Rum Sözcü Nikos Hristodulidis, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in Moskova ziyareti sırasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le Rusya’nın, Anastasiadis’in TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a mesajlarını iletecek kanal olması konusunda anlaştıklarını söyledi ve Anastasiadis’in mesajlarının içeriğini açıkladı.

Haftalık Kathimerini Hristodulidis’le yaptığı ve “Anastasiadis İle Erdoğan Arasında Yeni İletişim Kanalı... Moskova Lefkoşa-Ankara Doğrudan İstişaresi İçin Aracı Rolünde” başlığıyla manşete çektiği söyleşiyi “ENI’nin sondaj çalışmalarına vereceği ‘teknik ara’, müzakerelerin gelecek Nisan’da yeniden başlaması için bulmacayı tamamlayacak üçüncü parçadır” sözünü öne çıkararak yayımladı.

Nikos Hristodulidis’e “Kıbrıs”ın çözümden önce veya sonra NATO’ya girmesinin Rusya açısından kırmızıçizgi teşkil ettiği, Anastasiadis’in de güvenlik konularındaki yaklaşımının Rusya’nınkinden farklı olduğu” hatırlatılarak bu meselenin Moskova’da ele alınıp alınmadığı soruldu.

Kıbrıs sorunuyla ilgili görüşmenin iki çerçevede geliştiğine işaret eden Hristodulidis, bunlardan birinin; Moskova’nın geleneksel tezi, yani; çözümün dıştan değil iki toplumdan geleceği tezi olduğunu aktardı. Rusya’nın bu tutumunun BM Güvenlik Konseyi’ndeki görüşmelerde kendini gösterdiğini ve Anastasiadis-Putin görüşmesinde bunun detaylarına girilmediğini söyledi.

Hristodulidis ikinci çerçevenin ise Moskova ziyareti sırasında Anastasiadis’in Türkiye’ye Kıbrıs sorunuyla ilgili bazı mesajlar göndermek istemesi ile ortaya çıkan yeni durumla ilgili olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Vladimir Putin’in kısa süre önce Türkiye’ye gerçekleştirdiği ve bazı anlaşmalara imza atılan ziyaretinde de görüldüğü üzere Rusya, Türkiye ile mükemmel ilişkiler içerisindedir.  Bu, Rusya ile Kıbrıs sorunu bağlamındaki ilişkimizdeki yeni unsurdur. Yani Rusya’yı, Türkiye’ye bazı mesajlar göndermek için yeni bir iletişim kanalı olarak kullanıyoruz.”

PUTİN ERDOĞAN’A ANASTASİADİS’İN MÜZAKERELERE DÖNME ARZUSUNU VE BAZI “ALENEN SÖYLENEMEYECEK BAŞKA DETAYLARI” DA İLETECEK

Putin’e, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a iletmek üzere somut mesajlar verilip verilmediği sorusuna karşılık ise Hristodulidis “Rusya tarafından Türk tarafına iletilecek mesaj, müzakerelere geri dönmemize olanak tanıyacak şartların mümkün olduğunca çabuk oluşmasını arzu ettiğimizdir. Bununla birlikte, bazı başka detaylar da iletilecek ancak bunlar alenen söylenemez. Diyalog olsun diye diyalog değil, olumlu sonuca varma perspektifi yaratacak diyalog için gerçek şartlardan söz ediyoruz” dedi.

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerinin bahane edilerek müzakerelerin askıya alınması hatırlatılarak “bu krizden sonra Türkiye herhangi bedel ödemek yerine tamamen karlı çıkmış görünüyor. Acaba icraatlarımızla kendi kendimizi tuzağa mı düşürdük” sorusu üzerine “Türkiye’nin bu durumdan karlı çıktığı görüşüne katılmıyorum” diyen Hristodulidis devamla şunları ekledi:

“Şu ana kadar ne yabancılardan, ne Türk tarafından, ne de BM yetkilisinden; özlü müzakerelerin başlamasına 6 gün kala Türkiye’nin bu hareketi (Navtex) neden yaptığı sorumuza tatmin edici bir cevap aldık.  Müzakereleri askıya alma kararımız, bizi mutlu eden bir karar değildi. Elimizdeki bütün olguları değerlendirdikten sonra alınan ve maalesef Türkiye’nin faaliyetlerinden sonra mecburi bir karardı.

Bu kararımız Türkiye’nin Navtex’ini geri çekmesini sağlayamamış olabilir ancak, tutumumuz not edildi. Bu da uluslararası düzeyde de çok önemlidir, uluslararası hukuk açısından da. Üçüncü taraflara ve BM’ye Navtex’in yayımlandığı günden beridir müzakerelerin yeniden başlaması için tek uğraşanın biz olduğumuz mesajını veren önemli bir şeydir.

Türkiye’den şu ana kadar özlü hiçbir hareket görmedik. Ancak diyaloğa tek başımıza başlayamayız. BM Genel Sekreteri’nin Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin Başkan Anastasiadis’in yapıcı önerisini tanımış olması ve artık topun Türk tarafında olduğunu söylemesi önemlidir.  Başkan’ın bu yapıcı önerisinin başkaları tarafından da tanınmasını beklerdim.”

Anastasiadis’in, hidrokarbonlarla ilgili askıda kalan konuların müzakerelerin son aşamasında ele alınması önerisinin şu ana kadar karşılık görmediğini kabul eden Hristodulidis “Ancak bunun cevabını Türkiye verecek biz değil” dedi.

Rum Sözcü, gazetenin “Yani yine almadan verdik mi?” sorusuyla üstelemesine karşılık “Başkan’ın açıklaması malumu anlatıyor. Bir şey verdiğimizi düşünmüyorum, ancak Başkan, Türkiye’ye ve Kıbrıslı Türklere mesaj gönderdiği aleni bir açıklama ile niyetini ve hazır oluşunu gösterdi” dedi.

Gazetenin Rum Dışişleri Bakanı Kasulidis’in ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Nuland’la Kıbrıs sorununda bundan sonra atılacak adımları görüştüğünü, Eide’nin Ada’ya yeni ziyaretinin de kesinleştirildiğini, her şeyin, müzakerelerin gelecek nisanda başlayacağını gösterdiği gözlemi üzerine Hristodulidis “müzakerelerin Nisan’da değil mümkünse yarın başlamasını ilk önce biz isteriz” dedi, şöyle devam etti:

“Ancak Kıbrıs sorununda öngörülerde bulunulması genelde çok risklidir. Türkiye Navtex’ini iptal eder ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin MEB’indeki egemenlik hakkına saygılı olduğunu gösterirse müzakerelerin yeniden başlaması çok kolaydır hatta yarın bile başlayabilir. Eide 15-17 Mart’ta Ada’ya gelecek ve sanırım maksadı da iki tarafla temasta kalmaktır. Nisan ayında müzakerelerin yeniden başlamasına olanak tanıyacak bazı olguların yaratılabileceği değerlendiriliyor. Sabretmeliyiz.”

Hristodulidis sözünü ettiği olguların 19 Nisan’daki KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimleri, Türkiye’nin ikinci Navtex’inin süresinin 6 Nisan’da bitecek olması olduğunu anlattı.

Gazetenin “Ancak Türkiye’nin yeni Navtex yayımlamamak için Kıbrıs Cumhuriyeti’nin MEB’indeki araştırma çalışmalarının ertelenmesi talebi varlığını koruyor. Dolayısıyla Nisan ayında müzakerelerin yeniden başlaması için tamamlanmasını beklediğimiz bulmacanın öteki parçası hangisidir?” sorusuna karşılık da “ENI’nin teknik nedenlerle vermesi muhtemel ara. Bu elbette şirketin kararıdır. Bizim böyle bir karara hiçbir müdahalemiz yoktur” iddiasında bulundu.

ENI, MÜZAKERELER BAŞLADIKTAN SONRA KENDİ SONDAJ PROGRAMINA DEVAM ETMEK İSTEYEBİLİR...

Kathimerini Hristodulidis’e şu soruyu da yöneltti: “Farz edelim ki ENI teknik arayı verdi ve aynı zamanda müzakerelerin yeniden başlaması için diğer parametreler de oluştu. Ancak ENI 9’uncu parsel dışında 2 ve 3 numaralı parsellerde de sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklere sahip. ENI’nin vereceği aranın bitmesinden sonra araştırmalarını sürdürmekte acele eder ve Türkiye’de tepki olarak yeni bir Navtex yayımlarsa bizim taraf ne yapacak? Müzakereleri yeniden mi askıya alacak?”

Sözlerine “Tam da bu nedenle Türkiye’ye, hedefin sadece diyaloğun başlaması olmadığı, olumlu bir sona varması perspektifine olanak tanıyacak şartlarla başlaması mesajını veriyoruz” diye başlayan Sözcü, şöyle devam etti:

“Biz hiçbir şekilde ENI’nin yaptıklarıyla -ki yaptıkları yasaldır-, Türkiye’nin yasadışı faaliyetlerini aynı kefeye koymuyoruz. Temsilcisi değilim ama bu tür şirketlerin nasıl işlediğini bilirim; ENI de Kıbrıs sorunuyla ilgili siyasi projeleri dikkate almadan, kendi projesi ile ilerleyecek. Hatırlatırım, bu şirketler Kıbrıs’a, Türkiye’nin Kıbrıs’ın MEB’ine itirazı olduğunu bilerek geldi. Başkan Anastasiadis’in bu şirketlerden birinin başkanıyla yaptığı bir görüşmede hazır bulunduğumdan biliyorum; görüşme çerçevesinde bu mesele de ele alındı; şirket başkanının tepkisi, ‘Kıbrıs’takinden çok daha kötü şartlar altında da çalıştık’ oldu. Şirketler kararlarını ekonomik ve ticari olgulara göre alırlar, siyasi olgularla hiçbir alakaları yoktur.”

Son olarak, Rusya’nın sözde “Rum MEB”ine müdahil olmak istemesini bekleyip beklemediği sorulan Hristodulidis “İlgi olması önemlidir. Rus tarafı kendi projesini ileri götürmek ve Kıbrıs MEB’ine katılma ilgilerini ortaya koyma şekline karar vermek için bizden somut bilgilendirme bekliyor” dedi.