney Kıbrıs’tan çalınan araçlara takılıp trafiğe sokulduğu gibi. Ayrıca pert olan aracın tamir edilip tekrardan trafiğe çıkarılması çok ciddi hayati risk taşımakta olduğu için herhangi bir kaza durumunda ölümlere davetiye çıkarmaktır. Ayrıca tüm kaza yapan araçların yaptıkları kazanın büyüklüğüne göre kategoriye ayırıp motorlu araç kayıt belgelerine işlenmesi gerekmektedir” dedi.

“Sigortalar da yasadaki açıktan haksız kazanç sağlıyor”

KKTC'deki sigorta sistemindeki  yanlışlara da değinen Akın şöyle konuştu: “Araba bir kazada hurdaya döner ve insanlar ölür. Sigortalar seyrüseferi olmayan araca sigorta yapmamalı. Sigortalar parayı toplarken güzel, ama öderken seyrüseferi yapılmadığı için araç sahibine parasını ödemez. Araca sigortaya yapar sonra araç bir kaza yapar bakar ki seyrüseferi yok. Olmadığı için de aracın masraflarını karşılamama hakkı doğar. Bu da sigortaların eksik sistem boşluğundan yararlanarak haksız kazanç elde etmesine kapı açar.”

“Sistem birçok mağdur yarattı”

Yurt dışından KKTC’ye turist şeklinde gelip araç satanların da olduğunu anlatan Akın, “Turist statüsünde ülkeye gelip yurt dışından getirdiği aracı çok rahat bir şekilde burada satanlar da büyük bir problem olarak karşımızda duruyor. Aracını burada satan kişi ülkesine döndüğünde sigortadan parasını da alır. Sigorta olayı araştırır, hangi gümrüklerden geçildiğine bakılır ve KKTC bulunur.  Sigorta hiçbir şeyden haberi olmayan aracın alıcısından parasını temin eder. Bu gibi alış-satışlar genelde pahalı araçlarda yapılır” diyerek, Motorlu Araçlar Yasası’nda birçok açık nokta bulunduğunu bunun da bu gibi oyunlara kapı araladığını vurguladı.

“Lazerle araba koçanlarında rakamlarla oynanıyor”

Son yaşanan birkaç sahtekarlık olayını bakanlığa kadar taşıdıklarını ve olayın artık çok ciddi boyutlara geldiğini savunan Akın, “Bazıları da koçanlarda arabanın yılıyla oynar. Lazerlerle koçanda yazan arabanın yaşı silinir istenilen rakam yazılır.  Araç koçanları Avrupa Birliği normlarına göre düzenlenmeli ve söz konusu bilgiler anında Polis Genel Müdürlüğü’ndeki bilgisayar ortamında otomasyon sistemi ile görülebilmelidir. Ancak bu şekilde kriminal olaylarda anında ve doğru bilgilere ulaşılabilir olmalı” diyerek, polisin de bu gibi sahtekarlıklarda üzerine düşeni yapması gerektiğini belirtti.

“Polis elini taşın altına koymalı”

Bu olayların hep tespit edildiğini, kanıtlandığını ve Ulaştırma bakanlığına da aktarıldığına dikkat çeken Akın, “Bizim başka bir ricamız da bu alanda da bir birim kurulsun. Polis elemanım yok diyor ve bu işin üstüne gitmiyor. Bu alanda eğitim almış insanlar var. Biz gidip kendimiz birini bulduk ve gerekli incelemeleri yaptık. Yetkililere sunduk. Ama bu olaylar çok ciddi olaylardır ve bir an evvel yasal birtakım düzenlemeler yapılmalı ve polis de elini taşın altına koymalı” diyerek sözlerini tamamladı.  

Kaynak: Yeni Bakış Gazetesi